275 entry daha
  • değişti lan. vallahi de değişti billahi de değişti.

    defalarca kez okudunuz çocukluğuma dair anıları. artık çoğu kişi benim hayat hikâyemi biliyor neredeyse ama bir de bu bağlamda yazacağım çünkü bu başlık çok rezil bir başlık.

    ilkokula başlamadan önce okuma yazmayı biliyordum ben. annem öğretmişti. kırmızı - mavi çizgili güzel yazı defteri vardı hani. ha işte bizde yoktu ondan. bir ajandaya yaza yaza öğrendim ben yazı yazmayı. belki de bu sebepten yazım pek güzel değil şu anda.

    bir yandan da okumayı söküyordum doğal olarak. yaşım altı! annem; başımı okşuyor, sarılıyor, sürekli aynı sözü tekrarlıyordu:

    " ne olursa olsun seni okutacağız! "

    sonra kitaplarla tanıştım. hayatımın en özel kitabı ve muhakkak her çocuğa okutulması gereken la fontaine'den masallar.
    hepiniz biliyorsunuzdur bu fablları. gece olunca kendi yaptığım el fenerinin ya da mumun ışığında okurdum kitabımı. hele ertesi sabah okul yoksa değmeyin keyfime.

    meselâ bir hikâyede yaralı annesi için yiyecek bulmaya çıkan yavru bir aslan vardı.

    benim 8 -9 yaşında su satarak iş hayatına girmeme sebep olan hikâye!

    sonra bir adamla daha tanıştım: jules verne!

    çocukken bu adamın kitaplarını okurken aldığım keyfi tarif bile edemem şimdi. fakat çoğunuz tatmışsınızdır eminim bu hissi.

    sonra bir gün elinde ansiklopedilerle geldi babam. çöpe gitmekten kurtarmış onları.
    her akşam okumaya başladım, uyumak bile istemiyordum.

    artık kitaplar öyle yer etmişti ki hayatımda bu kitap okuma alışkanlığımın beni ben yapan bir alışkanlık olduğunu çok sonradan fark edecektim.

    önce şiirler yazmaya başladım. sonra ismet özel başlığında anlattığım o vahim ama şimdi düşününce iyi ki yaşanmış dediğim olay yaşandı.

    okumayanlar belki okurlar sonra:

    ismet özel ve ben

    kitap okumak bana ne kazandırdı biliyor musunuz?
    bir sürü öğretmen bir sürü arkadaş kazandırdı.

    " bu akşam da ödevlerimi yapmayayım ya! " demedim hiçbir zaman. çünkü ağustos böceğinin sonunu görmüştüm.

    bir kere de ben babamın cebinden para yürüteyim diyemedim hiçbir zaman. çünkü hırsızlığın ne denli kötü bir alışkanlık olduğunu kitaplarda çoktan görmüştüm.

    çocuktum!
    hâyâl ile gerçeğin iç içe geçtiği en güzel çağlarımdaydım.
    ben kitaplara inanmayı seçtim. gerçek hayatımda gördüğüm insanların çoğu belliydi ki sonu mutlu biten masallara ait değillerdi.

    şimdi edebiyat öğretmeniyim. öğrencilerimin hepsinin hayatını iyi yönde değiştirmek için olmam gerekeni oldum. kitap oldum.

    biraz hava atacağım burada. özellikle kendi sınıfımdaki öğrenciler kitap kurdu olmuş durumdalar. bu bir dokunuştur!

    seni örnek alan, ders boyunca ağzının içine bakan onlarca çocuk, genç... ağzından çıkan her kitabı not alıp onu okuyan, onlar hakkında kendi aralarında tartışan, yaşıtları kıytırık işler peşinde iken kendileri geleceklerini şimdiden kurmaya çalışan onlarca " insan! "

    anneme her zaman derim:

    " sen benim değil; belki binlerce çocuğun hayatını güzelleştirdin bana okumayı sevdirerek " diye.

    kitap okumak, benim hayatımı değiştirdi sizleri bilmem.
    lâkin şuna eminim: okuduğu kitaplardan ders çıkarıp, bilgi birikimi edinip bunu hayatına uygulayan hiçbir insan aynı hayatı yaşamaya devam edemez.

    kitaplara güvenin.
1370 entry daha
hesabın var mı? giriş yap