19 entry daha
  • son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri. mitoloji, biraz kenarda kalan bir yan karakterin gözünden ancak bu kadar harika anlatılabilirdi. yazar; kirke’nin yaşamını, aile ilişkilerini, hislerini, düşüncelerini, günlük yaşantısını, korkularını, öfkelerini, pişmanlıklarını öyle güzel anlatıp işlemiş ki karakter kolayca içselleştiriliyor ve bir süre sonra okurken “bizim kirke” haline dönüşüyor.

    saf kirke’m. tanrıların, ilahi varlıkların ve dünyanın işleyişini çözmesi 1000 yılını alıyor ancak kendisinin de farkına vardıktan sonraki tüm güç gösterisi tattan yenmiyor. sen koskoca kirke’sin be kadın. helios’un kızı, insandan tanrı nympheden canavar yaratan, olymposlu tanrılara meydan okuyup geçit vermeyen, minatoru doğurtup zapteden büyücüsün. bunu anlaman ve gücünün farkına varman çok uzun sürüyor. bundan ötesi zaten halledilmesi gerekenleri bir çırpıda halletmek. gönül isterdi ki ilahiliğine sırt çevirip, kendini telegonos gibi ölümlü hayatın içine bırakmadan önce son olarak şu glaukos ibnesine de bi çak ama o da senin merhametin işte kirke’ciğim.
161 entry daha
hesabın var mı? giriş yap