20 entry daha
  • ortaokulu okuduğum ve fen lisesine hazırlanırken yorulduğum anlarda durup nasıl bir yerde olduğumu aklıma getirip gayret et güzelim tadında biraz daha direnerek ve çalışarak kurtulduğum okul burası.

    ardıma baktığımda hatırda ne güzel bir anı ne de kayda değer bir dost bırakmamıştır bunlar yetmezmiş gibi ilkokuldan gelen arkadaşlığın,dostluğun,paylaşmanın ne olduğunu öğrendiğimiz insanları ve hatta ilk kez aşık olmanın, heyecanlanmanın tadını da ilk aşkımızla beraber alıp götürmüş yerine eğer olur da 40 yılda bir aklımıza düşerse -hüzünlü ve alkol yorgunu akşamlarda- "şimdi kimbilir nerede ne yapıyorlardır onlar ?" sorusunu bırakmıştır bu okul.

    çoğu tecrübeyi yapılan haksızlıklarla öğrendim orada.öğleden sonraları kayış atmayıp insan gibi gidip müdür yardımcısından izin istediğinizde eğer ailenizi ve sizi tanımıyorsa izin alamayacağınızı,sizin hiç bir hatanız olmadığı halde 40 kişilik bir sınıfın hatasının istemediğiniz halde sırtınıza yüklenmiş bir görev nedeniyle size yıkılabileceğini,öğretmenin çocuğu için istediği kitabı ertesi gün getirdiğiniz halde bir sonraki gün sizi hiç tanımıyormuşçasına davranmasını ve kitabı isterken verdiği sözleri dile bile getiremeyeşinizi ve şu an akıldan uçmuş sayısız şeyi.

    resim sevincini izleyip izlemediğini sorduğunuzda küçümser bir şekilde "hayııııırrrr" diye ağız burun kıvıran bir resim öğretmeni vardı.ilk dersinde kimse dinlemediği halde beni kaldırıp "neden dinlemiyorsun,ne dedin arkadaşına ? " gibi bir soru sormuştu.şimdikine göre toy zamanlarımız olduğu için çok ciddi bir hata yapmış gibi efendilikle bir şey salladım ama bozmuştum kadını yediremedi,kızdı.hiç sevmedi beni karşılıklıydı gerçi,ablası grafiker olan birisi olduğum ve resimle boyalarla büyüdüğüm halde resim dersinin olduğu ve ödevini bilerek ve isteyerek yapmadığım her gün evden çıkarken apartmanı terk eder etmez ayazını hissettiğim eskişehir sabahlarının bunaltıcılığını ve iç karartıcılığını hala anımsarım.bonus olarak da o resim dosyasını okul bitince nasıl kırıp attığımı da hatırlarım.

    sınavlarda kızların yanına oturup sorularını çözen ingilizce hocasını nasıl sevemediysem öğrettiği ingilizceyi hep takdir ettim.

    disiplin kurulunun,ifade vermenin ne olduğunu da bu okulda öğrendim ben.

    ilkokuldan sonra anadolu lisesine girebilmiş jenerasyonun 11 yaşındaki ve ergenliklerinin eşiğindeki bu evlatlarının yaşadığı maceralar aslında bu kadar kayda değer midir,sevilmemeyi nefret edilmeyi hakeder mi, bu onlara yapılan haksızlık mıdır bilemiyorum ama bildiğim bir şey var o da bir çocuğunun karakterinin yavaş yavaş şekillendiği yıllar ve günler boyunca gününün 6-7 saatini geçirdiği bir ortam önemlidir onun için.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap