812 entry daha
  • "kriz yok" cümlesini aratıp başlıktaki entry sayısına oranladığınızda, memleketin zeka seviyesi hakkında sağlam bir veri elde ediyorsunuz. bu veri, içinde bulunduğumuz krizin/buhranın sebebini de gayet iyi açıklamaya yetiyor : insan kalitesi. kalite yazınca olumlu bir intiba bırakıyor. esasen insan kalitesizliği demek lazım.

    devlet çekirdeğini yeniden kurmaya çalışırken, siyasi arena başıboş kalmış durumda. tahminim bir süre meclisi bypass edip, fetöcü itleri temizledikten sonra tekrar parlamenter sisteme dönüş yapılacaktı. siyasi ayak çetin ceviz çıkınca bırakın siyasi ayağı, ayak takımını dahi temizlemekte güçlük yaşandı. fetö borsası iddiaları, tff başkanının akrabası generali serbest bırakan bölge adliye mahkemesi hakimleri derken, devletin/sistemin yapılandırılması noktasında iyice boka battığımız her geçen gün daha da şiddetli şekilde yüzümüze çarpıyor. ilker başbuğ çıkıp terör organizasyonunun siyasi ayağını "gücü yettiğince" isim isim ortaya koyuyorken, bu iddialara cevap vermek akp sözcüsüne düşüyorsa, burada artık bir bağımsız yargıdan söz edemeyiz. siyasi ayağı hedef gösteren kim varsa, hakkında suç duyurusunda bulunuluyor, davalar açılıyor. ülkenin ana muhalefet lideri, kürsü dokunulmazlığı olmasa içeri atılacak, o noktaya geldik.

    l-manyak döneminden kalma güzel bir argo tabir vardı: "g.tümde ayı bağırıyor". doğu akdeniz meselesini anlatmak için kullanılabilir. zaman daralıyor, rusya ve abd arasında pinpon topuna dönmüşsün, maşallah dediğin üç gün yaşamıyor.

    bunların tüm sebebi, devletin tepesine ve bürokrasiye çöreklenmiş liyakatsızlar ordusu dur. daha evvel yazdım, merak eden okuyabilir, tekrara düşmeyeceğim. iyi futbol, iyi futbolcularla oynanır. fetö piçlerinin orduyu neredeyse terhis etmesini sağlayan yasal değişiklikleri meclise sunan bekir bozdağ'ın hala savunulduğu, adalet bakanı olarak görev yaptığı bir düzende, ekonomi tartışamazsınız. yasal sebeplerle, malum başka şahısların ismini "şimdilik" yazamıyoruz. ancak, terör organizasyonuna ne istedilerse verenler, bu devletin baş düşmanıdır. bu devlet, bünyesindeki düşmanları derhal temizlemezse, bugün tartışılan konu otomobil/gıda fiyatlarıyken, beş sene sonra tartışılan konu ülkenin sınırları olabilir. o zaman geldiğinde, tok kapı sesli arabalarınızı huşu içinde bir tarafınıza soksanız da, iş işten geçmiş olacak.

    bazı gerzekler hala şunu algılayamıyor: savaş dahi çıksa ki eski topyekün savaşlar rafa kalkmış durumda, birileri gidip starbucksta kahvesini içer. meyhaneler tıklım tıklım dolabilir. hatta, insanlar geleceğe dair umudunu yitirdiğinden, hiç olmadığı kadar eğlenceye ve aşırı tüketime de yönelebilir. kriz/buhran herkesi aynı oranda etkilemeyebilir. cahil bir toplumda yaşadığımızı da düşünürsek, akılcı tutum beklentiniz olmasın. gördüğünden geri kalmayı hazmedemeyen, battı balık yan gider düşüncesiyle hareket edebilir.

    geleceğe dair hem umutvarım hem de karamsar. 40/50/60/70 nesli bir an evvel devletten, bürokrasiden, ekonomik köşebaşlarından tasfiye edilip, sümüklü hocalarının zekerini emerek ticari hayatta kalmaya çalışan, şeyh siki yalayarak devletten maaş alan, kör ideolojilerle elli yıldır aynı kelamı tekrarlayanlar sistem dışı kalmadıkça mevcuttan bir bok olmaz. zaten sorun, bu zevatın liyakat sahibi olmaması ve yeni nesille baş edecek donanıma ve "yazılıma" sahip olamayacağını fark edip sistemi sikip atmasıdır. bu nesiller, oyunu kuralına göre oynamıyor. araya şeyh, ideoloji, etnisite gibi oyun hileleri sokup, fırsat eşitliğini, rekabeti, liyakatı bitiriyor. bu da için için toplumu yiyip bitiriyor. yeni nesil, bunların hegemonyasına girmez, hedonizmin dibine vurup bunlara siktiri çekerse ki öyle olduğunu görüyorum, huzura ermek işten değil. sosyal medyaya çemkirenlerin, neden çemkirdiğini buradan anlayın. eğer işler istedikleri gibi gitmezse, koltuklar, passatlar, ballı ihaleler buhar olacak.
3945 entry daha
hesabın var mı? giriş yap