8 entry daha
  • mexico city'de dünyaya gelmiş çok fena bir insandır kendisi. yönetmenlik kariyeri boyunca çok sessiz ve derinden ilerleyerek hollywood'a kapağı atmıştır. sonrasında çektiği filmlerin bazıları hedefini şaşmış olsa da (bkz: a little princess), 2000li yıllardaki performansı ile sinemaya olan inancımı kuvvetlendirmiştir. y tu mama tambien'i izlediğim gün adını bir kenara yazmıştım. buram buram yetenek ve zeka kokan bir filmdi çünkü. iki gencin ergenlik maceralarından yola çıkarak büyük bir drama çıkarmıştı ortaya, zaten o noktadan sonra kendisi yükseldikçe yükseldi. bir daha o tada yakın bir eser çıkaramadı tabi. harry potter filmlerinden 3.sünü kendisine teslim ettikleri zaman rüyalarıma girdiğini hatırlıyorum. çok karanlık sahneler, eşsiz benzersiz bir anaakım film hayal ediyordum. hatta önceki filmi düşündüğümde harry, ron ve hermoine'nin cinselliklerini keşfettikleri bambaşka bir harry potter hikayesi çıkabilirdi ortaya.* nitekim film beklentilerimi karşılamadı, ama serinin en iyi filmi olmakla birlikte ortaya standartların üstünde bir film çıktı. açıkçası izlerken keyif almakla birlikte zamanın döngüselliği ile ilgili teorileri anlatmakta çok başarılı olduğunu düşünüyordum. ama hala büyük bombayı patlatmadığını hissediyordum. geçen sene izlediğimiz children of men gelene kadar... haberi kendisinden önce gelmiş, her izleyen yamulup kalmıştı. beyaz perdenin karşısında geçirdiğim dakikalar boyunca neler hissettiğimi anlatamam. yönetmenlik denen kavramın sınırlarını zorluyordu cuaron abi. dakikalar süren tek plan çekimler, müthiş bir set yönetimi, mükemmel bir senaryo... son 5 yıl içerisinde gördüğüm filmler arasında direk "başyapıt" kategorisine koyduğum pek az filmden biriydi. günümüzde orijinal bir eser çıkarmanın zorluğundan yakınan yönetmen ve senarist adaylarının görmesi gereken dev bir eserdi. koltukta titreyerek izlediğimi, ağzımı kapamaya bile fırsatımın olmadığını hatırlıyorum. durup durup 12den vuruvermişti. üstelik çeşit çeşit türlerde bu kadar üstün eserler çıkarabiliyor olması kendisini "büyükler" statüsüne çıkarıyordu. 1961 doğumlu bu orta yaşlı, sakallı, kıvırcık saçlı adam kusursuz bir eser yaratmanın formülünü sonunda bulmuştu. açıkçası children of men'in tadı hala damağımda iken bir sonraki eseri ile nasıl bir iş çıkaracağını merak ediyorum. kaldı ki kendisi senaryo yazımı konusunda yavaş çalışan bir insan olduğundan bir süre daha beklemek zorunda kalacağız. en son oscar törenlerinde boy gösterdi kendisi, beklendiği üzere hiçbir oscar alamadı. gönüllerin en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi kurgu oscar'ı, onun filmine gidiyor elbette. bir kez daha altın vuruş yaparsa kesinlikle her adımını takip ettiğimiz insanlar arasına alacağız kendisini. bizi daha çok şaşırtacak, sinema denen kavramı daha çok şey katacak bir insan olduğu belli.
    ayrıca kendisi büyük bir tim burton fanı. üstelik onun kadar efsanevi bir insan olmasına da çok kalmadı. bu da benim kehanetim.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap