9 entry daha
  • hacı yağı, gerek kokusu, gerek vaat ettiği sosyolojik meydan okuması ile volk islam'dan gayet uzak bir noktada duran, meselenin entelektüel mezvularına asla bulaşmamış ve islamcılığı köylülük retoriği içinde yaşayagelen ahalinin sadece "güzel kokalım" temennisinden ibaret olmayan bir süs unsurudur.

    hacı yağı eskiden sadece hacıların veya yaşlı amcaların hatta cami cemaatinin estetiği iken, 1980'den sonra kendi sınıfı içinde kitleselleşmiş ve imam hatip gençliğinden, nurcu abilere, din kültürü hocasından, "islamcı holding çalışanı yeşil yuppilere" geniş bir meraklı kitlesine ulaşmıştır.

    nereden bakılırsa bakılsın ideolojiktir. "ben dünyevî zevklerden, markalardan, ürünlerden azade, sadece caiz esanslar sürerek kozmetiğe ve modernliğe meydan okuyorum" demektir. bir tür kapalı devre yaşayanlar arasında zaten alışılagelen bir koku olduğu için, dışarıdan nasıl koktuğu anlaşılmaz; anlaşılsa bile, bir tebliğ aygıtı olarak "ben müslümanım" demek olarak düşünülür.

    ben prensip olarak, papaza kızıp oruç bozan*, din kültürü hocasına kızıp dinden soğuyan, cami hocasına kızıp namazdan vazgeçen, mahalledeki kur'an hocasına kızıp ateist olan, yani inanmama özgürlüğünü illa ki bir "dinci"ye bağlayıp meşrulaştıran yüzeysel dallamalara çok gülerim. amma ve lakin ne vakit biri bana "abi hacı emminin teki camide bana hacı yağı sürdü", "dolmuşta sakallı bir amca bileğime pat diye iğrenç bir esans buladı" derse işte ona hak verir, hicranını anlarım, hiç de kızmam. zira hacı yağı, berbat, çıkmayan, gitmeyen, asla terk etmeyen sadık kokusu yüzünden insanda baş dönmesi, kusma, mide bulantısı hatta biraz daha ileri gitse eklem ağrısı bile yapabilen kimyevî bir silahtır.

    koku, marka, kalıcılık gibi kategorileri vardır. hem yolda seyyar satıcılar tarafından satılır, hem de endüstrileştiği için çeşitli markaları vardır. eskiden sadece cam şişeden dökme ya da metal kocaman şırıngayla püskürtme yöntemiyle kullanılırken zamanla ambalajları evrilmiş ve oje fırçası, roll on hatta pritt şeklinde üretilmeye başlanmıştır.

    kullanıcıları hacı yağını başkalarına da sürmek konusunda mahirdirler ve favori mekanları, cami*, toplu taşıtlar*, devlet daireleri* ve fatura kuyrudur. kurtulabilene aşkolsundur.

    hacı yağının bir diğer kullanım alanı da "güzel koksun" diye bu sıvıyı cami halılarına sürmektir. en fecisi budur. hatta yıllar önce diyanet işleri başkanlığı'nın bu iş için ihale açtığını ve ihaleyi markası mekke geceleri olan bir hacı yağının kazandığını dün gibi hatırlıyorum. aklımda kalan diğer hacı yağı markaları ise , zeyd, cuma rüzgarı, cuma esintisi, bad-ı saba, dehn-ul uhd, favaki'dir.

    not: iş bu satırlar, 1993 senesinde bileğime sürülen kokunun hâlâ hafızamdan çıkmaması ve bugün de aynı, tastamam aynı kokuyu vapurda duymamdan ötürü yazılmıştır. hacı yağı olmayan bir dünya mümkündür.
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap