2 entry daha
  • beynin kanlanmasındaki bir soruna bağlı olarak körlüğün geliştiği anton sendromunda, hasta göremediğini inkâr eder. hastane yatağının çevresinde toplaşmış doktorlar hastaya “söyleyin bayan green, şu anda yatağınızın çevresinde kaç kişi var?” diye sorduğunda, aslında yedi kişi olduğu halde hasta, büyük bir güvenle “dört” yanıtını verecektir. doktorlardan biri “kaç parmağımı kaldırdığımı söyleyebilir misiniz?” diye sorduğunda ise “üç” diyecek, oysa doktor o sırada hiç parmak kaldırmamış olacaktır. rengi mavi olan gömleğinin rengini sorduğunda da, “beyaz” yanıtını alacaktır. bu insanların yaptıkları, kör değilmiş gibi davranmak değildir; kör olmadıklarına yürekten inanmakta, durumlarını yürekten inkâr etmektedirler. sözel ifadeleri kusurlu olmakla birlikte, yalan değildir. görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşamaktadırlar gerçekten de; ancak görüntü tümüyle içeride üretilmektedir. anton sendromlu hastalarda sık görülen bir durum, hastalığa neden olan beyin kanaması ya da damar tıkanıklığı gerçekleştikten bir süre sonrasına kadar tıbbi yardıma başvurmamalarıdır, çünkü kör olduklarının farkında bile değildirler. bir şeylerin ters gittiğini anlayana kadar genelde epeyce eşyaya çarpmaları gerekir. hastanın verdiği yanıtlar tuhaf gelse de, bunlara kurmuş olduğu içsel model çerçevesinde bakmak gerekir: beyin kanlanmasındaki yaşanan sorundan dolayı dış veriler doğru yerlere ulaşamamakta, hastanın yaşadığı gerçeklik duyusu da, büyük ölçüde beyninin ürettiğiyle sınırlı kalmaktadır. bu gerçekliğin, gerçek dünyayla pek az bağlantısı kalmıştır artık. hastanın deneyimlerinin, bu anlamda rüya görmekten, uyuşturucuya bağlı “uçuşlardan” ya da sanrılardan farkı kalmamıştır.
    (bkz: incognito)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap