28079 entry daha
  • -osmanlı'da ilk opera izleyen kişi: yirmisekiz mehmet çelebi

    -büyük bir enerji ve hırsla kurulan osmanlı devleti, uzun yıllar üç kıtaya hüküm sürdü. avrupa ve ortadoğu siyasetini belirledi. istanbul’un fethi ile tarih sahnesinde bir devrin kapanmasına sebep oldu. gel zaman git zaman o parlak günler kaybolmaya yüz tuttu. yavuz sultan selim’in sekiz günde çölü geçen ordusu girdiği her savaşı kaybeder oldu.

    -duraklama döneminde devlet ve orduda baş gösteren sıkıntılarla ilgili padişaha sunulan risaleler(lütfi paşa ,gelibolulu mustafa âlî, koçi bey) olmuştur. döneminin şartlarına göre orduda yapılması gereken bazı ıslahatlardan bahsedilmiştir. yenileşme hareketleri yeniçerilerin ve ilmiye sınıfının direnciyle karşılaşmış, bazen padişahın ölümüyle (ıı.osman) sonuçlanmıştır. tabi burada bahsedilen ıslahat hareketleri sadece askeri alanlardadır.

    -1683 yılındaki ikinci viyana kuşatması’ndan sonra osmanlı orduları birbiri ardına yenilmeye başladı. özellikle 1699 karlofça antlaşması ile alınan büyük yenilgi osmanlı’da büyük bir hayal kırıklığı yarattı. osmanlı gururu bazı şeyleri kabul edemiyordu ancak askeri ve ekonomik üstünlük avrupa’ya geçmişti.

    -bu dönemde kaybedilen savaşlar ve topraklar aynı zamanda osmanlı devleti’nin avrupa devletleri arasındaki prestijini de etkilemiştir. osmanlı, teknik ve askeri olarak batı’dan geri kaldığını kabul etmiştir. bunun bir göstergesi olarak batı ülkelerine uzun süreli(kalıcı değil) elçi(sefir) gönderilmiştir.

    -batı’ya göz attığımız ilk dönem lale devri olarak bilinir. pasarofça antlaşması(1718) ve patrona halil isyanı(1730) arasında kalan dönem. bu dönem romantik tasvirlerle sadabat bahçelerinde, kaplumbağaların üzerinde mumlar, zevk ve sefa dönemi olarak gösterilir. bir yönüyle doğrudur ancak başka bir açıdan kültür transferinin hızlandığı bir dönemdir.

    -lale devri’nde barış siyaseti izlenmiş, savaş yapılmamıştır. batı ülkeleriyle ilişkiler geliştirilmeye çalışılmış, ilk elçiler gönderilmiştir. osmanlı tarihi boyunca diğer ülkelere pek çok elçi gönderilmiştir ancak bu dönemde paris’e gönderilen yirmisekiz mehmet çelebi kadar etki uyandıran başka biri olmamıştır.

    -yirmisekiz çelebi mehmet, tahmini 1670 yıllarında doğmuş, yeniçeri ocağında askerlik yapmış bir bürokrattır. zaten “yirmisekiz” lakabı da yeniçeri ocağının yirmisekizinci ortasına dahil olmasından kendisine verilmiştir. yirmisekiz çelebi, 1720 yılında fransa ve ispanya arasında bir saldırmazlık anlaşması için nabız yoklamak amacıyla paris’e gönderilir. bunun yanında şehirleşme ve eğitim sistemi üzerine gözlem ve araştırma yapması, osmanlı’da uygulanabilecek olanları raporlaştırması istenir. (“hizmet-i siyâsiyyesinin haricinde fransa’nın vesâit-i umrân ve maârifine dahi lâyıkıyla kesb-i ıttılâ ederek kabil-i tatbîk olanlarını takrir etmesi”)

    -ekim 1720’de başlayan yolculuğu ekim 1721’de sona erer. 10 ay boyunca paris’te kalmış, fransa kralı xv. louis tarafından kabul edilmiş, fransız kültürüne dair pek çok şeye tanık olmuştur.

    -günümüzden tam 300 yıl önce yapılan bu yolculuk ve yirmisekiz mehmet çelebi’nin yaşadıklarına olan şaşkınlığı okumaya değer. paris’te kaldığı süre boyunca sarayları, parkları, hastaneleri, askeri okulları, rasathaneyi gezmiş ayrıca kendisi için sarayda düzenlenen operaya katılmıştır. operaya olan beğenisini ve şaşkınlığını şöyle yazmıştır:

    "sadece paris'e mahsus, adına ‘opera’ denilen bir oyun çeşidi varmış, burada çok tuhaf sanat ve hünerler gösteriyorlarmış. opera'yı büyük topluluk seyrediyormuş ve daha çok da şehrin zengin tabakası hoşlanıyormuş. opera binası kralın sarayının hemen yanındaydı. bu saray, özellikle bu opera denen oyun için yapılmış. burada herkesin derece ve rütbesine göre ayrı ayrı oturacak yerleri vardı."
    "bizi kral'ın oturduğu yere götürdüler. binanın her tarafı kadın ve erkekle ağzına kadar doluydu. yüzden fazla çeşitli çalgı âletleri duruyordu. her taraf kapalı olduğundan, içerde yanan yüzlerce balmumu ve avize ortalığı aydınlatıyordu. bu büyük salon için büyük masraflar yapıldığı anlaşılıyor; tırabzanlar, direkler ve dört bir yan, tavan da dahil altın yaldızlı oymalarla süslenmişti. operaya gelen kadınlar da sanki ipekli kumaşlara ve mücevherlere batmışlardı."
    "önümüze, saz takımının oturduğu yere, işlemeli büyük bir perde asmışlardı. gelen halkın hepsi yerlerine yerleştikten sonra, önümüzdeki perde aniden yukarı kaldırıldı. arkasından orta yere büyük bir saray çıkıverdi. oyuncular sarayın bahçesinde kendi özel kıyafetleriyle ve yirmi kadar peri yüzlü kız pırıl pırıl taşlı elbiseleriyle ortalığı aydınlatırlarken, çalgılar da ortalığı nağmeye boğdular. bir süre dans ettikten sonra, operaya başladılar. opera denilen oyunda herhangi bir hikâye canlı olarak oynanmaktadır."

