3 entry daha
  • aghori ve sadhulara kısıtlama ve yasaklar geliyor ülkelerindeki yasalarca * gezmek gibi. kaldı ki jain'lere (bkz: jainizm/#100624404) bile kısıtlamalar geliyor aç kalarak ölmeyi yasaklayan kısıtlamalar. tabii binlerce kast ve dil ile bunu nasıl reforme ederler var siz düşünün.

    yogini böylesi adamların tek gayesi vardır, tam olarak gaye bile değildir: yaşam içinde ölmektir! bunun tekrarına düşeceğiz...

    yukarıda yok cannibalizm veya yok insanı biçip yiyorlar (!) vb. gibi konu başlığı olarak irdelemiş yazar. o bir ölüm kültüdür! çileciler yani ascetic asetizm zaten aghorilerin bir numara kuşandığı yaşamsızlık halidir. evet hayat içinde ölme! bedeni ezmektir. yer yer yukarıdaki önermeler doğrudur: ama şöyle ki eski zamanlarda tezek ve mezarlarda kaldıkları rivayet edilmektedir. kaynakçalar o denli kısıtlı ki batıdaki birkaç oryantalist bile bunlardan yakınmıştır. en çokta alman hindologdedeler. bugünün yoga ve çakra açma gibi batının new agedenilen bokuyla harmanlanan bir tuzağa batmıştır bu kadim liturjik eylemsizlik.

    dolayısıyla, sanki adamlar mabetlerini ziyaret eden bütün herkesin benliği silmek istiyormuş da- ya da meru dağıda çıkmaya kalkanları hepten yiyormuş sananlar çok yanılmıştır. mircea eliadegibi bir adam bu tür konuların ustası olduğundan, ve oralarda bulunduğundan bir dönem 6 ay boyunca yaşadıklarını aktarmıştır. daha haşin ve hoyrat sembolizm içeren ritueller vardır ki o da *nın kılığına girmektir. diğer adıyla antropomorfikbir tanrıçaya bürünmektir. sadhu ve benzeri adamlarda kendilerini lord shiva kültüyle özdeşleştirdikleri içindir ki; şakti formunu reddedip bir nevi kendileri çileye vurmuşlardır. tarihçesini ne siz söyleyin ne de ben! indus uygarlığına (indus vadisi)ne kadar gideriz. nitekim gelelim asıl mevzuya:

    şöyle bir video var scientists do bizarre things... not the aghori - sadhguru sadhguru da biraz piyasa adamdır batıda çok vaaz veriyor. ama asıl vahşet varsa diyor; bilimin alıp hayvanların üzerindeki deneyler vasıtasıyla acı çektirmesidir diyor... ingilizce azcık kıvıran anlar zaten.

    son olarak mircea eliadeye kulak verelim:

    yoginin kutsal olmayan durumdan kopmak için nasıl çaba sarf ettiği görüldüğünde, onun "bu yaşamda ölmeyi" düşlediği fark edilecektir. gerçekten de bir ölüme ve ölümün ardından da başka bir oluş haline yeniden doğuşa tanık oluruz: bu yeni oluş hali kurtuluş olarak tanımlanır. "yeni bir beden"in veya "mistik bir beden"in yaratılışını (ilkellerde bu yeni beden simgesel olarak yeni doğmuş bebeğin bedeniyle özdeşleştirilir) takip eden ilkel veya diğer türden erginleme ritüelleri düşünüldüğünde yoga ile erginleme arasındaki benzerlik kendini iyice belli eder.

    -

    ''yogin insani tutkulardan vazgeçmesi karşılığında kendisine verilen bu "büyülü güç"ten bile vazgeçmeye teşvik edilir. feragat ile feragatın büyülü sonuçları arasındaki neredeyse fiziksel bir nitelik taşıyan bu denge anlayışı dikkat çekicidir.''
    -

    kesin olan bir şey varsa o da -hareketsiz, donuk- duruşun
    her halükarda insani varoluştan başka bir hali taklit ettiğidir. asana halindeki yogin bir bitkiye veya bir tanrı heykeline benzetilebilir; ama tanımı gereği hareketli, heyecanlı, ritmi bozuk insana hiçbir şekilde benzetilemez. - le yoga eliade
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap