9 entry daha
  • *
    "kaç dostum yalnızlığına! büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş ve küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum seni."
    *

    bilgeliğin en baba tabirle takmamak'tan geçtiğine dair, stoacı ahlak anlayışı temelinde uzun uzun konuşmuş olsam da; aslında bilge ya da özgür olan'ın çağlar ve mekanlar ötesinde yaşamak zorunda olduğunun da altını mutlaka çizmek durumundayım, bana göre bu yüzden özgürlük yaşadığımız dünyada mümkün değildir. (eyvah eyvah, kafadan girdim konuya, muhakkak yanılabilirim.) bu kavrayış da şunu gerektirir; avamın içinde, tam göbeğinde kişi ne bilge olabilir ne de özgür. çünkü avam, sineklerin boka üşüşmesi gibidir, nietzsche'nin deyimiyle pazar yeri sakinleridir onlar. bu yüzden bilge kişinin büyük sineklerin iğnelerinden, küçüklerinin ise vızıltılarından olabildiğince kendini kurtarmış olması gerekir; çünkü onun kaderinde sineklik olmak yoktur. pos bıyıklı nietzsche'nin zerdüşt'ü, pazar yerindeki sinekler üzerine konuşurken bunun altını ısrarla çiziyordu.

    *
    "ormanla kaya pek iyi bilirler nasıl susulacağını seninle? o sevdiğin ağaca benze sen yine, o dalları geniş ağaca: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne. yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin başladığı yerde de büyük oyuncuların şamatası ve zehirli sineklerin vızıltısı başlar."
    *

    bilge kişinin özgürlüğünden söz ederken, en temel hususun kendine dönüş olduğunu hep söylüyoruz. ancak bu dönüş bütünüyle doğayla uyuma, harmonia'ya muhtaçtır. ormanın sessizliği, insanın sessizliğine örnek olabilir mi? kesinlikle olabilir, zira orman hem içindeki tüm canlıların in commune bir yaşam sürmeleri açısından uyuma güzel bir örnektir, hem de bizzat ondaki canlıların kimi zaman zorunluluktan ve yaradılıştan kaynaklı bir vahşilikle doğaya katılımlarının müthiş manzarasından ötürü, bilge kişinin sığınacağı yerdir. zira pazar yerindeki sineklerin andırdığı, nietzsche'nin kentli insanının akılla yönettiği/yönetildiği düşünülse de, aslında durum o açıdan hiç de iç açıcı olmamasına rağmen (hemen bakınız: rasyonel dünyada en az bedelle en fazla mutluluk) vahşiliğini kaybetmiş olması onu aynı zamanda ormandaki in commune birlikteliğnin dışına itmiştir. çünkü o düşünen (cogitans), düşündükçe de var olduğuna ulaşan (ergo sum) bir canlıdır. ihtiyacı olmadığı için vahişiliği seçmemiş olmasına rağmen, bilge ve özgür olmadıkça o yalnızlığın bittiği yerde de barınamaz. çünkü pos bıyıklının önerdiği yalnızlık düşüncesinde robinson crusoeculuk yoktur. ondaki kaçış, 'oyuncuların şamatası ve zehirli sineklerin vızıltısı'ndandır. bu vızıltılardır zaten, ormandakilerin aksine insanı in commune bir yaşamın sınırlarından koparan, bambaşka yerlere onu taşıyan. bana göre; bu vızıltıların en temel yükseldiği noktada sokrates vardır. farkında mısınız vitesi yükselttim, nietzsche'nin sokrates sorunu çerçevesinde rahatlıkla söyleyebilirim sanırım; kapalı bir yaşamayı öngören, hayata umut kemeriyle bağlanmaktan öte; insanları matematiğe dayalı bir sistemin (burada koyu bilimciliği kastediyorum tabi ki) veya adına önceden yaşamışların belirlediği ahlakın ve devletin bekaası için konulmuş kuralları bütününün uygulayıcıları diyebileceğimiz platon'un, lykurgos'un (lykurgos/@jimi the kewl), morus'un, campanella'nın (civitas solis/@jimi the kewl) devletlerin tıknaz köleleri şeklinde bir yaşamaya kendini kaptırarak, her şeyin cevabını -daha gerçekleşmemişlerin bile- önceden bildiğini sanarak, kendini garanti altına alarak nefes alıp verenler için vızıltılar vazgeçilmezlerdir, hatta bu vızıltılar kavramların karıştırılmasına da sebebiyet verir. zira her şey bir kenara böylesi inançlı bir filozof olan nietzsche 'ye nihilist etiketini yapıştırma saçmalığına bile gidilir, o da ayrı bir başlığın konusu: nihilizm/@jimi the kewl

    bilge'nin özgürlüğü, özgür olan'ın bilgeliği aslında önemli midir, bilmiyorum ama "önemliliğin" kendisi zaten tartışmalı değil mi? "halk anlamaz büyükten" demiş zaten pos bıyıklı, o halkın gözündeki önemlilik halinin de bu "yetersizlik" veya "anlayışsızlık" niteliklerinden ötürü değerini yitirdiğini düşünürsek; bilge'nin özgürlüğünün veyahut özgür olan'ın bilgeliğinin anlaşılması söz konusu olamaz. evet ilginç bir son söz oldu.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap