368 entry daha
  • klasik müzik sözlüğü ;

    12 ton müziği ; kromatik gamın her derecesinin aynı öneme sahip olduğu ve tonalite veya perde kavramının ortadan kalktığı eser.

    a cappella ; bir solist veya grubun enstrümanla eşlik edilmeksizin şarkı söylemesi.

    akor ; eşzamanlı çalınan notalar kombinasyonu. en sık kullanılanlar, üç ayrı notadan oluşan üçlülerdir. bunlar gamdaki birinci, üçüncü ve beşinci notadan oluşur. örneğin do majör anahtarında gamın notaları do, re, mi, fa, sol, la ve si dir. do majör üçlüsü do, mi ve sol notalarından oluşur.

    akort ; enstrümanı farklı perdelerde çalabilmek için notaların arasındaki aralıkları ayarlama. çoğu klavye enstrümanında 12 eşit tonu temel alan ''eşit aralıklı akort'' kullanılır.

    alto ; en tiz erkek sesi ve en kalın kadın sesi. ayrıca en ince sesli enstrümandan daha kalın perdedeki bir enstrüman için de kullanılır.

    ana perde ; bir müzik eserinde gamın ilk (tonik) tonasını temel alan tonal merkez.

    anahtar ; portedeki notaların perdesini belirtmek için portenin başına yerleştirilen simge. örneğin sol anahtarı, portedeki en alt notanın mi olduğuna işaret eder. fa anahtarında ise en alttaki nota sol olarak okunmalıdır.

    aralık ; gamda iki nota arasındaki fark; iki nota arasında kaç tane yarım ton olduğunu numerik olarak belirtir. majör, minör veya kusursuz aralıklar vardır. örneğin minör üçlü, üç yarım tonluk aralıktır. majör üçlü ise dört yarım tondan oluşur.

    armoni ; genellikle birbirini tamamlar nitelikteki farklı notaların eşzamanlı çalınması. temel armoni birimi akordur.

    arya ; opera veya oratoryoda bir veya birkaç ses tarafından söylenen vokal parça.

    atonal ; belli bir perdesi olmayan tonalitenin karşıtı.

    bariton ; tenor veya bas arasındaki erkek sesi veya bu ton aralığındaki enstrüman.

    barok ; 1600 ve 1750 yılları arasında bestelenen müzik. klasik dönemden önceki döneme ait eserler için kullanılır.

    bas ; en kalın ton. en kalın erkek sesi. bir akorun veya müzik parçasının en kalın kısmı. bir enstrüman ailesindeki en kalın sesli enstrüman.

    bel canto ; italyanca '' güzel şarkı ''. 18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında tonun güzelliği, virtüözlük gerektiren kıvraklık ve nefes kontrolüne odaklanan şarkı söyleme okulu.

    bemol ; yarım ton kalınlaştırılmış nota. (örneğin si notası yarım ton kalınlaştırıldığında si bemol olur). ayrıca istenen perdeden daha kalın olan uyumsuz bir enstrüman veya sesi de anlatır.

    consort ; 16. ve 17. yüzyıllarda ingiltere' de popüler olan enstrüman topluluğu. bu topluluklar tarafından çalınan müziği ve performansın kendisini anlatmak için de kullanılır.

    dinamik ; bir parçada veya müzik kesitinde ses seviyesindeki farklılıklar. ayrıca enstrümanları çalanlara ses seviyesi hakkında bilgi veren işaretlerden oluşan notasyon sistemi.

    disonans ; kulağa hoş gelmeyen sesler üretmek için birlikte çalınan notalar. konsonans ve uyumun tersi.

    diyanotik ; diyez veya bemol olmaksızın, yalnıza beyaz piyano tuşlarından oluşan yedi notalık gam.

    diyez ; yarım ton inceltilmiş nota. (örneğin fa notası yarım ton inceltildiğinde fa diyez olur). ayrıca istenen perdeden daha ince olan uyumsuz bir enstrüman veya sesi de anlatır.

    doğal nota ; bemol veya diyez olmayan nota. natürel nota. ölçü çizgisinde daha ince yer alan bemol veya diyezin ardından kullanıldığında, notanın artık inceltilmeyeceğini veya kalınlaştırılamayacağını belirtir.

    füg ; latincede '' uçuş'' anlamına gelen sözcükten türetilmiştir. bir fügde üç veya dört ses peş peşe girer ve baştaki temayı örnek alıp değiştirir.

    gam ; bir ezgiyi tanımlayan notalar dizisi ve genellikle eserin anahtarı. farklı gamlar, müziğe farklı bir his ve renk verir.

    hareket ; daha büyük bir eserin farklı, özerk bir tempoya sahip kısmı.

    kadans ; bir müzikal ifadenin veya bestenin kapanış sekansı. ''kusursuz kadans'' tamamlanma hissi verirken, ''kusurlu kadans'' tamamlanmamış gibi duyulur.

    kadenz ; konçertoda solistin doğaçlama solosu. 19. yüzyıldan itibaren daha formalize, daha az kendiliğinden hale gelmiştir.

    kanon ; ayrı seslerin iç içe geçtiği kontrpuantal beste. katı bir kanonda, her ses melodiyi tam olarak tekrarlar.

    kantat ; bir öykü anlatmak amacıyla genellikle ses ve orkestra için bestelenen programatik eser. seküler olanlara ''cantana da camara'', dini olanlarına ''canta da chiesa'' denir.

    klasik ; yaklaşık olarak 1750 - 1820 yılları arasında barok sonrası dönem. ayrıca kilise veya konser salonları gibi resmi bağlamlarda çalınması amaçlanan batı müziğini daha gayri resmi, popüler müzik tarzlarından ayırt etmek için kullanılan terim.

    koda ; italyancada ''kuyruk'' anlamına gelir. müzik parçasının genel yapısından ayrı olan son kısmı anlatır.

    konçerto ; solistlerin yeteneklerini sergileyebilmesi için tasarlanmış solo enstrüman veya orkestra parçaları. barok dönemdeki concerto grosso ( büyük konçerto ), daha küçük orkestra ( ripieno ), ve bir grup solist ( concertino ) arasında daha eşit bir etkileşime sahiptir.

    kontralto ; opera bağlamında en kalın kadın sesi.

    kontrpuan ; iki veya daha çok melodi çizgisinin eş zamanlı çalınması ve söylenmesi.

    kromatik ; yedi notalık gamı temel alan diyatonik gamın aksine, bir oktavdaki 12 yarım tonu da kapsayan gamı temel alır.

    leitmotif ; almanca ''ana motif''. eser boyunca tekrarlanan ve bir karakter, duygu veya objenin varlığına işaret eden kısa müzikal ifade.

    libretto ; opera veya diğer vokal dramatik seslerin metni.

    lied ; schubert tarafından popüler hale getirilen geleneksel alman şarkısı.

    madrigal ; rönesans ingiltere ve italya' sında popüler olan ve genellikle aşk şiirlerini temel alan seküler ''a cappella'' şarkı.

    majör ; major tondaki akor, üçlü veya gamları anlatmak için kullanılır. majör gamlar iki tam, 1 yarım aralıktan oluşur. majör tonlar genellikle neşeli olarak nitelendirilirken, minör tonlar sakin ve hüzünlüdür.

    mass ; aşai rabbani ayini; komünyon. roma katolik kilisesinde spesifik bölümlerden oluşan çok resmi bir yapıya sahip olan temel ayin. değişmez bölümleri sırasıyla; kyrie, gloria, credo, sanctus, benedictus ve agmus dei' dir.

    melodi ; bir ezgi veya tema yaratan notalar dizisi.

    mezzo soprano ; '' yarı soprano''. en kalın soprano sesi. kontraltodan bir ton yukarıdadır.

    minimalizm ; tekrarlanan kısa motiflerden oluşan, neredeyse hipnotik dokuya sahip bir ses dünyası yaratan ağırlık olarak amerikalı müzik okulu.

    minör ; minör tondaki akor, üçlü veya gamları anlatmak için kullanılır. majör gamlar bir tam, bir yarım, iki tam, bir yarım, iki tam aralıktan oluşur. ilgili majörden farklı olarak üçüncü nota ( bazen altıncı ve yedinci nota ) yarım ses tizleştirilmesi daha karanlık bir ses üretir.

    mod ; antik yunan' dan miras alınan yedi notalı gam. günümüzde folk müzik ve yalın ezgilerde varlığını sürdürür.

    modülasyon ; bir perdeden diğerine geçer. örneğin; do majörden la minöre.

    monofoni ; şarkının bir tek şarkıcı veya bir tek koro tarafından enstrüman eşliği olmaksızın söylenmesi.

    motet ; genellikle enstrümanlarla eşlik edilmeden söylenen, kutsal bir metni temel alan çok sesli koral beste.

    obbligato ; önemli ve bu nedenle de ''zorunlu'' olan eşlik. genellikle bir toplulukta belli bir enstrüman tarafından çalınan kontr-melodiyi ya da standart bas notasyon yerine eksiksiz bir biçimde notalar dökülen barok klavye eşliğinde anlatılır.

    oda müziği ; düet, trio ve kuartet gibi iki veya daha çok enstrümandan oluşan küçük gruplar için bestelenmiş eserler.

    oktav ; bir perdeyle onun frekansından iki kat fazla frekansa sahip olan perde arasındaki aralık.

    opera buffa ; 18. yüzyılda popüler olan komik bir opera türü.

    opera comique ; adına rağmen her zaman komik olmayan, her zaman hafif olması da gerekmeyen ve konuşmalar da içeren bir fransız opera türü.

    opera seria ; opera buffa' nın tam karşıtı olan ''ciddi'' opera türü. destansı veya mitolojik olay örgüleriyle karakterize olur. hem müzik hem eylemlerinde formalite hakimdir.

    opera ; tüm karakterlerin veya birçoğunun şarkı söylediği, müziğin önemli bir öğe olduğu ve genellikle bütün diyalogların şarkı şeklinde söylendiği drama.

    operet ; italyanca ''küçük opera'' bazen ''hafif opera'' olarak da adlandırılır. konuşmaların da yer aldığı 19. yüzyıla ait daha hafif bir opera türü.

    oratoryo ; enstrümanlar eşliğinde vokal solistler ve koro tarafından söylenen eser. operadan farkı bir drama değil, konser eseri olmasıdır.

    ostinato ; genellikle bas kısmında tekrarlanarak armonik ve melodik varyasyon için temel teşkil eden müzikal figür.

    ölçü çizgisi ; zaman işaretine bağlı olarak belli sayıda vuruş içeren müzikal zaman segmenti.
    ölçüler partisyonda yatay çizgilerle gösterilir.

    perde işareti ; portenin başında eserin hangi tondan çalınacağını gösteren diyez veya bemol işaretleridir. örneği re majör bir eserde her fa ve do için diyez yazmak yerine, portenin başına iki diyez işareti yerleştirilir. başlık ve tonal donanım da denir.

    perde ; bir senin tonal ses aralığıyla ilişkili olarak ne kadar kalın veya ince olduğunu gösteren konumu. o sesi oluşturan ses dalgalarının titreşimlerinin frekansına göre değişir.

    piyanola ; kendi kendine çalan piyano. müzik, kayıt bir rulonun üstüne delikler açılarak kaydedilir ve özel bir düzenekle üflenen hava, kağıttaki deliklerden geçerek piyanonun tellerine vuran çekiçleri harekete geçirir.

    polifoni ; ''birçok ses'' anlamına gelir. bütün parçaların bağımsız ve eşit değere sahip olduğu kompozisyon tarzını anlatır.

    porte ; üzerine veya arasına nota yazılan beş yatay çizgi. dizek.

    programatik müzik ; belli bir olay, manzara veya edebi eser gibi müzik dışındaki bir temayı anlatmak için bestelenmiş her türlü müzik.

    requem ; birinin anısına bestelenmiş olan eser. spesifik olarak ölülerin ardından bestelenen katolik requem mass bestesi.

    resitatif ; opera veya oratoryoda perde ve ritim bakımından dramatik konuşmaya yakın şarkı söyleme tarzı. genellikler aryalar ve koro parçaları arasında olay örgüsünü anlatmak ve diyaloglar için kullanılır.

    ritim ; bir müzik parçasında notaların göreli uzunluk ve vurgularının çoğunlukla düzenli bir biçimde yinelenmesiyle oluşan motif.

    romantik ; beethoven' ın öncülüğünde 19. yüzyıla egemen olan kültürel dönem. geleneksel formların terk edilişi, ekstra-müzikal konulardan alınan ilham ve kromatizm kullanımıyla karakterize olur.

    rondo ; araya serpiştirilen materyallerler birlikte yinelenen bir temayı temel alan müzik parçası veya hareketi.

    sarabande ; 17. yüzyılda avrupa' da popüler hale gelen üç zamanlı yavaş bir saray dansı.

    scherzo ; üç zamanlı bir dans parçası ( veya hareket )

    senfoni ; tüm orkestra için bestelenmiş büyük ölçekli eser. klasik ve romantik senfoniler dört hareket içerir. geleneksel olarak bir allegro, daha yavaş ikinci hareket, bir scherzo ve canlı bir final. daha sonraki senfoniler daha çok veya daha az hareket içerebilir. ilk hareket genellikle sonat formundadır ve yavaş hareketle final kısmı benzer bir yapıya sahip olabilir.

    senfonik şiir ; genellikle programatik, çoğu zaman bir manzara veya edebi eseri anlatan, tek hareketten oluşan senfonik eser.

    serializm ; 1920' lerde arnold schoenberg ve diğer besteciler tarafından geliştirilen atonal kompozisyon sistemi. serializmde sabit müzik sekansları temel alınarak daha karmaşık bir bütün oluşturulur.

    singspiel ; almanca '' şarkılı oyun ''. resitatif yerine konuşmalar içeren bir tür komik opera. mozart' ın '' sihirli flüt '' eseri, bunun bir örneğidir.

    somut müzik ; genellikle kayıt sırasında farklılaştırılan veya bozulan enstrümantal ve doğal seslerden oluşan elektronik müzik. '' musique concrete ''

    sonat prensibi ; ekspozisyon ( iki temanın iki farklı perdede sunulduğu bölüm ); gelişme ( temaların işlenip dönüştürüldüğü bölüm ) ve tekrarlama ( her iki temanın ana perdede tekrar çalındığı bölüm ) şeklinde ilerleyen müzikal form.

    sonat ; bir veya daha çok müzisyen tarafından çalınan popüler enstrümantal eser. barok döneminde ortaya çıktığında, sürekli bas eşliğinde solo veya az sayıdaki enstrümanla icra edilen kısa parçaları anlatmak için kullanılmıştır.

    sonata da camera ; italyanca '' oda sonatı ''. 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başında sürekli bas eşliğinde, genellikle iki kemanla çalınan oda müziği türü.

    sonata da chiesa ; sonata da camera benzeri, genellikle dört hareketten oluşan, birden çok enstrümanla icra edilen '' kilise sonatı ''. yavaş bir girişin ardından füg, yavaş bir hareket ve hızlı bir finalden oluşur.

    soprano ; alto, tenor ve basla birlikle dört standart şarkı söyleme sesinden biridir ve en incesidir. bu vokal aralığında şarkı söyleyen kadınlar ve çocuklar için de kullanılır.

    süit ; çoğunlukla enstrümantal olan, kontrast oluşturan dans hareketleri içeren ve genellikle hepsi aynı tonda olan, birden çok hareketten oluşan eser.

    sürekli bas ; barok dönemde yaygın olarak kullanılan ve genellikle harpsikord veya organ ve bas viyola ve çelloyla çalınan eşlik şekli.

    süsleme ; ana notanın bir üstündeki nota. ana nota ve ana notanın bir altındaki notanın hızlıca peş peşe çalınmasıyla, kısa bir fragman veya titremeyle notanın veya akorun renklendirilmesi.

    şarkı döngüsü ; bir öykü anlatan veya ortak bir temayı paylaşan, peş peşe söylenmek üzere tasarlanan şarkı grubu.

    tek sesli şarkı ; barok dönemde geliştirilen ve bir tek hakim melodik çizgiyi esas alan vokal tarz. enstrümanlarla eşlik edilebilir.

    tempo ; bir eserin hızı. allegro (hızlı), adagio (yavaş) şeklindeki terimlerle ifade edilir.

    tenor ; en tiz doğal yetişkin erkek sesi. bu ses aralığındaki bir enstrümanı anlatmak için de kullanılır.

    tını ; bir sesin dinleyici tarafından ayırt edilebilmesine olarak tanılan özel niteliği veya karakteri. ses rengi.

    ton ; sesin yükseklik, alçaklık derecesi. iki yarım tondan oluşan ses aralığı.

    tonalite ; major ve minör gamlardan, perdelerden oluşan sistem. 17. yüzyıldan 20. yüzyıldaki schoenberg' e kadar bütün batı müziğinin temelini oluşturur. tonal müzik, tonalite prensiplerine uyar.

    tonik ; diyatonik (majör veya minör) gamın ilk notası. gamın en önemli notası. müzik parçasının melodi ve armonisi için odak teşkil eder ve aynı zamanda müzik parçasının ana perdesini belirtir.

    uvertür ; fransızca ''açılış''. bir opera veya balenin enstrümantal girişi. ana materyalin bir kısmını sunar.

    uyum ; kulağa hoş gelen üçüncü veya beşinci gibi bir akor, aralık. dizonansın tersi. konsonans.

    üçlü ; temel notanın dışında üçüncü ve beşinci notadan oluşan üç notalı akor.

    vibrato ; ses perdesini tek bir nota etrafında hızlı ve düzenli olarak çeşitlendirme, titretme.

    yalın ezgi ; düzenli ölçü uzunluklarına sahip olmayan, konuşma tarzında serbest ritimle söylenen, enstrümanla eşlik edilmeyen, tek sesli vokal çizgiden oluşan ortaçağa özgü kilise müziği.

    yarım ton ; yarım ses aralığı olarak da bilinir. batılı tonal müzikte notalar arasındaki en küçük müzikal aralıktır. bir tam ton arasında iki yarım ton ve bir oktavda 112 yarım ton vardır.
99 entry daha
hesabın var mı? giriş yap