401 entry daha
  • uzun zamandır izlediğim en güzel filmlerden. fikirsel olarak savunduğu şeyler güzel şeyler var. tek bir mekanda geçiyor olmadına rağmen su gibi akıyor.

    verdiği mesaj dolayısıyla snowpiercer filmini hatırlattı bana. ikisinde de toplumsal sınırları ve sınıfları, varlıkla yokluk arasındaki mesafeyi, açlıkla tokluğun aslında insanın aç gözlülüğünden kaynaklandığını, devrimci ruhların nadiren de olsa ortaya çıkabileceğini ve zincirleri kırma yolunda can verecebileceğini görüyoruz.

    günümüz dünyasıda da zenginle fakir arasındaki en temel fark bu. en basitinden corona krizini yaşadığımız şu günlerde bazılarımız çok hasta olmasına rağmen devlet hastanalerinde bile kendine yer bulamıyor. test kitine ulaşamıyor. doktorlar hasşatar arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor. ve hastalar neleri olduğunu anlayamadan ellerine reçete tutuşturulup gönderiliyor. bazıları da sırf öksürüyor diye ya da check olsun diye otel konforundaki ultra lüx hastanelere gidip istediği hızda ve konforda bu hizmeti satın alabiliyor. diğer bazıları da siyasi bağları sayesinde alt sınıf hastaların ulaşamadığı test kitlerini el altından topluca ve muhte elen bedavaya alıp, hiç utanmadan internetten satışa çıkarabiliyor. kimse elini cebine koymuyor. varlık içindeki bu insanların hiç biri, kendi ulaşabildikleri kaynakların bir kısmını ihtiyaç duyan bir alt kesim için bağışlamak istemiyor. sonra işte alttakiler de birbirilerini yiyor. aynı bu filmdeki gibi.
1348 entry daha
hesabın var mı? giriş yap