6064 entry daha
  • bu aralar bir tanımı çok fazla duyuyorum ben: "akp'nin kurucu değerleri."

    ali ismail tekmelenerek öldürülürken başbakan yardımcısı olan babacan olsun, ışid'i normalleştirmeye çalışan stratejik davutoğlu olsun, eskiden akp ile yediği haltları affettirmeye çalışan kitle ya da "akp'li değilim ama yapılan iyi şeyleri takdir etmek gerek" tayfa olsun, herkes bir tutturmuş, lan sanki çok bir haltmış gibi geviş getiriyor: "akp'nin kurucu değerlerine dönmeliyiz".

    akp'nin köklerine bakarsanız saltanata hilafete güce sermayeye tapanlara, amerikan gemisine secde edenlere, iftira bağımlısı yalancı delilere ulaşırsınız. tek "değer"leri para, tek bildikleri bu ülkenin "kurucu"suna sövmektir.

    ve işte akp, o yeşil statükodan süzüle süzüle tam da bugünlere gelmek için kuruldu. başında "demokrasi bizim için amaç değil araçtır." diyen biri var. bugün sistemin en önemli köşelerinde "akp'den hesap sormazsam namussuzum", "senin yaptıklarını iblis yapar", "hesap sormazsam namerdim", "harun gibi gelip karun'laşanlar, firavunlaşanlar" demiş malumlar var. bugün onlara ya da herhangi bir partiliye sorsan, hepsi de partinin, sistemin ve ülkenin geldiği bugünkü hal ile gurur duyar.

    çünkü, hepimiz ama en çok da içindekiler biliyor, akp tam bir çıkar ilişkileri partisidir. bu ilişkiler ülkenin tamamını sarmış bir kangrendir. bu ülkede şu an için bir akp'liden güçlü tek şey ne kanun ne devlet ne asker ne de polistir; sadece daha güçlü bir akp'lidir.

    ekonomi tamamen çöker, döviz fırlar, enflasyon arşa değer; bunlar ülkeyi uçurmakla övünürler. ülkenin 80 yıllık kamu ve özel birikimleri kendilerinin döneminde satılır, "yerli ve milli"likle övünürler. telekom'u, thy'yi, tüpraş'ı, tekel'i, tedaş'ı, limanları, madenleri, santralleri sanki kendileri özelleştirmemiş gibi "milli bağımsızlığın bir bedeli var, bizim ecdadımız bu bedeli canı pahasına ödedi" derler. anayasasında "yurtta sulh cihanda sulh" yazan ülkeyi binbir beceriksizlik ile herkesle kavgalı hacıhüsrev çingenesine çevirirler, "yedi düvelle mücadele ediyoruz" diye yaygara koparırlar. ayna tutulmuş beta balığı gibi kabarıp kendileri ile kavga ederler. akp için dış politika, sadece bir iç politika malzemesidir.

    her gün bir kadın öldürülür, istanbul sözleşmesi’ni tartışırlar. ülkenin doğası talan edilir, doğayı korumak isteyen insanlar katledilir, dereleri savunan öğretmene ajan derler. tarihi, kültürü, dünya mirası yok edilir, "algı operasyonu" diye üste çıkarlar. dün söylediklerinin tam tersini bugün söylemekten utanmazlar. pelikan yalılarından yayılan "şehit, vatan, gariban" propagandasını yaparken hiç utanmazlar.

    bazı şeyleri yıllardır yazıyoruz, biliyoruz çoğumuz; akp olmasa, evet biz belki yine bir norveç, finlandiya, hollanda olmazdık, zaten ekonomiymiş, dış politikaymış, rüşvetmiş, lan koy götüne rahvan gitsin ama, bir çok "keşke"yi ve "ne yazık ki"yi de yaşamak zorunda kalmazdık.

    dilek özçelik belki yine kansere yenilirdi ama ölmeden önce "görüyorum ki çaresizliği tatmamışsınız hayatınızda" demek zorunda kalmazdı.
    türkan saylan son günlerini sükunet içinde geçirir, ülkesine biraz daha hizmet etmenin huzuru ile kapardı gözlerini.
    ali tatar onuru ve şerefi için intihar etmek zorunda kalmazdı. ya da, nazlıgül üsteğmen'i hatırlayan var mı, atılan ahlaksız iftiraları? onun da belki çakı gibi çocukları olacaktı şimdi.
    ali ismail de yaşardı hala, düşlerinde özgür dünyayla. giresun'u yine sel alırdı belki ama metin lokumcu yaşardı, hopa'nın çocuklarına örnek olurdu hala.
    meclis araştırma önergesi dikkate alınırdı ve soma'daki işçiler de yaşardı belki. oğuz arda sel ve onun gibi yüzlerce insanımız göz göre göre gelen tren facialarında yaşamını yitirmezdi. lan hadi en azından sorumlular ceza alırdı da ailelerin vicdanı rahatlardı; aileler mahkemelik olmazdı.
    sefter taş diri diri yakılarak öldürülüp bir de üzerine "hain, işbirlikçi ışid üyesi" iftirası almaz, evinde kıt kanaat geçinmeye çalışırdı, kim bilir.

    en azından ülke tarihinin en büyük iki teröristinin birisi için para basılmaz, diğerinin devlet kanalında mektubu okunmazdı.

    saymakla bitmiyor ki. hepiniz şu an "ya asıl şunu yazmadın" diyorsunuz belki içinizden. böyle bir bataklık içindeyiz. moğollar gelirken, yunanlar giderken bu kadar zarar verememiştir bu topraklara.

    ama emin olun her şey bitiyor artık, kendileri de biliyor.
    ne yapsalar olmuyor.
1453 entry daha
hesabın var mı? giriş yap