8 entry daha
  • ilk insan topluluklarının anaerkil düzende bir yaşantılarının olduğu düşünülmektedir. bachofen, 1861 yılında yayınladığı “analık hakkı” (das mutterrecht) adlı eserinde, insanlık tarihinin başlarında, kan bağının yalnızca anne üzerinden kurulabildiğini ve bu sebeple de annenin bir otorite ve yasama merkezi olduğunu öne sürer. aynı şekilde, insanların yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçtiği neolitik çağda, en temel görevler olan toprağı ıslah etme ve topraktan ürün alma görevlerinin,
    kadının görevleri arasında olması sebebiyle kadının statü sahibi olduğu düşünülür.

    doğurma ve yeni bir insan dünyaya getirme yeteneğinin kadının sahip olması ve bu konuda erkeğin rolünün henüz netlendirilememesi nedeniyle kadının diğer canlılardan üstün bir varlık olduğu düşünülmüştür. kadının doğurma yetisiyle birlikte, avcı – toplayıcı topluluklarda toplayıcı konumunda olması ve
    neolitik dönemde tarımsal faaliyetleri kadınların yürüterek ‘’üretme’’ işini tekrarlamasıyla bu düşünce devam etmiştir. doğanın bereketli, şifa verici yaratıcı süreci kadının doğurganlığıyla, anaçlığıyla bütünleştirilmiş ve ana tanrıça figürü oluşturulmuştur.kadınların üretken yönlerinin kutsal sayılmasıyla bu dönemlerde kadın bereketi simgelemiş, çeşitli düşünüşler ve mitlerle bu anlayış nispeten somut hale getirilmiştir.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap