3 entry daha
  • her ne kadar hurriyet tarafindan kesin hukme baglanmis olsa da yargi tarafindan beraatla sonuçlanan dava, iddia.
    (bkz: #10469351)
    simdi gelelim meselenin biraz da hurriyet tarafina; elimizdeki konya numune hastanesi nde tesettur rezaleti ve aziz nesin vakfi nda tecavuz iddiasi gibi haberlerine dayanarak hurriyet gazetesinin nasıl boyle haber yapabildigine, kimlerin bu haberleri yonetici olarak onaylayabildigine. bu haberi yapan, onaylayan habercileri(!) hayal ettigimde aklima direk olarak ağzından salyalar akarak reyting, tiraj diye bağıranlar geliyor. tabii ki atesin bulundugu yeri yakmasindan kelli zarar verdikleri ilk once kendi meslekleri, bu işi onuruyla yapan insanlar. fakat burda bitmiyor elbette, çamur atip iz biraktiklari kişiler ve belki de en onemlisi, en genis caplısı, misket bombasi etkisi verense biraz dusunen, sorabilen herkesin, medyada yer alan haberin yalan oldugu, duzmece oldugu, en iğrenc vıcık vıcık şekliyle şaka(!) haber olabilecegine inanmasidir. her ne kadar digerleri çok onemli olsa da -ki memleketten kac tane nesin vakfı cikar da sen bunu da bitirmeye calisiyorsun- toplumun dogru haber alma hakkina yapilan saldiri en acimasizi, en alcakca olanidir. toplum olarak yaşamanın gereği olarak iş paylaşimi varsa, fırından ekmek aliniyorsa bu insanlardan da haber aliniyor. nasil ki fırında ekmek çıkmayinda adama çemkiriyorsak, "ne yiyecegiz biz" diye hakkımızın peşine düsüyorsak, bu haberi yapan insanlara da birilerinin haber yapmanin sadece bir iş olmadigini, bu işi yaptiklari için bizlere karşı sorumluluklari oldugunu hatırlatmasi gerekiyor. hiçbir zaman dişe diş tavrını benimsemesem de - fasizm konusma yasagi degil soyleme mecburiyetidir *** - bu insanlara ekmek bile vermeyerek bize karsi isledikleri kabahatin nasil bir minvalde oldugunu birilerinin hatirlatmasi gerekiyor. en azindan beni bu denli çıldırtıyorlar. medya, yavşakliği, vıcık vıcıklığı, unlu degerleri(!) olarak karsimiza dikdikleri insanlariyla beni delirtiyorken, bir de bu kadar hayati onemde toplumsal bir işlevi baltalamari beni iyice cileden cikariyor. uğur mumcuyu dusunuyorum sadece hayatima kattigi muthis bir dusunce sekli olan "bilgi olmadan, fikir olmaz"ı dusunuyorum; iyice cildiriyorum.
    kim bu haberi yapan insanlar, neden yapiyorlar?
    biraz sakin olmaya calisiyorum. olayin nasil gelsebilecegini dusunuyorum. stajyere git fotografla diyorlar, yaz diyorlar. o da garibim bir sekilde meslegine devam edebilmek, bu carkin icinde biraz guç kazandiktan sonra dogrulariyla hareket edebilme hakkini edinebilmek icin yaziyor diyorum. iste tam bu sira da yine sormaya basliyorum: yoneticler neden boyle haber istiyor, ey genc gazeteci! sen gercekten haramla buyuyen cocuktan helal insan gordun mu, bu kadar mi caresizsin, açsın, işe muhtaçsın, ya da ne pahasina olursa olsun gazeteci etiketi taşımak istiyorsun. yalniz bilesin ki benim gazeteciye saygim kalmadi, artik satilik kalemler olarak adlandiriyorum. neye satildigi onemli degil ya paraya, ya mevkiye ya da kariyer gelişimine.
    (bkz: medya)
    (bkz: nefret etme hakki)
60 entry daha
hesabın var mı? giriş yap