    -yirmisekiz çelebi gördüklerini sanki yeni bir dünya keşfetmiş gibi hayranlıkla anlatır. sarayları, bahçeleri, havuzları, çeşmeleri, heykelleri kendisine özgü üslubuyla anlatır. şaşkınlığını göstermek için “acayip” ve “garip” kelimelerini bolca kullanır. şehirdeki binaların üç, dört hatta yedi katlı olduğunu, paris’in geniş kaldırımlı sokakları olduğunu söyler.

    -fransızların sosyal yaşamı da dikkatini çeker. özellikle kadınların günlük hayat içerisinde olması, rahat hareket etmeleri, en alt tabakadan bile olsa bir kadına karşı erkeğin saygı ile davrandığını söyler. kadınlarla ilgili şunları yazmıştır:

    "fransa'da kadınlara gösterilen itibar, erkeklere gösterilenden kat kat fazladır. bu yüzden kadınlar ne isterlerse yapar ve istedikleri yerlere rahatça gidip gelebilirler, kimse bir şey demez. meselâ rütbe ve mevkii değerli bir beyzade çok değersiz de olsa bir kadına saygı göstermek zorundadır. buralarda, daha çok kadınların sözleri geçerlidir. öyle ki, fransa'ya kadınların cenneti diyorlardı. gerçekten de, buralarda kadınlar hemen hiç bir zahmet ve güçlük karşısında değildirler. her türlü istek ve arzuları vakit kaybedilmeden hemen yerine getirilirmiş."

    -fransızlar’da bir osmanlı görecek olmanın merakı içindedir. öyle ki gezileri sırasında insanların yollara taştığını, sırf kendilerini görebilmek için ezilme tehlikesi atlattığından bahseder. hatta kendi cümlesiyle “osmanlı gördükleri olmadığından aceb ne asıl âdemlerdir deyu görmeye talip” der. paris’te oldukları sırada ramazan ayı gelir ve oruç tutarlar. cemaat halinde teravih namazı kılarlar. halk kendilerini yemek yerken, namaz kılarken izlemek ister. bu durumdan rahatsız olsalar da isteklerini kırmayarak razı olurlar. fransızlar için de osmanlı birilerini görmüş olmak farklı bir deneyim olmuştur.

    -yirmisekiz çelebi mehmet, paris sefareti sırasında gördüklerini kendi üslubunca yazmıştır. dönüşte fransa sefaretnamesi olarak ııı.ahmet ve damat ibrahim paşa’ya sunmuştur. sefaretname sonraki yıllarda osmanlı’nın batı’ya bakışında önemli değişikliklerin başlangıcı olmuştur.

    -yirmisekiz çelebi, paris’ten dönerken sarayların, bahçelerin resimlerini ve planlarını yanında getirmiştir. batı kültürünün etkilerini göstermesi bu dönemde mimari alanda öncelikli olmuştur. yapılan bahçeler ve havuzlarda etkilerini göstermiştir.

    -bu gezi sırasında yirmisekiz mehmet çelebi’nin oğlu mehmet sait efendi de yanındadır. çelebizade mehmet sait efendi oluşturduğu çevre ile matbaanın osmanlı’ya gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. ayrıca fransa’dan getirdiği kitaplar, elbiseler, mobilyalar ile batı modasının osmanlı’da yayılmasını sağlamıştır. daha sonraki yıllarda paris elçiliği sırasında istanbul’a gönderdiği tablolar ile türk minyatür sanatında farklı tekniklere ilham vermiş, özellikle minyatür sanatçısı levni üzerinde etkili olmuştur.
    batı dünyası hakkında osmanlı ülkesinde ilk bilgilerin oluşmasına katkıda bulunan yirmisekiz mehmet çelebi’nin fransa sefaretnamesi, enver ziya karal’ın dediği gibi “osmanlılar için garp’ta açılmış ilk penceredir”.

    entry izlemek için video
    buraya kadar okuduysanız siz de tarihe meraklı birisiniz :)
    tarih içerikli videolar hazırlıyorum, youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

    kaynakça
    • abdullah uçman, yirmisekiz çelebi mehmed efendi sefaretnamesi(günümüz türkçesi’yle).
    murat bardakçı, paris'e elçi gönderdik, batı'ya bakışımız baştan aşağı değişti. https://www.haberturk.com/…miz-bastan-asagi-degisti
    niyazi berkes, türkiye’de çağdaşlaşma.
    • osman sefa yalçın, yirmisekiz mehmet çelebi opera temaşasını anlatıyor, https://medium.com/…maşasını-anlatıyor-aa67c5c7d97d
    • türkan polatcı. osmanlı batılılaşmasında yirmisekiz çelebi mehmed efendi’nin paris sefaretnamesi’nin önemi. çankırı karatekin üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi 2(2): 249-263
    • yirmisekiz mehmed çelebi.vikipedi, https://tr.wikipedia.org/…/yirmisekiz_mehmed_çelebi
    • zeki arıkan, yirmisekiz çelebi mehmed efendi. islam ansiklopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…bi-mehmed-efendi
13537 entry daha
hesabın var mı? giriş yap