6 entry daha
  • varolduğu diğer ülkelerden farklı olarak, -eğer yöntemlerinde bir değişikliğe gitmemişlerse- türkiye'de doğrudan faaliyetlere girmeyen, yalnızca çeşitli sivil toplum örgütlerinin organize ettiği projelere mali katkı sağlayan kurum. bunun sebebini ise şöyle açıklıyorlar: eski sscb ülkelerine nazaran türkiye'de uzun yıllar bastırılmış bir sivil toplumun bulunmayışı [edit: cümle biraz karışık olmuş. şöyle düzeltilebilir: "türkiye'nin eski sscb ülkelerden daha demokratik olması"] ve demokratik kanallarının açık oluşu. ayrıca, verilen mali destek de -belirtildiği gibi- öyle çok büyük değil; bir sivil toplum örgütün ya da örgütlerinin düzenlediği projelerinin toplam maliyetinin ancak küçük bir kısmı. maliyetin diğer bölümü de sivil toplum örgütlerinin kendi öz kaynaklarından ve diğer kaynaklardan karşılanıyor. dolayısıyla açık toplum enstitüsü, örgütlere "şöyle yapacaksınız, böyle yapacaksınız", "para vermeyiz ha" gibi telkinlerde bulunmuyor, bulunamıyor; örneğin bir sendika * yetkilisi de "başta tereddütümüz vardı ama hiç işimize karışmadılar" mealinde bir açıklama yapmıştı. yani, tüm sorumluluk sivil toplum örgütlerine aittir, faaliyetler yalnızca onları bağlar..

    enstitünün -en azından türkiye'deki- faaliyetleri ne kadar iyi olursa olsun, bu kurumun "esin kaynağı" karl popper'ın -bence- sevimsiz bir düşünür ve öğrencisi george soros'un ekonomik açıdan kapitalist bir kurt olduğu gerçeğini değiştirmez tabiî ki...
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap