3 entry daha
  • tanıtım görevlilerinin öğlen kapıma gelmeleriyle ilginç bir diyalog yaşamamı sağlayan damacana su markası. tamam enine çizgili pijamalarımla,fonda çalan alice in chains parçasıyla, uykulu gözler ve dağınık saçlarla pek insana benzediğim söylenemez, ama karşıdaki eğer insansa, insana benzemeyen yaratık gücenmesin diye, geriye doğru adım atıp korku dolu bir 'hıh' nidasından sonra gülmek yerine, abartı bir tepki vermemeyi tercih eder. bu ilginç tepkiyle başlayan ilginç diyaloğun devamı:
    görevli kız: iyi günler, hangi marka damacana su kullanıyosunuz acaba?
    ben: (biraz önceki tepkinin verdiği gıcıklık hissiyle) hamidiye!
    görevli: kiki... şey pardon hayat suyu denediniz mi acaba?
    ben: pet şisesi haricinde hayır.
    görevli: peki denemek ister misiniz?
    ben: (yine gıcıklık kendini korumakta) yok teşekkürler.
    (tam kapıyı kapatacakken diğer görevli kız gelir)
    diğer görevli kız: merhaba: hangi marka su kullanıyosunuz acaba?
    ben: hamidiye!
    dgk: kiki! pardon komik bi isim de. şimdi efenim bi kampanyamız var, evdeki bi damacana suyu biz alıyoruz, yerine hayat su damacanasını veriyoruz. ayrıca dört damacana alana bi tane bedava veriyoruz. bıdıbıdıbıdıbıdı...
    ben içimden: dört tane bedava verseniz almam artık.

    şimdi anlamadığım nokta, bu firmanın yeni promosyon stratejisi midir rakip firmanın ismiyle dalga geçip onu küçük düşürmek. yoksa artık bu tüm firmaların genel reklam stratejisi oldu da bundan sonra televizyonda "haha!!!! isme bak! pepsi!! öpsün seni hepsi" tadında coca cola reklamlarıyla "nıhaha!!! coca cola! öpsün seni güzin abla!" tadında pepsi reklamları mı göreceğiz. ya da radyo yu açtığımızda artık kulaklarımız "radyo mersin, yersin, zuhaha!" şeklinde reklamlar mı duyacak. hadi bir şirketin rakip şirketi aşağılamasını bir derece anlarım da, kapı kapı dolaşıp tanıtım yapan görevlilerin potansiyel müşterisi olan ev sahiplerini aşağılamak da nerden çıktı! evelenecek değilsin ki o adamla iki dakika birşey anlatıp, taş çatlasa beş dakika sopnra birşey satıp defolup gideceksin. ayrıca tüm bunları geçtim, okulu asmış uzun saçlı erkek bi öğrencinin saçını taramadan pijamayla oturup müzik dinleme özgürlüğü yok mudur? illa evinde smokinle oturup saçlarını taramalı, örmeli ya da rasta mı yapmalıdır? tüm bunları sorarım size ve artık kapıyı çalan satıcılara inat evde saçlarımı dağıtıp otururum, gerekirse komik bir ben sizin babanızın gözlüğü takarım, hatta abartıp palyaço makyajı yaparım, yeter ki bu kapıya gelenler ev hali denen bir şeyin varlığını öğrensin! (bkz: bir dert ortağı olarak ekşisözlük)
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap