16 entry daha
  • kime aydin diyecegiz ?

    son aylarda dergilerde gazetelerde aydin kisi, aydinlar konu edilerek bir cok yazilar cikti. memleket aydinlarini durtmek, memleket aydinlarinin sorumlulugunu incelemek isteyen yazilari ilgi ile okuduk. bir takim yazarlar, memleket kulturunun, sanatinin, biliminin kalkinmasi icin ne kiratta aydina ihtiyacimiz oldugunu dusunduren yazilar yazdilar. bir takimi, aydin denebilecek kisileri incelediler. bir takimi da aydinlarin kaynasmasini, catismasini ele aldilar. bazilari, memlekette aydinlarin cogalmasi icin her seyden once universitelerin cogalmasini istediler. bunlara karsi olanlar, "once ilkokul" dediler. bu sonuncu tartisma, biraz tavuk mu yumurta mi sorusuna benzedi. butun bu yazilip cizilenler, catismalar, muhakkak faydalidir. onemli olan nokta, herkesin bir aydinlar cogunluguna duydugu ozlemdir.

    dusunursek, aydin kisiyi ikiye bolmek zorundayiz: arayici bilim insanlarini, yaratici sanat kisilerini bir yana koymaliyiz. ote yandan da, bilimin ne demek oldugunu bilen, sanatin ne demek istedigini anlayan, yurt icinde daha kalabalik olmalari gereken kisileri koymaliyiz. bu ikinciler, oyle aydinlar olmalidir ki, bilimin, sanatin ortaya koydugu konulari kendine gore ustun bir bilgi, sezisle kavrayabilsinler. memleketin gidisati, dunyanin gidisati ustune okuduklarindan, ogrendiklerinden faydali sonuclar cikarabilsinler. bu iki cesit aydin toplulugunun karsilikli iliskileri ancak icinde yasadiklari toplulugu iyiye, dogruya yoneltebilir.

    denilecek ki, bizde bu iki tip aydin da yetersizdir. bu mesele ayri tartisma konusu olabilir. dusunulurse, yurdumuzdaki bilim, sanat adamlarinin cabasi - yetersiz de olsa - bilime, sanata ilgi gostermesi gereken aydinlarin gayretinden ustundur. topluma karsi sorumlu, her gun yuruyen bilimi, toplumun gidisati ustunde dusunen sanati, gunu gunune kovalamasi gerek aydin kisilerin ilgisizligi, yurdumuzda yurekler acisidir. bir doktor, bir avukat, bir yargic, bir muhendis dusunelim ki, yasi kirka elliye gelmistir, yalniz bilgisi, mektep medrese siralarinda ogrendiklerinden oteye gecememistir. fakat her konuda kendisinin bilgin bir kisi sayar. butun bilgisi - onu da okuyorsa - gazete sutunlarindan aktarma, kulaktan dolmadir. hepsi degil elbette, buyuk bir cogunlugu meydana getiren aydin denen bu kisiler, ustelik memleket islerinde cokluk soz sahibi olmak sevdasindadirlar. parti bile kurmaya kalkarlar.

    aydin: sadece bilgili adam da demek degildir. en azindan edindigi bilgiler uzerinde kafa yorabilen kisidir. bilginin iyisini kotusunu kendisine gore secebilen kisidir. bilginin bir kolunda doruga varmis bir bilgin bile iki yakasindaki bilgilerin, gidisatin olup bittisine bakmiyorsa, bu bilgin de aydin kisi degildir. bilgisiz aydin kisi olamaz. ama bilgisine ekli sezgisi, duygusu, arayiciligi olmayan kisi de aydin olamaz. aydin, bir baska deyimle, yeni bilgilerin, yeni sezdigi guzelliklerin karsisinda once heyecan duyan, sonra da dusunen kisidir. sudur, aydin budur diye edilecek cok soz var. bunlardan en onemlisi de, aydin, gucunu, kabiliyetini, kendi kendisini bilen kisidir diye dusunulebilir.

    kime aydin diyecegiz? bu konuda daha cok dusunulebilir, tartisilabilir. benim dediklerim dogru olmayabilir. ama ortada acik bir dert var. nasil isterseniz oylece kabul ediniz: memlekette hem aydin bollugu, hem de aydin kitligi var diyebiliriz. tabii elle tutulacak, gozle gorulecek sey ne kadar cogalirsa o kadar ucuzlar. aydin kisi ise, pek gozle gorulur, elle tutulur nesne degildir. elektrik gibi, ettiginden, etkisinden belidir..
    ---
    (alıntı: samim kocagöz - yeni ufuklar, subat 1956)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap