7 entry daha
  • söyleyenden ziyade söylenene dikkat edilecek olursa, her müslüman için geçerli olması gereken önermedir. zira eğer islamı seçmişsen, ilk başta kabul ettiğin şey allah'ın varlığı ve iradesidir, kuran'ın allah'ın sözü olduğu ve islam'ın da merkezi olduğudur. haliyle egemenlik kayıtsız şartsız allah'ındır hakikaten de. şimdi burada kafaları karıştıran noktaları sıralamak gerekirse:

    a. "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü değiştirip bu hale sokmanın kişilerde yarattığı sembolik sıkıntı, atatürk'ün sözüyle bu şekilde oynanmasının bünyelerde yarattığı dehşet;
    b. türkiye'deki (resmi) islam anlayışının revize edilmiş, milli islam'a dönüşmüş ve demokrasiye daha uygun hale getirilmiş olduğunu fark etmeyip, "esas islam"ın aslında atatürk'ten sonraki ılımlı hale getirilmiş, kişiselleştirilmiş islam olduğunu kabul etmek ("esas islam"ın "bozuk islam"dan sonra gelmesi de enteresandır, neyle kalibre ettiniz bu dini diye sordurur);
    c. bir yandan kutsal şeylere kayıtsız şartsız inanıp, bir yandan da kutsal olmayan prensiplere aynı bağlılıkla inanmanın ne dinle ne de demokrasiyle bağdaşamayacağını yeni keşfetmiş olmak;
    d. dindar bir insanın, neticede hareketlerini ve ahlakını belirleyen bu kurallar dizisini, ülke yönetiminde etkin hale getirmemek için hiçbir sebebinin olmadığını yeni görmek;
    e. laikliğin "eğer devletinle/rejiminle dinin çelişirse devletinden/rejiminden yana olmalısın" alt-metninin bizzat din ve inanç kavramlarıyla çeliştiğini fark etmeme;
    f. mevcut kanunların birden çok yerde kuran'la çeliştiğini fark etmeme;
    ..
    ...

    daha gider bu. demem o ki, dinin devletin yönetiminde söz sahibi olmaması şart, öte yandan şu anki laiklik gerçekten insanların inançlarını, laikliğin gerektirdiği daha az hakim, daha kısıtlı bir inanca indirgemesini gerektiriyor. bunu yapan birçok kişi var, ama birtakım insanlar çıkıp "yahu hem allah'a kayıtsız şartsız teslim olduk deyip hem de nasıl bile bile ve düzenli bir şekilde onun sözüne karşı gelirsiniz" dediğinde de "ayol bu insanlar mars'tan mı geldi, ne diyorlar anlamıyorum" tribine girmek anlamsızdır, aşağılayıcıdır.

    bunu söyleyen kişilerin politik pozisyonları ve bunun etkileri üzerine konuşmak istemiyorum. sadece şunu diyorum, eğer bir insan mantığın geride bırakılmasını "inanç" olarak yücelten bir sisteme dahil etmişse kendini, o insanla neyin münakaşasını edebilirsiniz? adam kendi alanında her daim haklıdır. esas sormamız gereken, devlet yönetimini dinsizleştirmekten (şu anda yapılan bu değil, ama gördüğüm tek çıkar yol bu) başka bir çözümü var mı bunun?

    haydi erdoğan ve ekibini izmir marşıyla yerlerine uğurladınız diyelim, bir sonraki akıma karşı ne hazırlık yaptınız? bu problemlere eğilen bir allah'ın kulu (veya değil) var mı? sistemin çelişkilerini çelişen yerlere müdahale etmeden düzeltebileceğimiz illüzyonundan ne zaman kurtulacağız?
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap