1195 entry daha
  • maalesef korkularımız gerçek olmuştur. oyun bok edilmiştir. pintipanda reyis ağız dolusu bok gibi diyerek sesimiz olmuştur: https://youtu.be/n-icbugxanc

    yer yer ağızları açık bırakan, gerçekten hayranlık uyandıran, inanılmaz derinlik algısı yaratabilmiş acayip güzel bölüm tasarımlarına sahip, çoğu yerde harika atmosferlere bürünen bir oyun, bu kadar eşi benzeri olmayan animasyonlara, az ama yeterli ve süper çalışan yeni oynanış mekaniklerine rağmen hikayesiyle, hikayenin kurgusuyla, yavaş temposuyla, gereksiz uzunluğuyla sıçıp sıvamıştır.

    yıllarca üstüne oyun yapılamayacak bir başyapıt olma şansını, neil druckmann denen herif piç etmiştir. lan onca geliştiricinin emeğini katletmişsin duyar kasıcam kendimi aşıcam diye egoist piç. daha düzgün bir senaryo yazamadın mı kimse uyarmadı mı? uyardılar da siklemedin di mi şerefsiz seni.

    sen kendi egonu tatmin etmek için ilk oyunu aşacağım diye bu seriyi piç edemezsin ulan. buna izin vermeyiz. yok sayıyorum bu oyunun hikayesini. sen ilk oyununu yok sayıyorsan ben de senin bu çöp hikayeni yok sayıyorum.

    ilk duyurulduğunda dahi şüphelerim vardı, bu oyunun hikayesini ilerletmenin çok zor olduğunu, çünkü çok özel ve güzel bir hikaye anlattığını, devam oyunun beklentileri karşılamayacağını hissediyordum zaten aslında.

    last of us, tek bir oyunla oyun tarihinin en sevilen yapımlarından biri olmuştur, gönlümüzde tahta sahip olmuş, listelerimizde bir numaraya oturmuştur. bunu da karakterlerin kendi aralarında ve bizim onlarla adeta ilmek ilmek kurduğumuz duygusal bağla, çok özel bir karakter gelişimi örneği göstererek sağlamıştır.

    --- spoiler ---

    öncelikle oyunun adı “last of us” yani serinin -sonradan sözde seri olmuş oyunun demeliyim aslında- öncelikle ellie hakkında olduğunu hatırlatalım. ikinci oyun duyurulduğunda veya öncesinde bu serinin joel ve ellie hakkında olduğunun yapımcılar tarafından söylendiğini unutmayalım. son olarak ikinci oyunun hikayesinin fikrinin neil druckmann’ın twitter’da rastladığı bir linç olayından sonra şekillendiğini de bilelim. (enis kirazoğlundan öğrendim, doğru kabul ediyorum)

    baştan başlayarak görebildiğim tüm senaryo ve kurgu hatalarını yazacağım.

    daha önce de söylendiği gibi joel’un inanılmaz salaklıklar yaparak tanımadığı birine yardımcı olması ve ismini vermesi, tanımadığı birinin arkadaş grubuna sığınmaya gitmesi, hadi gittin bari tedbirli ol be adam.. insanın insan yediği bir dünyada ilk oyundaki kurt joel oraya gitse bile önce abby’yi rehin alır sonra bütün arkadaşlarının silahlarını teker teker alırdı. dört senede bu adam bu kadar iq kaybedecek kadar yaşlanamaz. (ilk oyunu yok saydığı en temel karakter özelliği)

    ilk oyunda zürafa, maymun, köpek vs. seven ellie’nin ikinci oyunda bir yerde evcil hayvanlarla aram yoktur demesi, oyun boyunca köpek öldürmesi. kendine hiç bitmeyen çakı verilerek herkesi şah damarını vahşice keserek kanırta kanırta her seferinde aynı hareketle öldürmesi. abby’yi sevimleştirmek adına ellie’ye bitmeyen çakı bile verilmiş, abby sadece boğuyor veya kafasını kırıyor, vahşet seviyesi birbirinden çok uzak. tamam ellie intikam hissiyle hareket ediyor ama bu oyunun 9. saatinde oyuncunun bunu hissetmesi zor, o yüzden ellie gözümüzde kötü bir yere konumlanıyor, sürekli çakı kullanabilmesi niyeti ortaya koyuyor zaten işte)

    intikam hikayesi diye yola çıkıyoruz ama tempo o kadar yavaşlıyor ki bazen, karanlık odaların içinde çekmecelerde bir şeyler ararken o kadar kayboluyoruz ki ellie ile oynarken 5-6 saat boyunca bu motivasyon ortadan kayboluyor. abby’yi bulmaya yaklaştığımız son bir iki saat tekrar yükseliyor (oyun vermeyi tercih ettiği hissi vermeyi de beceremiyor)

    ilk oyunda çoğunlukla bir karakterle beraber ilerlerken, onunla çok güzel diyaloglar kurarken bu oyunda çoğunlukla yalnız ilerliyoruz. ilk oyunda bu kadar güzel çalışan bir mevzunun da seçtiğiniz tema ve hikaye uğruna içine sıçmışsınız buna uygun bir senaryo yazmak yerine tebrikler (bir karakterle beraber ilerleyip duygusal bağı güçlendirmek ilk oyunun endüstriye kazandırdığı sonra god of war’da da çok güzel kullanılmış bir olaydı - ilk oyunun reddedilen bir başka yanı)

    burası da inanılmaz - ilk oyunda joel’un öldürdüğü doktor siyahi, youtube videolarına rastladım bununla ilgili onlar hatırlattı. ameliyat sahnesiikinci oyunda ne oluyor, hop adam bir anda sarışın yakışıklı bir beyaza dönüşüyor. yapacağınız işi sikeyim, siyahiyi baba olarak oyuncular benimsemez mi dediniz de ırkçılık yaptınız, abby de zenci olmasın şimdi zenci bir karakterden nefret ettirmeyelim linç yemeyelim mi dediniz ne bok yediniz neden adamın ten rengini değiştirdiniz sözde sjw’ler sizi.

    oyunun ikinci kısmına geçersek.. ikinci günde yükseklerde ve hastalıklık dolu otelde geçen bölümler inanılmazdı.. hele o çökmüş otelin derinliği.. abi yok böyle bir şey gözlerimi alamadım. abby’yle ilk başladığımda kısa süreceğini umarak buralara kadar geldim, ama devamını getiremedim.

    çünkü az önce ben bu karakterin ölmesini istiyordum amına koyum, şimdi kafası patlayıp ölünce mutlu oluyorum neden devam etmek isteyeyim ki her öldüğümde.. mal mısınız lan oyun yapımcıları bunu hiç mi düşünemediniz? film mi izliyoruz lan hop onu bırak hadi şunu oynayacaksın diyorsun? mümkün değil biz o karakteri yaşıyoruz çünkü oyunda izlemiyoruz sadece. neyin empatisine zorluyorsun sen hayırdır olmayacak duaya amine çıkmışsın?

    ben abby kafasına mermi yediğinde öldüğünde sevinir durumdayken bir de oyun ilk yarısına göre giderek zorlaşıyor, yapay zeka daha kolay isabet ettiriyor beni çıldırtmaya başlıyor. oyunda ilerleyemezken geber amına koyum diye zevk alıyorum böyle bir saçmalık işte..

    uzattıkça uzatmışlar, ellie kadar hikaye yazmışlar, ellie’yi vahşet içinde gösterirken abby’nin iyilik gösterilerine maruz bırakmışlar. ancak bu kazmayı sevdirmek için yaptıkları şeyler o kadar zorlama ki.. iki saat önce iki tane adam hayatımı kurtardı diye birinin kolu kırıldı kesilmezse ölecek diye dört saat boyunca sağlık paketi bulmak için yüzlerce zombi avlıyoruz.. güya joel’u öldürdüğü için kefaretini arıyor.

    aslında güzel bir noktadan yakalamışlar kağıt üzerinde, ama diyalogların ilk oyuna göre çok zayıf olmasından mı yoksa oyunun daldan dala atlayıp bir bok anlatamamasından mıdır nedir o duygu geçmiyor. ben neden buradayım kimin götünü niye kurtarıyorum bunca çileye -15 saat oynadıktan sonra- gerek var mı diye düşünmeden edemiyorsunuz.

    işte bıraktığım yer burasıdır. senin bu tembel hikayenle oyunun ucuna tutturulmuş karakterlerini sevip onları umursayacak hale gelmem ben.. yapamazsın işlemez bu senaryo arkadaşım. benim dünyama ilk oyunla girmişsin o yüzden abby ile oynarken zerre kadar last of us oynuyormuş gibi hissetmedim. netflixten kıytırık bir aksiyon filmi izliyor gibiydim.

    --- spoiler ---

    velhasıl senaryonun zorlamalarına, temponun yavaşlığının da tuz biber ekmesiyle daha fazla dayanamayıp nefret ederek bıraktım. evet gerçekten hissettik “nefreti” neil druckmann.. götüne koyim senin.
747 entry daha
hesabın var mı? giriş yap