9 entry daha
  • zor kişiliklerle yaşamak kitabından sonra merak edip okuduğum, benzer yaklaşımla yazılmış bir kitap. diğeri gibi bu da gerçek danışanların hikâyeleri üzerinden ilerliyor.

    karakterimiz büyük ölçüde çocukluğumuzda şekilleniyor ve sonraki hayatımızı belirliyor elbette. bütün toplumlarda ortak kalıplar görüldüğü gibi, psikolojinin yerelliğini de göz ardı etmemek gerekiyor böyle kitapları okurken. mesela bizde sadece ana-baba değil, bir ton insan daha bir çocuk üzerinde söz sahibi olabiliyor. "elalem ne der" kılıcı ailenin tepesinde sallanıyor ve davranışlarını belirleyebiliyor. yani "toksik aileler"i de üreten bir mekanizma var. aslında böyle bir kitabın, yine danışan öykülerinden yola çıkılarak türkiye için de yazılmasını isterdim. susan forward'ın kitabı abd sosyal dokusunu yansıtıyor, din, kültür, anlayış vs pek çok fark mevcut. o yüzden kitaptaki çözüm reçetelerinin birebir bizim toplumumuza uygulanabilirliğinden kuşkuluyum. yine de bir pencere açıp düşünmeyi, bazı şeyleri fark etmeyi veya isimlendirmeyi sağladığı için faydalı buldum.

    geçenlerde, anneden nefret etmek/babadan nefret etmek gibisinden başlıklarda sözlük ahalisi iki kutba ayrılmış tartışıyordu. bana kalırsa anne de baba da birer tanrı değil insan evladıdır ve herkes gibi onlar da hata yaparlar, bu hataları sebebiyle çocukları da bazen onlardan nefret etme veya en azından öfkelenme hakkına sahiptir. neyse. kitabı okurken o başlıklarda yazan şeyleri anımsadım. şu sözlük örnekleminde bile bu konuları tartışmaya açmak ciddi bir reaksiyonla karşılanıyordu. bunun düşüncesi bile korkunç geliyordu insanlara. halbuki reaksiyonerler diğerlerinin ne anası ne babasıydı. dolayısıyla kitaptaki örnekleri okurken insanların neden yıllarca çok ciddi istismarlara karşı sessiz kalabildiğini de anlıyor insan. kitapta çok çok acı şeyler var ve bunları reddetmemiz sıradan insanlar arasında yaşanmadıkları anlamına gelmiyor.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap