aynı isimde "one piece (dizi)" başlığı da var
1719 entry daha
  • one piece karakter analizi -1-

    korona günlerinde boş vaktim olunca bu upuzun yazıyı yazabilecek vakti bulabildim kendimde. yine de one piece kocaman bir evren, bütün karakterleri tek seferde anlatmam mümkün değil. bir dahakine de özellikle istediğiniz kategorizasyonlar (yonkoular, yoldaşlar, destekçiler vs gibi) olursa ona göre bir yazı da kaleme alabilirim. bu konuda istediğiniz zaman yeşillendirmekten çekinmeyin. bu yazıma dönersek ise sonuç belli.

    bu yazımda sadece nakamalar incelenecektir!

    tayfanın becerikli adamı, keskin nişancıların kralı usopp

    keskin nişancılar ülkesinin negatifliğin kitabını yazmış kralı. ama tabii ki yalandan ^_^ eichiro odanın en sevdiği kelime oyunu muhtemelen. japonca yalan demek olan uso kelimesinin vücut bulmuş hali.

    usopp tayfaya ilk katılanlardan olup muhtemelen tayfanın en beceriklisi. elini attığı her işi beceren, attığını vuran biri. üstün bir gücü olmamasına rağmen, her işten bir şekilde sıyrılan, bana göre tayfanın şu anda en güçsüzü olmasına rağmen her zaman bir yolunu bulan karakteri. çok ikonik sahneleri var bence, dünya hükümetinin bayrağını yakışı, alabastada luffy kaybedecek/ölecek dendiğinde verdiği tepki, özür dileyerek luffynin elini tutuşu, dressrosadaki rolü (god usopp) müthişti. öte yandan thriller barkta ben zaten dünyanın en negatif insanıyım çıkışı beni ayıla bayıla yerlere yatırmıştı. merryle arasındaki bağı da unutmadık hiçbirimiz. boş gözüken ama en normal hayattan olan karakterlerden biri usopp.

    hırsızların piri rotacı nami

    yine normal hayata en yakın karakterlerden biri nami. çocukluğunda yaşadığı büyük yıkıma rağmen böylesine dirayetli, sessiz ve derinden gitmesi onun ne denli sabırlı olduğunun en büyük kanıtı. bu dünyada kimseye güvenilmez zannedenlerden o da. kuşkucu ve şüpheyle yaklaşır zaten hep olaylara, insanlara. realisttir nami. geçmişini affetmiştir ve hatta sevmeye başlamıştır, luffy hasır şapkayı kafasına takıp tabii ki sana yardım edeceğim dediğinde dünyalar onun olmuştur(zaten bilen bilir, bu sahneyi mangaka eichiro oda, kendisi ağlayana kadar tekrar tekrar çizmiştir), kendisini her zamankinden daha az yalnız hissetmiştir. luffy arlong parkı yıktığında, nami de luffy için bu yola baş koymuştur. çünkü nami minnetlidir, derinlerde sevgi doludur, tatlı sert tavırlarına rağmen nakamaya en bağlı, onları en çok düşünen karakterlerdendir. öte yandan akıllıdır. bir de parayı sever tabii. bazı alışkanlıklardan kurtulamıyor insan ^^

    tayfanın en tatlısı, pamuk şeker kralı tony tony chopper

    ahh, dünyanın en tatlı karakterlerinden biri, en tatlı seslerinden biriyle buluşmuş gerçekten animede. 2 yıllık aradan önce tam anlamıyla bir çocuktu chopper. tepkileri, korkuları, sevinçleri ve danslarıyla her zaman pozitif duygulara sebep olan insana iyi hissettiren bir karakterdi chopper. zaman atlaması sonrası biraz daha büyüdüğünü, çocuk yanını çok da kaybetmeden biraz yetişkin özellikleri de kazandığını düşünüyorum. öte yandan chopper gerçekten çok içten, saf ve ümit dolu bir karakter. insana chopper a bakınca ümit doluyor. tayfanın doktoru olması ve herkesi iyileştirmek istemesi de ona çok yakışıyor. beyazsakal korsanlarının doktoru marco phoenixle konuşmasını dört gözle bekliyorum.

    chopperın bana kalırsa en ikonik sahnesi, dr hiluluk ile geçmişindeki sahneler. o da müthiş bir karakterdi bana kalırsa ve chopperın karakterinin oluşmasında müthiş etkileri var. ölene dek insanlara iyilik yap mantalitesini kazanmak zordur dostlar, böylesine bir doktor olmak. şarlatandı falan ama ölmedi dr hiluluk da. ah be, hüzünlendim. bir insan ne zaman ölür bilmeyenler izlesin özellikle. bu da benden chopperın tayfaya katılışı. luffynin korsan bayrağını koruyuşu

    ps: chopper utangaçtır, bu da utanma dansı :)

    gemiciliğin kitabını yazmış adam, general franky

    ben bu karakterin de enerjisine bayılıyorum, içten bir kere. dost olarak tanışmadık onunla ama çabuk dost olduk, tayfadan olmayı kendi için bile değil, iyiliğinden etkilendiği insanların iyiliği için istedi. çok harbi bir karakter franky. tayfadaki en içten tiplerden, gerçi hepsi içten sayılır ama frankynin ne robin için ağlayışını ne de dressrosa halkı için üzülüşünü unutamam ben. bu arada serinin en iyi villainlerinden senor pink ile olan kapışması da serinin bize izlettiği en iyi yan öykülerden bence. tek kelimeyle müthişti. unutanlar ve yeniden izlemek isteyenler için
    "ne düşünerek ağlıyorsun kardeşim? gözyaşlarını siler.
    "bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak bir sake içelim ve bana russian adındaki o kadını anlat!"

    seni de çok seviyoruz be general franky!

    soul king, müziğin yaşayan efsanesi brook!

    ben bu adamın müzik zevkine hayranım bakın, hep sevdiğim şarkıları çalıyor. hep binks sake çalıyor... zoudaki şarkısı da eğlendirmişti beni. ama brook karakterindeki derinliğe gerçekten çok hayranım. bir kere evrendeki yaşayan en yaşlı korsanlardan kendisi. hatta en yaşlı bile olabilir. o denize açıldığında, şu anda yer alan kimse yok piyasada nerdeyse. ve brook bu süreyi öyle eğlenerek falan geçirmemiş. yaşama tutanmasında ona güç veren şeyin bir söz olması çok asil. yıllarca yapayalnız, arkadaşlarının ölülerine bakarak denizde sürüklenmiş bir adam düşünün, düşünemiyorum ben ama eichiro oda düşünmüş ve müthiş bir karakter oluşturmuş. sonra da grand line'ın ilk yarısına sittin sene önceki bölüme gönderme yapmış bu karakterle. brook'un amacına ulaşmasını, denizleri aşıp laboon'a binks sake çalmasını çok istiyorum bu arada. tayfanın en çok acı çekenlerinden biri bana kalırsa. chopper, robin, nami, luffy,sanji hepsi de inanılmaz acılar çekmişler ama bütün arkadaşlarının ölümünü izlemek sonra da yaşama dönüp cansız bedenleriyle yıllar geçirmek, bana bu düşünceler çok, çok korkunç geliyor. o yüzden bu karaktere ve bunu oluşturan kafaya inanılmaz bir saygı duyuyorum. şaşkınlıktan nasıl gözü yerinden çıkmamış diyorum ama neyse ki gözleri yok, yohohohohohoo! yohohohoho demişken

    jinbei

    arkadaşlar denizin korkusuz şövalyesi jinbei hakkında ne yazsam gerçekten bilemiyorum ama bu karakterin balıkadam adası, balıkadamlar ve insanların arasındaki süregelen ayrımcılık açısından ele alınması gerektiğini de biliyorum. adalet duygusu çok gelişmiş bir karakter jinbei, ace'in hapis arkadaşı, luffynin hayatını kurtaran kişi, tayfadan değilken bile ona en çok inananlardan jinbei. biz bu karakteri çok sevdik, çünkü adalet, dürüstlük ve bağlılık olarak bütün grand line'a ibret verecek cinsten birisi. şimdi mesela konu oraya da gelmedi ama muhtemelen serideki gördüğümüz en güçlü ve akıllı adamlardan. bir kere taktisyen bir kişilik. denizdeki her şeye hakim, denizde durdurulamaz bir güç. kararlılık noktasında ise nerdeyse luffy ile kapışır.

    öte yandan jinbei oyabun, ilerigörüşlü bir nakama olarak tayfadaki kimsede olmayan bir ikna kabiliyetine ve bir güce de sahip. haaa, şunu da söylemek lazım kendisi shichibukai olup da luffy e katılmış, mütevazı birisi. ben bunu kendisinin maceradan çok huzur arayan dingin bir kişilik olmasına bağlıyorum. bu arada kendisi tayfanın en güçlü nakaması olabilir.

    bu arada jinbeiden bahsedip bu komik sahneyi atmasam ağlardım herhalde. arkadaşlar, gülün, kahraman değil korsan olun, ne bileyim mutlu olun, jinbei de böyle ister...

    şeytan çocuk robin

    robini böyle niteleyen kadere çok acıyorum arkadaşlar. çünkü kendisi, kibar, anlayışlı, hak gözeten, sevgi denilen kelimeye değer veren iyi kalpli bir karakter bence. realizmi bence epey negatif. hatta usopp kadar negatif falan olabilir... kan dondurucu şeyleri kanı donmadan söyleyebilen soğukkanlı bir karakter de diyebiliriz bittabii. ama ben robinin hikayesini çok seviyorum. denizde her zaman ölümcül bir günahla nitelenmiş birisi robin, bir suçu olmamasına rağmen hem de. bu çok ağır bir yük. bir insanın sırtına yüklenebilecek en büyük yüklerden biri onu yapmadığı bir şeyle itham etmektir bana kalırsa. öte yandan bütün ailesini, sevdiklerini ve dostlarını kaybetmiş bir çocuk robin. tutkulu olduğu şey, inandığı bilim de suçu. kusura bakmayın ama bu gerçekten çok üzücü bir hikaye.

    ama jaguar d. saulun dediği gibi, deniz uçsuz bucaksızdır, elbet bir gün sen de seni sevecek, seni koruyup sahip çıkacak dostlarını bulacaksındır. bu mottoyu gerçekten çok seviyorum. mesela beyazsakal korsanları da herkes denizin çocuğudur diyor ya, bence bu söylemler çok güzel. konudan dağılmadan devam edersek, enies lobbyden sonran biz bu kadının yaşama ve dünyayı değiştirme ihtimalini çok sevdik. onun tutkusu olan kayıp yüzyılı çözmek de çok ilgimizi çekti. ben bu yüzden robine ve hayaline müthiş saygı duyuyorum. umarım öğrenebiliriz ölmeden...

    aa bu arada ben yaşamak istiyorum diyenler için...

    hasır şapkaların iflah olmaz aşçısı, karabacak-vinsmoke sanji

    ben kurohashi sanjiyi daha çok seviyordum aslında ama soyadı da güzel. bu karakterin üstüne ne denir onu da bilmiyorum gerçekten. bir kere kadınlara duyduğu müthiş saygıya gerçekten hayranım. gerçek bir centilmen. öte yandan müthiş bir aşçı. bakın bu ikisi tartışmaya açık değil bence. hatta denizdeki en iyi adam olabilir bu iki konuda. ben öyle olduğunu düşünüyorum en azından. bence dengi yok gerçekten bu konuda. itiraz edenler için dressrosayı örnek verebilirim. bu arada sapıkmış da. viola-sama yalan söylemez dostlar. kadın kafasının içine bakıyor yani. herneyse, her şeyi bir yana bırakırsak ben bu karakterin karikatür seviyesindeki centilmenliğe epey gülüyorum. her şeyden önce bir karakter istediğinde sizi güldürebiliyorsa, eğlendirebiliyorsa iyidir bence.

    karakterin diğer boyutuna gelirsek ise sanji nakamaya müthiş bağlı. aslında bütün sevdiklerine çok bağlı. ölecek kadar çok seviyor nakamasını. birazdan zoro için atacağım bir sahne var, beni öldür diye. beni öldür diyen diğer kişi de sanjidir gözden kaçmasın.

    açlık hakkındaki görüşleri bence çok değerli bu arada. açlığı gerçekten biliyor. baratie ve öncesinde [https://www.youtube.com/watch?v=8issuu3clpk zeff ile yaşadıkları, akla sığmayacak anılar ve tecrübeler. bu arada, bir şeye parmak basmak istiyorum, biriyle aynı hayali paylaşmak, bu çok güzel bir şey. basit bir şey değil, bunu müthiş anlatmış eichiro oda.]

    keza arkasındaki hikaye en başta bile üzücüyken, whole cake island sonrası hepimiz sanjiyi nasıl anladık ve sevdik bir de siz düşünün. sanji, iyi ki aşçımızsın, iyi ki yanımızdasın. sensiz korsan kralı olamayız sanji, her şey yarım kalır, işte bu yüzden hep bizimle kal.

    korsan avcısı, dünyanın müstakbel en iyi kılıç ustası, (marimohead) yosun kafalı, yön özürlülüğün atası, tayfanın ikinci kaptanı roronoa zoro

    arkadaşlar bu karakter hakkında hak verirsiniz çok yazılmaz. tayfanın sahada her şeyini veren, her topa koşan, her savaştan galip çıkmasını bilen ve beceren, hatta fark atan kılıç ustasıdır zoro. her şeyini veren de dedim ama yenmek için yeterli enerji harcar, fazlasını değil.

    bi de yolda kaybolur.. müthiş bir göndermedir bu aslında, (bkz: françois l'olonnais) denen tarihi şahsiyete. kendisi de kaybolup ölmüş bir diğer korsandır. öte yandan adı ve maskesiyle bir de zorro göndermesidir. bu göndermeyi de seviyorum ben. o maskeyi takınca güç kazanıyor sanki.

    bunun dışında biraz ciddi yazarsak, kusursuz bir avcıdır zoro. bakın korsan değildir, avcıdır zoro. gider karşıdaki en güçlü adamı bulur, karşısına alır, yırtıcı bir hayvan gibi parçalar. tabii luffynin rakibi dışında. bu hep böyle olmuştur, olagelmiştir. çünkü karakteri meydan okumak üzerine kuruludur zoronun, her şeyi kesmek, yenmek ve en iyisi olmak istemektedir. daha azının mutlu etmeyeceği adamlardandır o.

    müthiş kararlı, güçlü ve sadıktır.

    bu yüzden herkes bilir ki hiçbir şey olmamıştır.

    bu arada mihawk vs zoroyu da bırakıyorum, arada açıp izlemek lazım, sonuçta sırtta yara bir kılıç ustası için utançtır.

    korsan kralı olacak adam hasır şapkalı luffy, mugiwara no luffy

    tayfanın kaptanı. ben luffy hakkında çok uzun bir entry girmiştim zaten halihazırda. onu buraya bırakayım önce.

    luffy tam bir enfpdir. geçmişinizi sorgulamaz, size kolayca güvenir, hislerine güvenir çünkü. siz ondan yardım isterseniz asla arkasını dönüp gitmez, yedi denizin dibindeki one piece evreninin en dipsiz kuyusu impel downdan bile sizi kurtarmak için gelir. dünyada en çok değer verdiği şeyler: hayalleri, arkadaşları ve özgürlüğüdür. kahraman olmak istemez çünkü kahramanlar bütün etleri insanlara dağıtır, luffy kendi yemek ister. sonra da gider dünyanın en tehlikeli adamından bi kamyon yemek çalar, sırf küçük bir kızın gülümsemesini geri getirebilmek için.

    luffy asla bir kahraman ya da dahi değildir. ama gerçekten iyi bir insandır, anime boyunca yardım isteyen bir tek kişiye bile arkasını dönmemiştir.

    hakeza luffy şarkıdaki gibi küllerinden doğan bir anka kuşudur. hayatta nerdeyse hiçbir şeyi tek seferde beceremez, kaybettikçe denemeye devam eder, tekrar dener, tekrar, tekrar...

    denemekten erinmez, başarmadan bırakmaz. tayfaya bir defa çağırdığı ve tek seferde kabul eden kişi sayısı çok azdır, sizinle gelene kadar yakanıza yapışır, ölene kadar düşmanlarınızla savaşır, tayfaya katılmasanız bile sizi dostu olarak görür. insanlardan karşılık beklemez, pervasızdır gerçekten, yardım ederken de severken de.

    luffynin uçuk hayalleri vardır.

    one piece evreninin en güçlü adamlarını yenip korsan kralı olmak istemektedir...

    (bkz: #102506680)

    entrynin tamamını okumak isteyenler için bırakayım şunu buraya. ekstra eklemek istediklerim var.

    luffy özgür olmak isteyen, bunu her şeyden çok önemseyen bir karakterdir. yanlış anlaşılmasın, dostları söz konusu olduğunda özgürlük falan dinlemez luffy, o ayrı mesele, kastettiğim şu ki ulaşmak istediği nokta yani korsan kralı olmak, bunu sadece özgür olmak, kimseye hesap vermemek için istemektedir luffy. derdi davası budur yani. denizdeki en özgür adam olmaktır yani hayali.

    öyledir de bana kalırsa. bakın ne kadar güçlü ya da güçsüz olun siz önce telefonda sonra adasında big mom a kafa tutuyor, dressrosada kaidonun işini bozuyor sonra da adasına hop sen kimsin diyor ve bunu sırf istediğiniz için(adalet duygunuz için) yapıyorsanız, denizdeki en özgür adam sizsinizdir. haaa tabii bu ölene kadar geçerli. ve ölmüyor bu çocuk, ölmesin de, çok yaşasın o, çok gülsün ki biz de gülelim. bakın siz inanır mısınız inanmaz mısınız bilemem ama ben diyorum ki "kaizoku ou ni ore wa naru" diyorsa luffy, bu olacak demektir. kimse buna mani olamaz. çok yaşa eichiro oda. biz bu luffy i çok sevdik. bizim için yaptıklarını da ölene dek unutmayacağız.

    sona geldik arkadaşlar, buraya kadar gelenlere sorum şu, ben de one piece ve diğer animeler hakkında türkçe bir youtube kanalı açsam izlemek ister misiniz/düşünür müsünüz? böyle bir şeye ihtiyaç var mı sizce?
1734 entry daha
hesabın var mı? giriş yap