4 entry daha
  • homoloji com yazarlarınca bircok başlık/manşet altında derinlemesine tartışılan, türkiye'de hala bir iki özel okul dışında, hiçbir üniversitede dersi olmayan kavram. oyle ki bogazici sosyoloji bölümünde okuyan bir takım tanıdıkların ücüncü sınıfı bitirmek üzereyken bile toplumsal cinsiyete dair genel geçer, az bilgiye sahip olmaları ve hiçbir derselerinde tartışmamış, okumamış, böyle bir derslerinin olmayışı anlaşılamayan bir durumdur. toplumsal cinsiyetin ve rollerinin sonuçlarının çok acı tabloları yarattığı ülkemizde insanların kadınlık-erkeklik üzerine öğrenmeleri gereken çok şey vardır.

    konuyla ilgili iyi bir kaynak olarak r. w. connell'in toplumsal cinsiyet ve iktidar kitabı da verilebilir.

    syf. 123

    r. w. connell'in toplum, kişi ve cinsel politika başlığıyla ayrıntı yayınlarından çıkan ve çevirisini cem soydemir'in yaptığı, ilk basımı 1987'de yapılan kitabıdır. toplumsal cinsiyet çalışanlar için türkçeye çevrilmiş iyi kaynaklardan biridir. kitap toplumsal cinsiyet kavramının doğduğu günlerden bugüne çeşitli yaklaşımlarla değerlendirmelerini yaparken feminist ve eşcinsel hareketlerinin katkılarından da yararlanmaktadır. kitabın ana başlıkları toplumsal cinsiyetin teorileştirilmesi, toplumsal cinsiyet ilişkilerinin yapısı, kadınlık/erkeklik ve cinsel politikadır.

    " söz gelimi batı ülkelerde, ideal erkeklik imajları, en sistematik biçimde rekabete dayalı spor kanalıyla oluşturulur ve özendirilir. yetişkinler genellikle katılımcıdan çok seyirci de olsa, küçük çocuklar çok fazla sportif oyunlar oynarlar ve bu alandaki bu alandaki başarılarına çok önemli birşey olarak bakmaları öğretilir. futbol, kriket, ve beyzbol gibi oyunları iyi oynamada içerilen(ve sörf gibi oldukça bireyselleştirilmiş spor dallarında da temel olan) güç ve yetenek kombinasyonu, ergenlik çağındaki bir çocuğun yaşamının güçlü bir kateksinin etkisi altına giren yönünü oluşturur. bazıları bunu reddetse de birçok kişi için, belli bir oyundan çok daha geniş ilgiye sahip bedensel bir eylem modeli olur. kısacası bu tür yetenek, kişinin "erkeklik derecesini değerlendirme" aracıdır.

    işte bu nedenle güç ve beceriye duyulan ilgi, bedene kök salmış, yıllar süren katılımlarla, "örgütlü spor" gibi toplumsal pratiklere kök salmış bir önerme halini alır. ama bu, boşluktan kaynaklanan bir önerme değildir. anlamı, erkekleştirici pratikleri kuşatan, bunlara katılan toplumsal yapıların bazı önemli özelliklerini yoğunlaştırır. söz konusu yapılardan biri de sınıf ilişkileridir. spordaki bireysel rekabet sistemi son dönem olimpiyat ve spor kültürü analizlerinden de gösterdiği gibi, gelişkin kapitalizmde belirli bir biçim alır. daha dolaysız bir öneme sahip olan şey, toplumsal cinsiyet ilişkilerindeki iktidar yapısıdır. erkekliğin bedensel anlamının hedefleri ise herşeyden önce kadınlar karşısındaki üstünlüğü kadınlara egemen olunması için gerekli olan hegemonyacı erkekliğe bağlı güçlülük duygusunun öteki erkek gruplarına karşı da duyulmasıyla ilgilidir"

    ....

    syf. 125

    emperyal ve ırksal gerilemeden duyulan kaygı, başka türde bir beden politikasını, eğitimle vücut yapısının geliştirilmesi çabasını da besledi. okullarda örgütlü bir pratik olarak beden eğitimi (spordan ve askeri talimden farklı biçimde) 19.yüzyılın sonunda kapitalist ülkelerde gelişti. isveç bu konuda bazı önemli yenilikler getirdi ve bundan sonra "bilimsel" beden eğitimi yöntemi başka yerlerde "isveç cimnastiği" olarak anılmaya başlandı. "isveç cimnastiği", halkların askeri ve endüstriyel verimliliğiyle belirli bir güçle birlikte yirminci yüzyılda kitlesel öğretim sisteminde yaygınlık kazandı. sonuçta nazi okul eğitimi, zamanın beden eğitimi modeli olmuştu. beden eğitimi, artık daha az militarize olsa bile yine de ideolojik olarak doldurulmuş biçimde, çağdaş kitlesel öğretimin temel parçası olmayı sürdürüyor.
150 entry daha
hesabın var mı? giriş yap