• yaşlandım ben sözlük. ne zaman ağzımı açsam eskiden şöyleydi, eskiden böyleydi diyorum. ama öyle hakikaten ne yapayım. bahçeli evlerde oturmuş olanlar komşularını, apartman çocukları apartman komşularını bir düşünsün bakalım. ne zaman o evlere gitsek, arkadaşımızın annesi bezelye ya da fasulye ayıklıyor veya elinde oklava hamur işi bir şeyler yapıyordu. şimdi patatesler bile bırakın soyulmuş olmayı, dilimlenmiş satılıyor.

    itiraf ediyorum. annem merdaneli çamaşır makinasında çamaşır yıkarken ya da ütü yaparken kendisine yardımcı olmam için bir tepsi pirinci ya da bir tepsi taze fasulyeyi çok koydu önüme. e vaktiyle öğretmişler zaten anneye babaya karşı gelinmez. "ben ne anlarım bundan anne?" diyemezsin. desen desen en fazla "anne nasıl yapılır bu?" dersin. anne gösterir ve kendi işine bakar. sense artık bir kelime bir işlem seyrederken mi ayıklarsın o taze fasulyeyi yoksa skinoski sama'yı mı bilmem.

    yalnız burada bir sorun çıkar karşımıza. bu fasulyenin kenarındaki kılçıklar kimi zaman çok belirgin olmaz. dolayısıyla da fasulyenin tepesinden kırdığın parçayla soyduğun kılçık daha fasulyenin ortasında yok oluverir. diğer uçtan kırayım dersin ama o uç da kırılmaya müsait değildir. temizlediğin kadar artık. bir olur iki olur, bu iş sinir bozar. eski ehemmiyet gösterilmez işe. fasulyeyi iyisinden almadığı düşünülerek babaya veryansın edilir ve kafa göz yararak annenin verdiği görev tamamlanır.

    sonucu görmek uzun zaman almayacaktır. anne yemeği pişirir ve masaya oturulur. evin asi abisi hiç acımadan konuşur: "anne niye iyi temizlemedin fasulyeyi ya, hep kılçık geliyor ağzımıza"
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap