7 entry daha
  • sagoyu "yo" dediği günden beri takip eden biri olarak;

    sagopa kajmer'in büyük beklentilerle beklediğim ancak içinde bazı şeylerin eksik (-ya da fazla) olduğunu gördüğüm albüm.

    eksiklikler fazlaca, ancak bu bana göre sagopanın suçu. şöyle ki; her albümde "sago yine yapmış" detirtmekteydi ancak sagonun sitesinde de bahsettiği gibi bu albüm bir patlama albümü olacaktı. tabi bu patlama silahsız kuvvet tarzından sıyrılıp sagopa kajmer kimliğine bürünmedeki gibi olmayacağını biliyoırduk. bu patlama gerek askerliğin vermiş olduğu yoğun zihinsel karmaşaların kağıda yansıması gerekse de hayatı yokuşta olan bir kişinin büyük hayalleriyle (melankolia, evlilik) büyük ovaya çıkmasının gücüyle olacağını sanıyorduk. çok şeyler bekledik. ancak romantizma'nın yanına bu albümü koyunca 7 farkı bulmak için zorlanıyorduk. çok şey beklediğimizden midir aca bilinmez ama ciğerlerimize çektiğimiz bu albümle pek rahatlayamadık. albümün 2.parçası olan ne bilirsin? ile albüme merhaba dedik ancak müzik(ler)de eskisi albüme nazaran pek bir fark yoktu.

    fazlalıklara gelinirse bu fazlalık kolara idi. harbi sagocular da benim gibimi düşünmekte bilmiyorum ancak sagonun şuh ve derinden gelen sert sesi bitiminde kolera'nın yırtıcı, toy ve sahte gangıster sesi çok fazla kulaklarımı rahatsız etti. söylediği şeylerin anlamlarını çözmeden önce ilk başta bu ses alışmam gerekti. tabi başarılı parçaları olmuş ancak fasulyenin büyüme prensibi aklıma geldi.

    sagopa biraz daha deneysel rap'e açık olduğu "şampiyonu sıkar yarış" parçasına girdiğinde "dur dur bi dakka" dedim. çünkü bu parça hakikaten o kadar çabuk dinlenemiyecek bir parçaydı. başladığınız kitapı hiç bitmemesini isteyerek okudunuz mu bilmiyorum ancak ahan da öyle bir şeydi bu parça.

    başladığımdan beri sagopa sagopa sagopa dedim başlığın ismi "ikimizi anlatan bir şey" ikinci kişi ise kolera evet ancak meyve sepetinden sadece elmaları gördüm. süper ikili müzikte süper değillerdi. diğer meyveler pek beni ilgilendirmiyor ancak diğer meyvelerin elmamın tadını bozduğunu farkettim. o nedenle ben yine içinde sadece elma olan bir sepet bulma hayaliyle tekrar yollara düştüm umarım çok beklemem. her şeye rağmen dede olduğumda da halen bu adam olursa ve lolipop reklamlarına çıkmamış olursa yine ben burada onun hakkında yazıyor olacağım. dost acı söyler tarzı bir yazı oldu bu ancak bilirim ki yunus şak-şak'cıları pek sevmez.

    neyse devam edelim...
    bugün ölebilirim...
    şu an ölebilirim...
    her an ölebilirim...
    (bkz: pesimist style)
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap