7 entry daha
  • bugün afm'de ifistanbul sayesinde izlediğimiz film. öncelikle belirteyim ki, hem futbola, hem sinemaya birden aşık olmayanlar için epeyi zor hatta kabus olabilir. ama bu iki şartı yerine getiriyorsanız; bir de insanın, hayatın, rekabetin/savaşın, zamanın şiiri diye bir şeyin varlığına inanıyorsanız, onların sırrına vakıf olmaya çalışıyorsanız, izlediğiniz en çarpıcı filmlerden birisi olabilir bu. abartıyor muyum? sanmıyorum.

    "zidane" belgesel değil, içine girebilirseniz değme aksiyon filminden heyecanlı, duygusal bir film kadar etkileyici. üstüne bir de öyle bir dramatürjisi var ki, uğraşsanız böyle denk getiremezsiniz.

    zidane, zidane'ın filmi değil aslında. futbol belgeseli değil. bir maçın hikayesi değil. maç boyunca yüzü iki defa gülümseyen, bir kez gerçekten mutlu bir ifade takınan, nedensiz sinirlenen, bir anda şaha kalkıp, bir anda durulan bir adamın 90 dakikası. izlerken onu dünyanın en iyi futbolcusu yapan şeyin sırrına varmıyorsunuz. söyledikleriyle onu daha iyi anlayamıyorsunuz. sorguladığınız, anlamaya, sırrına ulaşmaya çalıştığınız şey zidane değil insan.

    çok tuhaf ama, insanın şiiri ya da matematiğine dair bu film. derdi zidane'dan çok insan. (bu yüzden bir bölümünde sokakta maç yapan çocukların sesiyle izliyoruz maçı, ki ses kurgusu baştan sona olağanüstü) insanın ne olduğu, neden yaptığı, nasıl yaptığı. size sorduran, sizi şaşırtan, meraklandıran bir film bu. her neyse. mükemmel.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap