9 entry daha
  • yky arka kapak yazısında kuyucaklı yusuf için, türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır, lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır, der. buna inanmak pek mümkün değildir. yky'nin böyle yanlış bir yönlendirmeye neden ihtiyaç duyduğunu ve devamının yazılması düşünüldüğünden, askıda kalan pek çok konusuyla, bitmemiş bir roman olduğunu neden belirtmediğini açıkcası merak ediyorum. sabahattin ali bir yana, türk edebiyatını tanımasak dahi yusuf'u lirik veya aşık veya kahraman olarak nitelendiremeyiz. yusuf, romanın bir yerinde muazzez'in aradığı kişi olmadığını sadece aradığına ulaşması için geçmesi gereken bir yer olduğunu, zaten kendine itiraf etmektedir. ortada büyük bir aşk yoktur, güçsüz iki kişinin alışkanlığı ve sorumluluğu vardır. okurken de yusuf'tan romantik bir hava alamaz, anlatım ve vurgunun yer yer müthiş düşüş göstermesi okumadan kopmaya sebep olur. sessizce giden kübra ve annesinin akıbetinin belirsizliği ve romanın finali kurgusal bir çöküş olarak göze çarpar. zira yazar, anlatıcı konumunda ve roman, anadolu gözlemlerinden ibaret olunca, okur da haliyle hikayeye ve kurguya hakim bir anlatım bekler.
    iyi işlenmiş karakterler, ki onlar da bazı bölümlerde abartıya kaçmıştır, ve kimi hoş hal ve mekan tasvirleri haricinde, pek bir tat alamadığım içimizdeki şeytan ve kürk mantolu madonna'nun gerisinde kalan, sabahattin ali romanı olmuştur.

    (bkz: #10193156)
862 entry daha
hesabın var mı? giriş yap