9 entry daha
  • aslında işlediği konu, harika bir film çekmeye çok müsait olan, ancak bu konuyu çok kötü bir anlatımla hiç ama hiç işleyememiş olan, bu senaryoyu (firavun'un, israiloğullarını mısır ülkesinden bir türlü salıvermemesi ve bunun üzerine musa'nın, halkını kurtarmak için firavun'a direnişi ve türlü mucizelerle firavun'u kendisine inandırmaya çalışması ancak firavun'un ısrarla musa'nın bir müjdeleyici olduğuna inanmaması.) resmen heba etmiş olan filmdir.
    firavun'un musa'yı inkarı sonucu firavun'un ülkesine musallat olan tanrı'nın gazabı (seller yaşanması, suların kana dönüşmesi, yukarıdan kurbağa yağması, çekirge istilası, hayvanların ölümü, salgın hastalıklar ve büyük karanlık) konusu, incil'de bulunduğu gibi, buna paralel olarak kuran-ı kerim'de de bulunmaktadır. bu tür, sapkınlıktan vazgeçmeyen kavimlerin ve toplulukların helak olması kıssaları insanlığa ders verici niteliktedir. bu kıssalar, incil'de (kitab-ı mukaddes, çıkış bölümü) çok detaylı olarak anlatılmalarına rağmen, kuran-ı kerim'de ise özet bir biçimde anlatılır. kur'an bize vakayı birbirini izleyen kesintisiz olaylar dizisi olarak vermemektedir, çünkü burada hiç de tarihsel bir anlatım, tarihsel bir bilgilendirme değildir amaçlanan (incil'dekinin aksine). nitekim kur'an, ister kitâb-ı mukaddes'de kaydedilenlerden olsun ister arap geleneğinde yer alan olaylardan olsun, geçmişe dönük bir atıfta bulunduğu her zaman, bunu, münhasıran ortaya koymak istediği belli ahlaki ülkü ve öğretilere ilişkin temsîl edici çizgiye karakteristik motifleriyle dikkat çekerek yapmaktadır. işte bu nedenle bu tür kıssalar, kur'an'da, incil'de olduğu gibi çok detaylı olarak aktarılmamışladır.

    gelelim filmimizin konusu olan felaketler dizisinin kuran-ı kerim'de nasıl ve ne kadar anlatıldığına. araf suresinin 103. ayetinde başlayan, musa ve firavun kıssasının bu konu (sel baskınları, suyun kana dönüşmesi, çekirge ve kurbağa baskınları, hayvanların ölümü, şehrin yerle bir olması. vs.) ile ilgili olarak açıkça verdiği nadir bilgiler, 133., 136. ve 137. ayetlerde geçmektedir;

    133. bunun üzerine, biz de onlara selleri, çekirge [baskınlarını], haşereleri, kurbağaları ve kan[a dönüşen suyu] musallat ettik; [hepsi de] apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar. 136. ve işte bu yüzden biz de bunun acı karşılığını onlardan çıkardık: ayetlerimizi yalan-layıp ilgisiz kaldıkları için denizde boğduk onları; 137. [vaktiyle] hor görülen/güçsüz bırakılan insanları ise kutlu kıldığımız ülkenin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. ve rabbinizin israiloğulları'na verdiği söz, onların darlıkta gösterdikleri sabrın bir karşılığı olarak (işte böylece) gerçekleşmiş oldu; firavun ve halkının özenle işlediklerini, yapıp yükselttiklerini ise, hepsini, hepsini yerle bir ettik.

    yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu ve benzeri kıssaları detaylı olarak belirtmiş olan incil'e bakacak olursak;
    incil'deki exodus (mısır'dan çıkış) kitabının 7. bölümünde suların kana dönüşmesi kıssası;
    17 benim rab olduğumu şundan anla, diyor rab: işte, elimdeki değneği ırmağın sularına vuracağım, sular kana dönecek. 18 irmaktaki balıklar ölecek, ırmak leş gibi kokacak, mısırlılar artık ırmağın suyunu içemeyecekler. 19 sonra rab musa'ya şöyle buyurdu: “harun'a de ki, 'değneğini al ve elini mısır'ın suları üzerine - ırmakları, kanalları, havuzları, bütün su birikintileri üzerine - uzat, hepsi kana dönsün. bütün mısır'da tahta ve taş kaplardaki sular bile kana dönecek.” 20 musa'yla harun rab'bin buyurduğu gibi yaptılar. harun firavun'la görevlilerinin gözü önünde değneğini kaldırıp ırmağın sularına vurdu. bütün sular kana dönüştü. 21 irmaktaki balıklar öldü, ırmak kokmaya başladı. mısırlılar ırmağın suyunu içemez oldular. mısır'ın her yerinde kan vardı.

    yine exodus kitabının 8.bölümünde kurbağa istilası kıssası; 2 eğer halkımı salıvermeyi reddedersen, bütün ülkeni kurbağalarla cezalandıracağım.3 irmak kurbağalarla dolup taşacak. kurbağalar çıkıp sarayına, yatak odana, yatağına, görevlilerinin ve halkının evlerine, fırınlarına, hamur teknelerine girecekler. 4 senin, halkının, bütün görevlilerinin üstüne sıçrayacaklar. 5 “harun'a de ki, 'elindeki değneği ırmakların, kanalların, havuzların üzerine uzatıp kurbağaları çıkart; mısır'ı kurbağalar kaplasın.'” 6 böylece harun elini mısır'ın suları üzerine uzattı; kurbağalar çıkıp mısır'ı kapladı.

    yine exodus kitabının 8.bölümünde sivrisinek istilası kıssası; 16 rab musa'ya şöyle dedi: “harun'a de ki, 'değneğini uzatıp yere vur, yerdeki toz sivrisineğe dönüşsün, bütün mısır'ı kaplasın.'” 17 öyle yaptılar. harun elindeki değneği uzatıp yere vurunca, insanlarla hayvanların üzerine sivrisinekler üşüştü. mısır'da yerin bütün tozu sivrisineğe dönüştü. 21 halkımı salıvermezsen senin, görevlilerinin, halkının, evlerinin üzerine atsineği yağdıracağım. mısırlılar'ın evleri ve üzerinde yaşadıkları topraklar atsinekleriyle dolup taşacak. 24 rab dediğini yaptı. firavun'un sarayına, görevlilerinin evlerine sürü sürü atsineği gönderdi. mısır atsineği yüzünden baştan sona harap oldu.

    aynı kitabın 9.bölümünde, hayvanların ölümü, salgın hastalık (çıban) ve dolu felaketi; 3 rab'bin eli kırlardaki hayvanlarınızı - atları, eşekleri, develeri, sığırları, davarları - büyük kırıma uğratarak sizi cezalandıracak. 6 ertesi gün rab dediğini yaptı: mısırlılar'ın hayvanları büyük çapta öldü. ama israilliler'in hayvanlarından hiçbiri ölmedi. 9 kurum bütün mısır'ın üzerinde ince bir toza dönüşecek; ülkenin her yanındaki insanların, hayvanların bedenlerinde irinli çıbanlar çıkacak.” 10 böylece musa'yla harun ocak kurumu alıp firavun'un önünde durdular. musa kurumu göğe doğru savurdu. insanlarda ve hayvanlarda irinli çıbanlar çıktı. 17 hâlâ halkımı salıvermiyor, onlara üstünlük taslıyorsun. 18 bu yüzden, yarın bu saatlerde mısır'a tarihinde görülmemiş ağır bir dolu yağdıracağım. 19 şimdi buyruk ver, hayvanların ve kırda neyin varsa hepsi sığınaklara konsun. dolu yağınca, eve getirilmeyen, kırda kalan bütün insanlarla hayvanlar ölecek.'” 22 rab musa'ya, “elini göğe doğru uzat” dedi, “mısır'ın her yerine, insanların, hayvanların, kırdaki bütün bitkilerin üzerine dolu yağsın.” 23 musa değneğini göğe doğru uzatınca rab gök gürlemeleri ve dolu gönderdi. yıldırım düştü. rab mısır'a dolu yağdırdı. 24 şiddetli dolu yağıyor, sürekli şimşek çakıyordu. mısır mısır olalı böylesi bir dolu görmemişti. 25 dolu mısır'da insandan hayvana dek kırdaki her şeyi, bütün bitkileri mahvetti, bütün ağaçları kırdı.

    son olarak aynı kitabın 10.bölümünde bahsedilen çekirge ve büyük karanlık felaketi; 4 halkımı salıvermeyi reddedersen, yarın ülkene çekirgeler göndereceğim. 5 yeryüzünü öylesine kaplayacaklar ki, toprak görünmez olacak. doludan kurtulan ürünlerinizi, kırda biten bütün ağaçlarınızı yiyecekler. 6 evlerine, bütün görevlilerinin, bütün mısırlılar'ın evlerine çekirge dolacak. ne babaların, ne ataların ömürlerince böylesini görmediler.'” sonra musa dönüp firavun'un yanından ayrıldı. 12 rab musa'ya, “elini mısır'ın üzerine uzat” dedi, “çekirge yağsın; ülkenin bütün bitkilerini, doludan kurtulan her şeyi yesinler.” 13 musa değneğini mısır'ın üzerine uzattı. bütün o gün ve gece rab ülkede doğu rüzgarı estirdi. sabah olunca da doğu rüzgarı çekirgeleri getirdi. 14 mısır'ın üzerinde uçuşan çekirgeler ülkeyi boydan boya kapladı. öyle çoktular ki, böylesi hiçbir zaman görülmedi, kuşaklar boyu da görülmeyecek. 15 toprağın üzerini öyle kapladılar ki, ülke kapkara kesildi. bütün bitkileri, dolunun zarar vermediği ağaçlarda kalan meyvelerin hepsini yediler. mısır'ın hiçbir yerinde, ne ağaçlarda, ne de kırdaki bitkilerde yeşillik kalmadı. 21 rab musa'ya, “elini göğe doğru uzat” dedi, “mısır'ı hissedilebilir bir karanlık kaplasın.”22 musa elini göğe doğru uzattı, mısır üç gün koyu karanlığa gömüldü. 23 üç gün boyunca kimse kimseyi göremez, yerinden kımıldayamaz oldu. yalnız israilliler'in yaşadığı yerler aydınlıktı.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap