9 entry daha
  • bazı seyler vardir bilmeyi istemeyeceğimiz türden. ne var ki istemesekte bir şekilde öğreniriz. bu da o tür bir bilgiydi benim için; öldüğümü öğrenmem.

    bir yaz akşamıydı. bir ufaklık iki de kadeh. dostum doktor arkadaşım mert ile bir çilingir sofrası. önümüzde deniz manzarası, balkondan körfezi izliyoruz. arka da o mahur beste...

    mert iyi çocuktur. ayni liseden ciktiktan sonra o ankara'ya ben de istanbul'a okumaya gittikten sonra bile sık sık görüşürdük.

    bir kaç saat sonra lafın lafı açamadığı bir noktaya geldik. ısmet'cim dedi senin bir sıkıntın var. ne sıkıntım olacak abi zaman geçiyor biz de onunla birlikte böyle çürüyüp gidiyoruz. eskiden dedi planların vardı anlatır dururdun. sohbet bitmek bilmezdi, şurada güneşi doğurduğumu bilirim. hem otuz beşlik ne lan? sanki erkenden beni yollayacaksın gibi. deli ısmetsin sen lan!
    en fırlama olayları sen yaşardın hani noldu. bir iki hatundan ayrıldın kaç senedir sikin de kalkmıyor, karı kız muhabbettin de yok. gelmiş burada bana surat yapıyorsun. universiteyi bitirdin de adam mi oldun ismet? bak bana ben hala okuyorum 2 sene daha var daha bunun uzmanlığı var uzmanlığı! yok tus'una hazırlan yok onun asistanlığını yap sen böyleysen ben ne yapayım kardaşim? yüzün gülmüyor be adam. bak ne güzel şu zor dönem de iş de bulmuşsun. kim de var lan bu imkân?

    laflafı açmayınca monolog başlarmış. o böyle uzatıp giderken mezun olduktan sonra ki hayatımı düşündüm. haklıydı. planlar vardı. sonra ani bir karar, bir tecrübe edinme isteği. olduğun mekân ve zaman seni düşündüğünden fazla değiştiriyor, olamayacağını düşündüğün biri düşünmediğin şeyleri düşünmeye başlıyor ve o planları öteleye öteleye eritiyorsun. böyle olacağını kim bilebilirdi? ısten ayrılana kadar farkında değildim. kimseyle konuşmaz görüşmez olmuştum. gerçi okulu bitirirken de böyle bir donemim olmadı değil ama orada insanlar vardı. artık olmayan insanlar. ıki yüz görürdük hiç değilse. sabahlara kadar tartışır, birbirimize bir şeyler danışır, sıkıntıları paylaşırdık. artık öyle insanlar hayatım olmadığına göre üzerine konuşacak bir konu da yoktu. dolayısıyla mert'e anlatacak bir şey de yoktu. ne anlatabilirdim ki?

    çalışmaya yurtdışına gitmiştim. o süre zarfında sadece iş ile uğrasıp durdum. zaten yapacak pek de bir şey yoktu. sabah kalk işe git market'e git evine git uyu.

    ılk defa para hayatıma girdi dedim. ış de fena gitmiyordu. planlar aklımın kösesindeydi hep. erime noktasına gelene kadar. maalesef hiçbir zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor be abi. fark ediyorsun ki o plan için para lazım. sen de daha çok kazanmak istiyorsun ki o planlara ulaşabilmek için sonra o plan ikinci plan oluyor. ışi ögreniyim diyorsun haliyle biraz başlıyorsun o idealize ettiğin dunya var ya yalan o abi. dışarıda bi tane adam bulamazsın, sonra o pezevenklere dönüşürsün.

    sesim giderek yukselirken. mert beni sakince bir psikolog edasıyla dinliyor, hak verircesine başını sallıyordu.

    eee dedi, artık iş de yok, plan da. ne yapacaksın şimdi? ne istiyorsun?

    donup kaldım. ne yapacağımı bilmiyordum. artık ne bir hayalim vardı ne bir planım. son bir kaç aydır bir kaç eski dostu görmek harici neredeyse hiçbir şey yapmamıştım. üstelik farkında olduğum tek şey giderek daha da sinirli olduğumdu ama hiçbir şeye üzülmüyordum da. ıçtiğim sigaraların sayısı neredeyse iki katına çıkmıştı.

    ülkeye döndüğümden beri eksi defterleri kurcalıyor, eski sevgililerin sosyal medya hikayelerini izleyip onlara özlem duyuyor bir yandan hikayelere özenerek keşke ben de orada olsaydım diyordum. ısin kötü tarafı tek duygum kıskançlıktı. yanlarındaki arkadaşlarını kıskanıyor, eskilerime karşı ise sadece ufak tefek hatıraları anımsıyabiliyordum.

    bir 35'lik daha getirip bütün bunları mert'e anlattım. hafif gülümsedi. oğlum senin acilen sevişmen lazım dedi. bana bakma bende de 4 aydır tık yok. corona hepimiz katletti. bir de üstüne tıp okuyorum öyle düşün. ha şu ortamda yeni hatun bulur musun zor, sen eskilere yönel.

    abi bende hayal yok, plan yok, tutku yok. bak 2 saattir senle bile konuşamadım adam akıllı. eskiden olsa böyle mi olurdu?

    bizim mert biraz küfürbazdır, amına koduğum bulanıma girme hemen diye gülüyor bense boş bir suratla ona bakıyorum. tamam, tamam şaka. eski hatunlara mesaj atsaydın. bir iki şey çıkardı belki. attım abi de sohbet eskisi gibi yürümüyor. hem belki başkası vardır hayatlarında ne bileyim bizim ki de yalan dolan hayat dedim.

    dert muhabbeti olsa da en azından laflafı açmaya başlamıştı. bir noktada muhabbet hep cinselliğe geliyor galiba kural bu. pekala ortada böyle bir yoksunluk durumu vardı. ama esas mesele bu değildi. esas mesele tutkusuzluktu. bir şeyler tasarımlamaya tutkum kalmamıştı. ne eski hayallerimin ne eski planlarımın bir tozu kalmıştı aklımda hepsini birer birer unutmuştum. sonuçta cinselliği tutku olarak göremezsin. "cinsellik benim tutkum" var mı böyle aptalca bir cümle kurabilecek insan.

    "ne istiyorsun belli değil ne yapıyorsun belli değil göbeği de salmışsın karı kız hadi onu geçtim illa çözülür. bir ilgin var mı eskiden çizer ederdin gitar mitar çalardın? yok mu küçük hedefler? oğlum bak bir hedef edin yaşayamazsın böyle. eskiden şakasına deli ismet diyorduk harbi harbi delireceksin sen.
    yüksek falan yap. hani vardı planların arasında".

    sahi, vardı oyle bir plan son sınıfta bir yere başvurmamıştım bir sene yatarım sonra ki seneye artık dediydim. bak yazın ortasındayız zaten üniversiteler kapalı tezi nasıl yazacaksın? yaş o iş mert bu sene seneye diyelim dedim sanki seneye ne olacağını bilircesine. ısmet dedi. sen ölmüşsün. katilsin lan sen! deli ısmeti öldürmüşsün.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap