8 entry daha
  • * bana 80'lerin yalnız ve hüzünlü, büyük şehirde tek başına yaşayan (yüksel ihtimal 30'lu yaşlarını çoktan geçmiş, boşanmış yahut kariyer telaşından evlenmemiş, üzerinde dolaşan art niyetli bakışlara inat tek başına yaşamakta direten, engellenen ama yılmayan, belki hukukçu, belki gazeteci; çiçek pasajında ya da sıraselviler'deki meşhur çiçek bar'da akşamları bir iki kadeh içen), atıf yılmaz imzalı kadın filmlerini anımsatan bir parça.

    en azından ilk 2 dakika 20 saniye o tadda gidiyor. kadının omuzlarından taşan vatkası ile bir sonbahar günü, orman yolunda, poposunu haylice kapatmış dökümlü uzun ceketinin omuzlarından sarkan ince-uzun saplı küçük-deri çantasını kavramış ve onu ara ara bırakıp elleri ceplerinde yavaş yavaş yürüyen bir hülya koçyiğit'li sahne belki de hafızamda önlere çıkmak için direnen... ve belki de biraz, ilkelerine tamamiyle ters düşen bir yolla para-itibar kazanmış bir adama aşık bir kadının hikayesi bu... parça...

    *

    edit: hatalı bkz.
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap