9 entry daha
  • büyük ayıbımızdır.hadiseler özetle şu şekilde gelişimiştir: trakya’nın çeşitli bölgelerinde yahudi cemaatinin önde gelen üyelerine ölüm tehditleri içeren mektuplar gelmeye, halkı yahudi tüccarları boykot etmeye davet eden bildiriler boy göstermeye başlar. yahudi cemaati, yerel yöneticilere duydukları endişeleri aktarır ve koruma talep ederler ama umursayan olmaz. ilk saldırılar 21 haziran 1934’te, yaklaşık 1.500 yahudi’nin yaşadığı çanakkale'de başlar. militanlar, alışveriş edilmesini önlemek için yahudilerin dükkanlarının önünde nöbet tutar, bazı evlere, şehri terk etmedikleri takdirde öldürüleceklerine dair tehdit mektupları yollarlar. durumun her geçen gün kötüye gittiğini gören yahudiler 25 haziran 1934 tarihinden itibaren çanakkale ve gelibolu’yu terk etmeye başlarlar. alelacele gitmek zorunda kaldıkları için mal ve mülklerini değerinin çok altında fiyatlarda elden çıkarmak zorunda kalırlar. benzer olaylar, 28 haziran’dan itibaren edirne, keşan, uzunköprü, babaeski, lüleburgaz ve kırklareli'nde yaşanmaya başlar. keşan’daki yahudi ailelerine şehri terk etmeleri için sadece 24 saat içinde verilmiştir. uzunköprü'deki yahudiler ise çok şanslıdır çünkü onlara üç gün süre tanınmıştır!

    2 temmuz 1934 günü bir grup saldırgan "yahudilere ölüm!" haykırışlarıyla edirne'deki yahudi mahallesini basarlar, dükkanları ve evleri yağmalarlar. panik içindeki yahudilerden varlıklı olanlar buldukları ilk araçla istanbul’a doğru yola çıkarken, yoksullar ve araç bulamayanlar, yaya olarak yunanistan sınırına yönelirler. geride kalan bir avuç ürkmüş yahudi’ye ise, fırınlar ekmek satmaz, bakkallar yiyecek vermez. görevleri etnik kökeni ne olursa olsun vatandaşı korumak olan idari makamlar, bunu yapmak yerine, kalanlara, 3 temmuz günü bir tebligatla 48 saat içinde şehri terk etmelerini emrederler. ama en acı olaylar kırklareli'nde yaşanır. 3 temmuz 1934 akşamı, bir grup lise öğrencisinin yahudi mahallesindeki evleri taşlamasıyla başlayan olaylar 4 temmuz günü çığrından çıkar ve 65 ev yağmalanır. olaylar çarşıya sirayet etmeden bastırılır ancak çapulcular kırklareli hahamını yakalayıp çırılçıplak soyar ve sakalını keser, bir genç kıza da tecavüz ederler.

    olaylar yatıştığında bilanço ortaya çıkar. chf’nin hazırladığı bir rapora göre trakya ve çanakkale’de yaşayan 13 bin yahudi’den 3 bini istanbul’a göçmüş, pek çok kişi mallarını yağmalarda, mülklerini ise yok pahasına sattıkları için kaybetmişlerdir.

    peki olayları kim kışkırtmış, kim yönlendirmiştir? 14 temmuz’da trakya’daki yerel teşkilatlara “gizli” ibaresi ile bir tamim gönderen chf genel sekreteri recep peker’in sorduğu sorular arasında bir tanesi pek manidardır: “…meselenin telkin, hazırlık ve tatbik devirlerinde fırka katibi umumiliğine haber vermek vazifesi ne için yapılmadı?" buradaki “mesele” kelimesi acaba neyi anlatmaktadır? olayları mı? eğer öyleyse, peker’in “meselenin niye önlenmediğine” değil, “telkin, hazırlık ve tatbik” işlerinin neden kendisine haber verilmediğine kızdığı anlaşılmaktadır. yani olaylarda chf merkezinin değilse bile, yerel parti teşkilatının rolü bulunmaktadır. zaten, oldukça büyük bir coğrafyada, neredeyse eş zamanlı olarak aynı tip saldırıların gerçekleştirilmesi, olayların örgütlendiği şüphesini güçlendirmektedir.

    gerçi, hükümet daha sonra gasp edilen malların bir bölümünün iade edilmesini sağladı ancak, olaylarla ilgili soruşturma açılmadı. bu tarihten sonra türkiye’deki yahudiler hiçbir zaman kendilerini güvende hissetmediler. ve fırsatını buldukça başka ülkelere göç ettiler. 1938-1942 yılları arasında nazi zulmünden kaçan yahudileri taşıyan parita, sakarya ve struma gemilerine yapılan korkunç muamele, 21 kur’a ihtiyatları meselesi ve varlık vergisi uygulamaları güvensizliği had safhaya çıkardı ve1948’de israil devleti’nin kurulmasından sonra en büyük göç yaşandı. bugün, ülkemizde sadece 20 bin civarında yahudi vatandaşımız yaşıyor. onlar da olmasa, “türkiye’nin yahudiler için bir cennet” olduğu masalına kimseyi inandıramayız…
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap