128 entry daha
  • bir cast bir kitabı yeniden yazabilir iddiasında olduğum dizidir. nasıl bir seçim ki bu bilinenden bir bilinmeyen çıkardı! herşeye rağmen annenin oynadığı basiretsizliğe karşı içimde biriken öfke, fikretin gözlerine yerleştirdiği film seti, ferhunde'nin her daim kıvrılan ince dudaklarıyla her bölümde yenilenen haris ve komplocu hali, leyla'nın yaptığını çok iyi bilen ama içindeki görmezliği üzerine kapamaya çalışırken ki her türlü kaygı hali, necla'nın kalırken de giderken de yaşadığı savrulmalar bir tiyatro sahnesi kadar köşke böyle ustaca sığdırılır mı? sevgili halil ergün! bir hayatın tepetaklak yavaş çekimi arasında sıkışan bir adamın dramını böyle iyi verecek bir isim düşünüyorum aylardır. son bölümde babam ve oğlum'da ki unutulmaz çetin tekindor sahnesi yanına koyacağım sahneler sergiledi. yaşamda ahlakçı bir çizginin titreyen yerlerini farkedemediğinde o körlüğün insanı niyetlerinin tam tersi sokaklara nasıl taşıdığını görüyor insan. görmek ne kelime. benim çok anladığım bir iş değildir bu dizi işi. ama değil mi ki ortalama bir seyircinin çıplak gözlerine sahibim bunca yeni senaryo arasında bir klasiği yeniden doğurmanın bana ve herkese karın ağrısı çektirmenin bir takdiri olmalı. şahane seçimler. hem bakıyorum da senaryo da insanın bildiklerini kafasına vuran didaktiklikten uzak karakterlerin yeniden doğurdukları gözleri, dudakları, bıyıkları, yüzlerindeki çizgiler konuşuyor. bir kaç bölüm sonra biter bu dizi demiştim, baştan seyretmemiştim. şimdi yeniden ve bildiğim bölümler de dahil seyredebilirim. oğuz'un, leyla'nın, necla'nın baştan itibaren içlerinden çıkardıkları değişimleri koklaya koklaya. hayat başka başka dokunduğunda herkesten bir iyi ya da kötü çıkacağına işaretler var. ve dizinin sonunu abartmak istemem ama bir ibadet sukunetiyle ağlayarak izliyorum hep. kimlerin emeği geçmiş diye bakmaya çalışırken modern zaman ağıtları arasına girebilecek bir dağılmayı anlatacak kadar güzel bir müzik.
2408 entry daha
hesabın var mı? giriş yap