28 entry daha
  • zordur.

    kaldırımlar her yerde engelli vatandaşların geçişine göre yapılmaz. bu ülkenin yüzde onundan fazlası engelli olsa bile yapılmaz. o yüzden kaldırıma çıkış ve inişlerde dikkat gerekir. uzun uğraşlar ve çocukluğun verdiği aşırı enerjiyle kaldırımlara iki tekeri aynı anda zıplatarak çıkmayı öğrendi bazı bisikletçiler. gidonu tutup yukarı ve ileri çekerken siz de zıplıyorsunuz. iki teker de aynı anda kalkıyor. 40 km hızla giderken bir kaldırımdan uçup diğerine geçmeyi hız kesmeden yapabiliyorsunuz. araç sürücüleri bilir, her yeniden kalkış, uzun yolda 4- 4,5 litre olan harcamanızı 25-30 litre civarına yükseltiyor. bisiklette de her yeniden kalkış kaç kilometrelik enerjiyi harcamanıza neden oluyor; o yüzden hoplayıp zıplıyorsunuz kaldırımlarda.

    şimdi niye yolda gitmiyoruz da kaldırımda gidiyoruz? birincisi bisikletlileri arabayla sıkıştıracak kadar ezik insanlar var. ben şahsen iki hafta yatmış bir insan olarak artık arabaları geçmiyorum. çünkü adam kompleks yapıp beni duvara sokuyor. üç kemiğimde ezik, çeşitli dokularımda kayıp olduktan sonra traktör sürecek zihniyette insanların sürdükleri araçlara yaklaşmıyorum. (bir de engin ardıç'a laf sokuyorum köylüleri aşağılıyor diye)

    vaktiyle yenibosna'dan beşiktaş`taki işyerime bisikletle giderdim. kolsuz tişört (ki atlet denebilir) ve kısa şortla ihlas holding'te mesaime başlıyordum. beni kovmaya çok niyetli bir müdürümüz vardı ama işler bana baktığı için kovamıyordu (geek küstahlığı). bir arkadaşın arabasıyla ölçtük, 26 kilometre ediyor. ben 45 dakikada bisikletle gidiyorum. belediye otobüsü ise 1,5 saatte gidiyor. soruyorlardı nasıl o kadar hızlı gelebildiğimi. ben de "durakta durmuyorum, yolcu almıyorum" diyordum. aslında şehir ulaşımı araçlar için çok dertli. ismet berkan'ın yazısını okuduysanız bilirsiniz. çevre yolundan basıp işine gitmesine rağmen 2 ayda 34,2 kilometre ortalama hızı varmış. arabasının bilgisayarı öyle söylüyor. yani istediği kadar hız yapsın boş yolda, sonuçta saatte 34,2 kilometre gidiyor. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=185190

    mutlaka kask takın. kask takınca "o ne lan öyle, uzaya mı gidiyorsun %&@#!" diyebilirler. ama takın. aman takın. beyninizin ön lobunu yere düşüp çarpabilirsiniz, ağaca çarpabilirsiniz, bencileyin karayolu köprüsünün bacağına çarpabilirsiniz, şaka yapmak için sopa uzatan adamın sopasına çarpabilirsiniz. istanbul her cinsten delinin olduğu bir yer.

    yedi tepedir. az gelirse adalara gidin, orada da tepeler var. onları tırmanın. ama tepe tırmanmaksızın pek çok yok katedebilirsiniz. her yerin kısa bir yolu ya da düz bir yolu var.

    yokuş çıkarken vites düşürmeyin. şimdi şöyle diyelim, elinkini görmeyen kendininkini sahra topu sanırmış. ben yola göre vites değiştirip bacaklarımın hızını sabit tutmaya çalışırdım. bir ara bebek sahilde gidiyorum. iki bisikletliye rastladım. peşlerine takıldım. rüzgar altında gidiyorum. adamların bir özelliğine dikkat ettim. ben her yola göre vites değiştirirken bunlar sabit en yüksek viteste gidiyorlar. dur kalk hariç. ondan beridir her yolu en yüksek viteste gidiyorum. son ölçtüğümde bacaklarımın çevresi gram yağ olmaksızın 62 santimdi. pek çok hanımın belinden kalındır. tabii rumeli feneri'nden de yukarı en yüksek vitesle çıkmayın. ya da ortaklar yokuşundan. onlar ayrı. onları oric istanbul'un yokuşları altında incelemişti. buradan buyrun: (bkz: istanbul'un en dik yokuşları)

    anadolu yakasında sahilde bisiklet yolları var. avrupa yakasında (tezata bak, avrupa diyoruz) yok. (her gelişmiş boka avrupa dersek olacağı bu zaten) anadolu yakasında var da ne oluyor? birincisi, sonbahar mevsiminde dalları kesiyor budama ile görevli işçiler. onları "nasıl olsa bu heriflerin arabası yok, bunların yoluna atalım" diye bisiklet yoluna atıyorlar. inanmayan budama mevsiminde gidip baksın sahile. bisiklet yolu gayrı resmi nüfusu 20 milyonu bulmuş bir şehirde hemen hemen yok. 20 milyon da laf mı diyor sanırım yöneticilerimiz. 20 milyon bu sene çin'in mezun etmeyi planladığı bilgisayar programcısı sayısı. "gezsin pezevenkler sahilde yaya yolunda" diyor olmalılar. bisiklet gezi aracı. kaç kişi küresel ısınmayı dert edip de işine bisikletle gidiyor? "gidenin de" diyor yönetenler, "gitmeyi düşünenlerin de"... sanki aynı kuraklıktan ikimiz de etkilenmeyeceğiz gibi.

    bisiklet, kilometre başına en verimli ulaşım aracıdır. her arabada tek başına gidip, benim 45 dakikada gittiğim yolu istanbul içinde 1,5 saatte giden bir kişi bana göre bir şeylerin karşılaştırmasını doğru yapamıyordur (bak salak demedim, düşünememiş dedim). küresel ısınmaya katkısı gittikçe artmakta, benzine verdiği parayla döviz harcamakta, kalp krizi geçirme riski daha düşük yaşlara inmektedir.

    gün gelse de bu topraklarda yaşayanlar dese ki "bisiklet ata sporumuzdur".
129 entry daha
hesabın var mı? giriş yap