8 entry daha
  • nejat yavaşoğulları: deftones'un istanbul konserinde; kaçak bir fincan çay gibi aniden önümüzde parıldamıştı. oğlu olduğunu sandığım bir arkadaşla/beden dilinden çözebildiğim şu tür diyaloglar zorlandı.
    n:oğlum bu ne? bu müzik mi şimdi?
    o: önemli bir gurup baba. görmeni istedim neler oluyor müzik dünyasında. uçları yani.
    n:tamamda, bu yani, bu...?

    bob ezrin: nejat'la deftones arasında ki anlam kayıpsal köprü. yalçın bir dil. öyle ki 'saturday night wrist'in kayıtları esnasında chino'yla iyice birbirine giren ünlü prodüktör-"değişim her zaman iyi değildir"-chino/ya karşılık sessizliğini korudu. hala albümün yüzde kaçını sahiplenmesi gerektiği bende de meçhul. tuhaf ama sağlıklı bir bağım olan strays albümünde; saçlarını mohawk (kesmeden tarayıp, pembeye boyatan halleriyle-kendini metod producer'ilan eden dvd kayıtları mevcuttur. the wall'için waters'ı "git bak, bakalım disco alemlerin de ne oluyor" lafı ile yürütmüş. another brick on the wall'için bir kaç tiyo ve tuhaf bir sükünet yeleği diktirmiştir.

    abe cunningham: bu albümün en güzel yanlarından biri müthiş kontrollü davul ayak sesleri. akli dengesi bozuk bir balık. söven caz.

    chino moreno: siyanüre bulanmış bir ses. rats! rats! rats! trompet yutmuş mike patton izlenimi veriyor.

    combat: istanbul'da beware çalınmıştı sanırım. bu bir orta yol. mein biraz kaysa ayağı müthiş popüler bir rock parçası olacakken; combat'için kapanan kafesler-sisli oto kontrol' çiçeklere bakarak yürüdüğümüz cehennemi anımsatıyor.

    saturday night wrist: yine zor ama hava yastığı gibi bir albüm. sapıtan bir hayvanın insana benzemesi gibi. nejat'ın o delirmiş kalabalığa bakarken yüzünde beliren o tuhaf ifade gibi.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap