990 entry daha
  • 2019 yılı benim için çok gergin geçti. iş yerinin stresi, özel hayatın karmaşası, sosyal hayatın yetmemesi falan derken çok geçmeden bir baktım her akşam eve yeni arkadaşlarım stres ve bunalım ile beraber dönüyorum. başlarda bu ruh halinden kurtulmak için ilk tercihim -14 yaşımdan beri yaptığım gibi- sitcomlara yönelmek oldu. ama bir noktada piyasadaki tüm kayda değer sitcomlar tükenince çeşitli alternatiflere yönelmeye başladım.

    işte bu alernatifler arasında şahsım üzerinde en rahatlatıcı/kafa dağıtıcı etki yaratan tür reality showları oldu. sonuç olarak geçtiğimiz bir yıl içerisinde epey bir reality show izlemiş bulundum, özellikle pandemi döneminde kendimi iyice kaptırdım. sağolsun (bkz: netflix türkiye) de bu kategoride epey zengin bir içeriğe sahip, her gün zihnimi başka hayatlarla meşgul edip kendi hayatımla yüzleşmeyi ısrarla reddetmeme baya katkı sağladı.*

    izlediğim showlardan beğendiklerimi -evet maalesef bir bölümünü dahi tamamlayamayacak kadar beğenmediklerim de oldu- olur da başka meraklıları da varsa diye aşağıya listeliyorum. benim tercihlerim genelde yarışma formatındaki reality showlar olduğundan haliyle liste de yarışma programları ağırlıklı oldu. o nedenle (bkz: keeping up with the kardashians) beklentisiyle reality tv'ye yaklaşan bünyelerde hayal kırıklığı aratacaktır, just saying.

    nailed it: çok sevimli bir mini "yemek" yarışması. diğer yemek yarışmalarından en büyük farkı becerikli insanları değil beceriksizleri yarıştırması. kötünün iyisini seçiyor anlayacağınız. çılgın sunucu abla, sevimli fransız jüri ve seksi kameramanıyla program baştan aşağıya trollük kokuyor. ben yalnızca amerikan versiyonunu izledim ama konsept çok tuttuğundan almanya, meksika gibi bir sürü farklı versionu da mevcut. buradan netflix türkiyeye sesleniyorum: artık türk versiyonunu da yapın şu şovun, ilk yarışmacınız ben olurum, söz. bölüm süresi: 20 dk. puan: 8/10

    amazing interiors: aşırı öylesine tıkladığım ve neticede şoka uğratan bir program. millet ne evlerde yaşıyormuş hiç de çaktırmıyorlar vay amk diyorsunuz izlerken. dışarıdan acayip sıradan gözüken mekanların içleri buram buram hobi, tutku, yaşama zevki korkuyor. izlerken bizlere (türkiye vatandaşlarına) çok üzüldüm yaşam mücadelesine takılıp kalmaktan evin içini komple hobilere göre dizayn etmeyi bırak hobi edinmeye bile fırsat bulamadığımız için. hoş ,istanbul'dan da bir ev vardı showda ama kendisinin bir istisna olduğunu varsayıyorum. yoksa hepiniz cool mekanlarda yaşıyor bir ben sürünüyorsam vallahi çok bozulurum. bölüm süresi: 30 dk. puan: 7/10

    ru paul's drag race: kişisel favorilerimden. hiç üşenmeden ilk bölümden itibaren oturup 11 sezon izledim bu programı. 12.sezonu da geçtiğimiz günlerde yüklendi - amerika'da yayınlanışından uzuuuuun bir süre sonra (burada küçük bir trip atıyorum netflixe, neyse.) konsept biraz ilginç. drag queen ler queen'lerin queen'ini seçmek için yarışıyorlar. haliyle epey eğlenceli, renkli karakterler var ve oldukça yaratıcı şeyler ortaya çıkartıyorlar. modaya, eğlence sektörüne, dansa, müziğe ilginiz varsa şiddetle tavsiye ederim. ama tüm bunlar bi yana programın benim için en ilgi çekici kısmi ru paulun bir marketing dahisi olması. 11 yıl boyunca amerikan toplumu, ekonomisi, teknoloji, sosyal medya vs. gelişip değiştikçe programın da bu değişimlere nasıl ayak uydurduğunu ve bir şekilde hep en çok izlenenler arasında nasıl kendine yer bulduğunu gözlemliyorsunuz izlerken. türkiye'deki aşırı sansürün ve kontrolün nasıl bir yaratıcılıktan yoksun tv dünyası ortaya çıkardığını bu showu izleyince daha iyi anladım. adım adım bir imparatorluğa sahip oluşunu da hala şaşkınlıkla izliyorum sevgili ru paul. bölüm süresi: 60 dk. puan: 10/10

    queer eye: listedeki yarışma programı olmayan nadir programlardan. farklı konularda uzman beş eşcinsel adam ihtiyaç sahibi -sadece maddi değil, fiziksel, ruhsal, sosyal herhangi bir ihtiyaç olabilir- insanlara gidip her bölüm başka birini ufak dokunuşlarla değiştiriyor/dönüştürüyorlar. beş adam da çok pozitif, hayat dolu insanlar, ister istemez izleyiciye moral yüklüyorlar. nasıl derler...ilham verici bir program. bölüm süresi: 50 dk. puan: 8/10

    the final table: yine bir yemek yarışması. bu sefer iyilerin de en iyileri yarışıyor. konsept çok iddialı: dünyanın "en iyi" aşçıları her bölüm başka bir dünya mutafağı üzerine test ediliyor. yemek programı izlemeyi genel olarak çok sevdiğimden bunu da izlerken çok zevk alsam da bu iddialı konseptin altını doldurabildiğini düşünmüyorum. oldukça batı odaklı, avrupa amerika mutfaklarını parlatan bir show. konsepti dünyanın değil de batı dünyasının diye değiştirselerdi çok daha sevebilirdim kendisini. bir bölum hint mutfağı koyunca tüm doğu kapsanmış olmuyor maalesef. bölüm süresi: 60 dk. puan: 6/10

    sugar rush : tatlı odaklı yemek yarışması. nailed itin güzel eserler ortaya koyan versiyonu gibi düşünebiliriz. her bölüm dört farklı ekip birbirleriyle yarışıyorlar. ben bu programdaki gibi cupcakeleri hayatımda hiçbir yerde görmedim. asla aklıma gelmeyecek tat kombinasyonlarıyla göze de hitap eden efsane işler görmek istiyorsanız bu show tam size göre. bölüm süresi: 50 dk. puan: 9/10

    the circle: bir diğer kişisel favorim. reality show formatında sosyal medya deneyi diye özetleyebilirim sanırım. birbirinden çok farklı bir grup insan tek başlarına evlere kapatıyorlar. sonra da yarattıkları sosyal medya profilleri üzerinden -ister fake ister gerçek- birbirleriyle iletişime geçmeleri, ilişkiler kurmaları ve her bölüm içlerinden birini elemeleri isteniyor. programı izlerken mesajlaşmanın ve emojilerle yetinmenin iletişimi ne kadar kısıtladığını ve sosyal medyanın baştan aşağıya yalanlarla dolu olduğunu bir kez daha anladım. kötü bir alışkanlığa yol açtı bende, artık showdakiler gibi her mesajımı sesli okuyarak attığım için yazdığım her şey çok saçma geliyor. mesajlaşma yeteneğimi yitirdim. onun dışında on numara program. amerika, brezilya ve fransa versiyonları var, hepsini tavsiye ederim. bölüm süresi: 60 dk. puan: 10/10

    skin wars: ru paulun elinin değdiği showlardan. elini attığı her şey gibi bu da altına dönmüş tabii ki ve ortaya değişik bir iş çıkmış. vücüt boyama sanatçıları birbirleriyle yarışıyorlar. resim yarışmasıymış da tuval yerine insan vücudu kullanılıyormuş gibi düşünün. insan bedeninin, çıplaklığın cinselliktense sanatsal açıdan bu kadar ön plana çıkması benim için bu programın en güzel yanı. ve tabii ki yine bir sürü aşırı yetenekli insan yarışıyor, biz de yarı imrenme yarı hayranlıkla izliyoruz. bölüm süresi: 40 dk. puan: 7/10

    family cooking showdown: eskiden beri nadia husseini çok beğenirim. beni bu showa ilk başta çeken de onun sunucu olması oldu. ama sonra program diğer bütün yemek programlarından ayrışıp özel bir konum kazandı gözümde izleyiciyi ingiliz toplumuna yaklaştırmadaki başarısından ötürü. her bölüm ikişer ingiliz ailesi birbiriyle yarışıyor. üç aşamalı yarışmalardan birinde mutlaka ailelerin evine gidiliyor ve orada da yemek yeniliyor. ingiliz toplumunda olabilecek hemen her tür aileyi programda görmek mevcut. haliyle ingiliz mutfağı da oldukça zengin ele alınıyor. meğerse (bkz: fish and chips) buzdağının görünen yüzüymüş.* bölüm süresi : 60 dk. puan: 8/10

    tiny house nation: henüz ülkemize pek gelmemiş olsa da malumunuz amerika, kanada, avustralya gibi ülkeler birkaç yıldır küçük ev akımına tanıklık etmekteler. büyüklükleri çoğunlukla 50 mt2'yi aşmayan bu evler hem minimalist yaşamı desteklediği hem de insanların kaplumbağa misali evlerini sırtlarında taşıyarak istedikleri yerlerde yaşamalarına imkan sağladığı için çok popülerler. işte bu program minik evlerde yaşamak isteyen ailelere minik ev inşa eden iki adamın izinden gidiyor. minik ev dediğime bakmayın, biz istanbul'da iki oda bir salon evde küvet hayali bile kuramazken adamlar küveti de geçip eve piyano, dikiş makinesi falan sığdırıyorlar. bölüm süresi: 40 dk. puan: 7/10

    top chef: bütün bu master cheflerin falan atası olan yemek programı. netflix'te ilk iki sezonu mevcut. yemek yarışmalarına meraklıysanız, daha hiçbir örneği ortada yokken ve reality show kavramı böyle gelişmemişken insanlar nasıl işler ortaya koymuş görmek için ideal. izlerken kendimi 2000lere zaman yolculuğu yapmışım da yan odadan gri simli far ve şeffaf dudak parlatıcısı ile (bkz: paris hilton) çıkacakmış gibi hissettim. hoş bir seyirdi. bölüm süresi: 45 dk. puan: 8/10

    next in fashion: queer eyedaki queer arkadaşlarımızdan birinin sunuculuğunu yaptığı moda programı. konsept çok basit, amatör ya da görece yeni yetme, fırsat kollayan modacılar birbirleriyle yarışıyorlar. modaya meraklı olduğum için öyle çok bir efsane yanını göremesem de izlerken eğlendim. hırslı genç insanlar görmek mutlu ediyor insanı. gerçi başkaları pek eğlenmemiş sanırım ki netflix başka bir sezonun çekilmeyeceğıni duyurdu. yine de, bölüm süresi: 45 dk. puan: 6/10

    glow up: bu da next in fashionın makyaj versiyonu. yetenekli genç ingiliz makyözler birbirleriyle yarışıyorlar. eğlenceli, light, yer yer aptalca ama çoğu zaman görsel açıdan doyurucu bir program. bunun yeni sezonu da yolda sanırım. bölüm süresi: 40 dk. puan: 6/10

    interior design masters: yine bir ingiliz showu. bu sefer iç tasarım üzerine yarışıyor dekoratör arkadaşlarımız. bir çırpıda biten eğlenceli bir program. drama düzeyi sıfıra yakın, varsa yoksa iş, varsa yoksa tasarım. bölüm süresi: 45 dk. puan: 7/10

    100% hotter: queer eye gibi bir "beni baştan yarat" programı. ama bu tamamen dış görünüm üzerine odaklı. üç stil uzmanı arkadaşımız her bölüm bir yerlerden "paçoz" ingilizleri bulup baştan yaratıyorlar, güya onları daha "klas" yapıyorlar. komik olansa hemen hemen bütün katılımcıların aslında kendi var olan stillerini çok beğenmesi, bu yüzden de her dönüşüm sonrası jüriye iğrenç olmuş hiç beğenmedim diye çemkirmeleri :) bölüm süresi: 40 dk. puan: 6/10

    blown away: hiç tahmin etmediğim halde çok sevdiğim huzur veren program. amerika'nın en yetenekli cam üfleme sanatçıları birbirleriyle yarışıyorlar. camın ne kadar mucizevi bir madde olduğunu ve dans eder gibi nasıl şekilden şekle girdiğini izletiyor size program. yine mi sanat, yine mi yetenek, yine mi evde çekirdek çitlerken kıskançlıktan kudurma be kardeşim...neyse, güzel program, izleyin. bölüm süresi: 20 dk. puan: 8/10

    debe editi: debe’ye girdiğimi görmek cumartesimin kalitesini üçe beşe katladı. herkese stressiz, reality showları solda sıfır bırakacak haftasonları diliyorum.
491 entry daha
hesabın var mı? giriş yap