19 entry daha
  • ikinci dünya savaşı'nın insanlar üzerinde yapılan tıbbi deneylerine tekrar baktığımızda bir bilim kurgu romanı okuyormuş gibi hissedebiliriz, ancak nazi almanyası'nda askeri bilim adamları tarafından yapılan korkunç deneyler oldukça gerçektir.

    canavarca yöntemlerine rağmen, nazi bilim adamları birçok tıp alanında araştırmalar yaptılar. araştırmacılar, yıllar sonra hala modern tıpta üçüncü reich bilim adamlarının bulgularını kullanmada ahlaki bir sorun olup olmadığını tartışıyorlar. birazdan sıralayacağım deneyler listesi sizi üzebilir, hatta moralmen çökertebilir. bu sebeple okumaya başlamadan önce naçizane tavsiyem; liste sonu için moralinizi düzeltebilme gücüne sahip bir şeyi hazırlayın ve bitince o şey her ne ise sıkıca sarılın. benimkisi chopin olacak.

    suni döllenme deneyi
    ss şefi heinrich himmler, dr. carl clauberg'e toplama kampının kadın mahkumları üzerinde çeşitli deneysel yöntemlerle suni dölleme yapması konusunda bir emir verdi. bu emir üzerine clauberg, auschwitz-birkenau'da travmatik süreç boyunca türlü işkenceler gören yaklaşık 300 kadını suni olarak döllendirdi. işin en vahşi kısmı ise, clauberg'in bu kadınların birer canavar doğurması için insan spermi değil hayvan spermi kullanmasıydı çünkü bir hayvan-insan kırması yaratmayı umuyordu. bunu başaramayan clauberg, asıl amaç olan bu kadınların doğurganlığını almaya odaklandı çünkü bu deneye dahil edilen 20-40 yaş arası kadınların neredeyse tamamı hala regl oluyordu. alman ari ırkını korumak için girişilen "sterilizasyon tedavasi(!)" ile kusurlu görülen ırkları kısırlaştırmak, bu vahşetin iğrenç yüzlerinden yalnızca bir tanesidir.

    beyin hasarı deneyi
    nazi kampı doktorları, özellikle çocuklar üzerinde deneyler yapmaya özen göstermişlerdir. çocuk vücutlarının bir hastalığa ya da hasara verdiği tepkiler özellikle ilgilerini çekmiştir. bu deneyde de özellikle 10-12 yaş arasında olan çocuklar kullanıldı. bir sandalyeye sıkıca bağlanan çocuk kıpırdayamaz haldedir. mekizmaya tutturulan bir çekiç, 3 saniyede bir, oturan çocuğun kafasına sertçe iner ve uzun bir müddet aynı şiddette devam eder. oturan çocuk acıdan delirene kadar çekiç inmeyi sürdürür. sonrasında doktorlar çocuğun kafatasını açıp beyninin uyarılan ve hasar gören bölümlerini incelerler.

    kemik grefti deneyi
    nazi doktorları, insan vücudunun rejenerasyon sürecini hızlandırmak için kemik grefti deneyini gerçekleştirdiler. deney, sağlıklı bir kamp mahkumunun omuz, kol ve kalça kemiklerinin çıkarılması ve sakat olan bir diğer mahkuma aktarılması olarak yapılmaktaydı. deney için kemikleri alınan mahkumun bazen tüm uzuv kemikleri alınır ve ölmesi sağlanırdı.

    donma deneyleri
    dachau hipotermi deneyleri olarak adlandırılan bu deneyler, alman ordularının doğu cephesinde* karşılaştığı koşulları simüle etmek için erkekler üzerinde yapılmıştır. deney iki bölümden oluşur: birinci bölüm; bir erkeğin vücut ısısı kaç dereceye düşerse ölür sorusuna yanıt arar. ikinci bölüm ise; ölmek üzere olan donmuş bir erkeğin, nasıl tekrar normal vücut ısısına döndürüleceğini belirlemek içindir. test denekleri, önce bir buz banyosuna yatırılır, sonrasında çırılçıplak soyularak auschwitz kışında dışarıya bırakılırdı. en az 200 erkek bu deneyde kullanıldı. devamında bu deneyi kadınlarda ve çocuklarda da görmek isteyen doktorlar, aynı işlemi kadınlar ve çocuklar üzerinde de denemişlerdir.

    kitlesel sıtma deneyleri
    ikinci dünya savaşı sırasında, binlerce mahkum sıtma enfekte edilmiş sivrisinekler tarafından deney amaçlı ısırıldı ya da sıtmalı kan doğrudan damarlarına enjekte edildi. doktorlar, bu deney ile sıtma hastalığını savaşta biyolojik bir silah olarak kullanmayı umuyordu. sıtmanın yayılma hızı, etkileri, ölüm oranı ve tedavisi üzerine çalışmak için binlerce mahkum öldürüldü.

    deniz suyundan tuzu arındırma deneyi
    deniz suyunun nasıl içilebilir hale getirileceği savaş zamanında da büyük ilgi görmekteydi çünkü yiyecek ve su tedarik etmek zorunda kalmadan askerleri denizde uzun süre bırakabilirse alman ordusunun endişelenecek daha az şey olurdu. dachau'da deniz suyu ve insan anatomisine etkisi hakkında bilgi toplamak için yapılan bu deneylerde, çoğunlukla rumenlerden oluşan 44 mahkumluk bir gruba deniz suyu içirildi ve gözlem için omurilikleri ile karaciğerleri delindi.

    yüksek irtifa deneyleri
    1942'de dachau toplama kampındaki kurbanlar, luftwaffe'ye fayda sağlamak adına insan dayanıklılığının mutlak sınırlarını test etmek için tasarlanmış deneylere tabi tutuldular. kampta önce yüksek irtifa koşullarının simüle edilebileceği özel bir düşük basınç odası inşa edildi. bu oda içindeki koşullar, 68.000 feet'ten düşen bir pilotun deneyimlediği koşullara benziyordu ve deney, denekler için oldukça tehlikeliydi. yüksek irtifa odasının hemen hemen her kurbanı, aşırı atmosferik durumlara maruz kalarak yaralanma nedeniyle öldü.

    sarılık deneyi
    1943 ve 1945 yılları arasında bilim adamları, hepatitin nedenlerini araştırmak için sachsenhausen ve natzweiler toplama kamplarındaki polonyalı mahkumlar üzerinde deneyler yaptılar. binlerce mağdura sıtma hastalığı enjekte edildi ve hastalığın etkileri incelendi.

    yahudi iskelet sistemi deneyi
    yahudi ırkının alt ırk olduğu iddiasını sergilemek için antropolojik bir sunum yaratmaya çalışan heinrich himmler, 100'den fazla yahudiyi iskelet sistemlerini incelemek için özellikle seçti. kurbanlarını gazla öldürdükten sonra, cesetleri strasbourg üniversite hastanesi'ne gönderdi. burada, cesetlerin üzerindeki etler özenle sıyrılacak ve iskelet koleksiyonu olarak toplanacaktı. strasbourg'un müttefiklerce ele geçirilmesinden sonra hastaneye gelen fransız askerler, bu deneyi tamamlanmadan sonlandırdılar ama hastane görevlileri, kimlikleri belli olmasın diye cesetlerin yüzünü yakarak kaçmıştı.

    macar ikizleri deneyi
    ölüm meleği olarak bilinen şeytani bilim adamı dr. josef mengele, ikiz kardeşlere karşı garip bir hayranlığa sahipti. bir macar ikizi 1943'te auschwitz'e geldiğinde, onları mengele zevkten kahkahalar atarak karşılamıştı. ikizlerin vücutlarının verdiği tepkilerin benzerliği ile farkları mengele'yi cezbediyordu ve birçok deneyi ikizlerin üstünde uyguladı. çocuklar bayılana dek sıcak su fıçılarına konuldu, tüm vücut kılları alındı ve diğer kardeşe eklenmeye çalışıldı, yetmedi anestezi veya bağırsak muayenesi yapılmadan ikişer litre lavman verildi. çocukların ıstırabı, ölümcül bir enjeksiyon verildikten sonra organları berlin'deki bir araştırma enstitüsüne gönderilince sonlandı. vücutları ise bir diseksiyon laboratuvarına gönderildi.

    fosgen gazı deneyi
    birinci dünya savaşı sırasında kullanılan zehirli bir gaz olan fosgen için bir panzehir bulmak amacıyla, doktorlar fransa'nın strasbourg yakınlarındaki fort ney'de 50'den fazla mahkumu bu gaza maruz bıraktı. fosgen gazı, akciğerlerde yoğun bir tahribata neden olan bir asittir. zaten zayıf ve yetersiz beslenen mahkumların çoğu fosgen gazına maruz kaldıktan sonra pulmoner ödem geçirdi ve birçoğu öldü.

    sulfonamid deneyi
    ravensbrück kadın toplama kampında, muharebe yaralarına benzer bir durum yaratmak için kadın mahkumlarda kangren ve tetanoz yaralarına benzer yaralar oluşturuldu. deneyin amacı; kadınların vücutlarındaki bu yaraların, sulfonamid ve benzeri ilaçlarla tedavi edilip edilmeyeceği idi.

    tüberküloz enjeksiyonu deneyi
    1944'te neuengamme toplama kampında da, tıpkı diğer kamplarda olduğu gibi deneyler yapıldı. tüberküloza karşı bir bağışıklık geliştirme olasılığının olup olmadığını görmek için dr. kurt heissmeyer, tüberküloz bakterilerini doğrudan mahkumların ciğerlerine enjekte ederek en az 200 kişinin canını aldı.

    ravensbrück kemik nakli deneyi
    ravensbrück toplama kampı, kadınlar için oluşturulmuş en büyük ve en korkunç kamptı. 1942'den başlayarak ss doktorları, önce kadınların vücutlarında büyük ve cesitli yaralar açtılar, sonrasında da çeşitli kimyasal maddelerle tedavi ederek mahkumları birçok deneye maruz bıraktılar. kampta hayatta kalanlar genellikle kalıcı fiziksel hasar görmüştü. doktorlar ayrıca sol tibianın* parçalarını sağ bacağa ve tam tersi şeklinde kemik nakli yapmaya çalışarak kurbanları deforme ettiler. kadınların bacaklarını kestiler, kırdılar ve bir diğer kadına monte etmeye çalıştılar. birçok kadın mahkum bu deneylerde yaşamını yitirdi.

    heterokromi deneyi
    josef mengele, ikizlere olduğu kadar iki gözünün rengi birbirinden farklı olan insanlara da takıntılıydı. iris renginin değiştirilmesi üzerine yönelen mengele, göz renkleri farklı olan bütün mahkumları eline aldı ve her birinin üzerinde deneyler yaptı. hastaların gözlerine boyalar enjekte ederek göz renklerini değiştirmeye çalıştı. mengele, auschwitz'deyken öldürülen mahkumların gözlerini çıkarıp araştırma materyali olarak saklıyordu.

    zehir deneyleri
    ss doktorları, çeşitli zehirlerin insanlar üzerindeki etkilerini araştırmak için mahkumların yemeklerine zehir koydular. zehirlenerek ölen denekler olduğu kadar ölmeyenler de vardı ve bunlar da incelenmek için öldürülüp otopsiye yollandılar. eylül 1944 civarında, ss doktorları yiyeceklere zehir koymaktan vazgeçti ve kurbanlar, etkilerini hızlandırmak için zehirli kurşunlarla vurularak öldürüldü.

    sterilizasyon deneyleri
    ss doktorlarının en önemli hedeflerinden birisi, alt ırkın soyunu kurutmaktı. carl clauberg, 1940'larda toplama kampı mahkumları üzerinde binlerce sterilizasyon deneyi gerçekleştirdi. bu deneyler, yüzbinlerce alt ırk mensubu insanı "sterilize etmek" için ucuz bir yöntem keşfetmek adına cerrahi, ilaç ve radyasyon kullanımını içeriyordu.

    noma deneyleri
    mengele'nin gözde projelerinden biri, mahkumlarındaki noma'nın (hızla ilerleyen, ağız veya yanakta oluşan kangren enfeksiyonu) ilerlemesi üzerineydi. bu hastalık mahkumlara enjekte edildi ve sonrasında antibiyotik tedavisi yerine hastalığın yayılması gözlendi, nihayetinde de hastalar öldürüldü ve otopsi yapıldı.

    yapışık ikizler deneyleri
    mengele'nin ikizleri araştırma arzusu, kısmen kalıtımın çevre üzerindeki üstünlüğünü kanıtlamayı amaçlıyordu. böyle bir deney, yapışık ikizler yaratmak için bir rumen ikizlerinin sırt sırta dikilmesini içeriyordu. çocuklar birkaç gün acı çektikten sonra kangrene yenik düşerek öldüler.

    hardal gazı deneyi
    eylül 1939 ve nisan 1945 arasındaki çeşitli zamanlarda, hardal gazının neden olduğu yaraların en etkili tedavisini araştırmak için birçok deney yapıldı. test denekleri kasten kimyasal yanıklara neden olan hardal gazına maruz bırakıldılar ve daha sonra kurbanların yaraları hardal gazı yanıkları için en etkili tedaviyi bulmak için test edildi.

    savaş yarası simülasyonları
    dr. herta oberheuser, nürnberg mahkemeleri'ndeki doktorlar davası'nda yargılanan tek kadın sanıktı. herta oberheuser, ravensbrück'te bir doktordu ve burada çocuklarla kadınlar üzerinde deneyler yaptı. deneylerinde savaş yaralarını simule ederek çocuklarla kadınların vücutlarında ahşap, paslı çivi, cam kırıkları, şarapnel, talaş gibi yabancı cisimlerle kesikler açtı ve süreci gözlemledi.

    tifüs deneyleri
    aşıların tifüs üzerindeki etkisini araştırmak için birçok kurbanın vücuduna kasıtlı olarak tifüs virüsü enfekte edildi. sonuç olarak kurbanların yüzde 90'ından fazlası hayatını kaybetti.

    bebekler üzerinde yapılan deneyler
    1943'te ruth elias auschwitz'de doğum yaptı ve daha sonra bir ss doktoru, bebeğin ne kadar süre yemeksiz yaşayabildiğini görmek için annenin göğüslerini tıbbi bir deneyin parçası olarak ip ile bağladı. anne ruth bu kamptan sağ olarak çıktıysa da bebeği ölmüştü. bu gibi benzer deneyler birçok anne ile yeni doğmuş bebeği üzerinde yapıldı ve yüzlerce bebek ile annesi, benzer şekilde öldürüldü.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap