4 entry daha
  • 2002'de pbste yayinlanan bringing down a dictator belgeselinin ana konusu olan, direnis isimli orgut.

    grassroots hareketlerine ideal bir ornek. bir grup universite ogrencisi, nato bombardimani sonucu milosevicin rejimi iyiden iyiye katilasinca bu orgutu kuruyorlar. baslarda zibidi gibi saga sola posterler asip, havaya kaldirilmis yumruk seklindeki logolarini duvarlara cizmekle mesguller fakat yilmadan usanmadan calisarak ve kendilerini ulusal bir hareketmis gibi gostererek, bir anda gercekten de ulusal bir harekete donusuyorlar. kucuk sehirlerde mahalle mahalle organize olarak, yerel basinin dikkatini cekip kendilerini duyurarak, rejimin siki kontrolundeki belgrad'da seslerini duyuramamis olmalarinin acigini kapatmislar. bu sayede ambargo ve savas yuzunden buyuk ekonomik sikinti yasayan ve ideolojik baskidan sikayetci sirplarin umudu olmuslar.

    gercekten bir hic iken, kisa bir surede gercek bir halk hareketine donusmeleri insani etkiliyor. surekli gosteri duzenliyorlar, arkadaslarindan biri yakalanip karakola goturulunce de 10 dakika icinde cevredeki vatandaslari da toplayip saatler suren daha buyuk gosteriler yapiyorlar.

    baslarda ciddiye alinmamalari milosevicin taktik hatasi. zira istihbarat sefleri parti kontrolundeki tv'den, bunlarin zararsiz bir ogrenci grubu degil de bir terorist orgut olduklarini acikladiginda, herkes coktan hanyayi konyayi anlamis oldugundan, propaganda ters tepiyor. otpor'a destek veren ozel medya organlari yasaklandikca millet sokaklara dokulup onlari zorla actiriyor, liderler tutuklandikca zorla serbest biraktiriyorlar, yildiriyorlar yani sistemi.

    milosevic, is iyice kontrolden cikmadan bunlari ezmek icin erken secim karari aliyor. tam o zamanlarda da, o ana kadar milosevicin vatan haini filan diye karalamasina maruz kalmamak icin bir politik partiye yakinlasmamis olan otpor, bizden beter bicimde bolunmus muhalefeti toparliyor: tam 18 parti bir araya gelip ortak bir aday cikariyorlar otporun yarattigi anti-milosevic momentumu arkasina alacak.

    milosevic'in secimlerde hile yapacagini bildiklerinden, her sandiga temsilci gonderip, oylari sayar saymaz emaille merkeze yolluyorlar ve secim kurulu daha karari aciklamadan halk sonuclari ogrenmis oluyor. nitekim ikinci bir tura gerek kalmayacak kadar kesin bicimde milosevici yenmelerine ragmen, secim kurulu secimin ikinci tura kaldigini acikliyor, millet de galeyana geliyor.

    birkac gun icinde 15 bin maden iscisi o siralarda milosevici zorla indirmek icin organize edilen genel greve beklenmedik bicimde birkac gun oncesinden katilip, esas direnisi baslatiyorlar. otpor uyeleri de onceden planlanmis bicimde, butun muhalefet partileriyle koordineli bicimde, her gun dozaj arttirarak mitingler duzenliyorlar. ilk kurulduklari gunden beri bu mitinglerin bariscil olmasi, polisle asla catisilmamasi iste bu noktada buyuk yarar sagliyor. cunku milosevicin emrinde olan ve gosterileri dagitmakla gorevli olan polisler, kalabaliklarin buyuklugunu de gozonunde alarak, bu gostericileri dusman olarak gormeyi birakiyorlar. olay o kadar v for vendettamsi bir hal aliyor ki, secim protestolarinin dramatik finalinde, yuzbinlerce insan arabalar ve otobuslerle ayni gun icinde belgrada, baskanlik sarayina dogru akarken, polis birlikleri kurduklari barikatlari savunmayi birakip bunlara katiliyor. belgraddaki polisler de gelen kalabaligin buyuklugunu anladiklarinda, dusmesi kesinlesen milosevici savunmai birakiyorlar. kalabaligin bastigi baskanlik sarayindan, onceden milosevic icin isaretlenmis binlerce oy pusulasi cikiyor, bunlari pencerelerden asagidaki gostericilere atiyorlarla ibret olsun diye. ve adam ertesi gun sanirim, istifasini acikliyor, secimi muhalefetin kazandigini kabul ediyor.

    stealth bomberlarinin yapamadigini -yapamamayi birak iyice bok ettiler durumu- birkac universite zibidisinin kurdugu bir orgut ve onun tetikledigi, organize ettigi, tabana yaydigi muhalefet yapmis.

    tabii masal aleminde yasamiyoruz, buradan gazi alip dunya barisi zirvalari okumaya gerek yok. nitekim otpor, milosevic gibi bir adamin ve rejiminin karsisinda durarak yeterince genis bir yelpazede destek buldu ve ulkenin onemli bir kismini birlestirdi ama bir kez o engel kalkinca, bir kez basariya ulasinca, o beraberligin temeli de yokolmus oldu. "hadi artik yonetimde milosevic yok, simdi ne yapacagiz, su konuda ulkemizin stratejisi nolacak?" dendigi vakit bunlarin da gucu azaldi. varligini, bir ideolojik temel uzerine degil de baskasinin karsitligini baz alarak kurarsan, ne kadar iyi niyetli ve hakli olursan ol, yokolmaya mahkumsun. otpor da birkac sene sonra politik bir parti haline donustugunde, arkasindaki atesli destek bu yuzden epey sonmus, herkes isine gucune donmus bir nevi, ve adamlarin aday listesi yuzde 1.5 oy alarak meclise bile girememis.

    lakin policy-making, dogasi itibariyle cogulcu bir yapiya sahiptir, fasizme herkes karsi olabilir ama herkes ab konusunda ayni seyi dusunmez ornegin. o yuzden otporun, milosevic sonrasi donemde, oncekine kiyasla popularitesini kaybetmis olmasinda sasilacak da bir durum yok. onlar gorevlerini yaptilar, bu cogulculuk gerektiren karar alma surecleri en azindan simdi gorece daha demokratik, verimli bicimde isliyor. ustelik sirp milliyetciligi de patolojik olmaktan kurtuldu; adamlarin muhalefet lideri secimden onceki konusmasinda "burasi sirplarin da, hirvatlarin da, muslumanlarin da, macarlarin da, montenegrolularin da ulkesidir" deyip alkis aliyordu. darisi bizim "halkci" hareketlerin basina.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap