3 entry daha
  • bugün büyük gün. 4 yılı aşkın bir aradan sonra radiohead'in ne olduğunu göreceğimiz gün. "the day the music industry died" diyor elin adamı da. 10.10 tarihi bir gün diyor. ingiltere saatiyle sabah 10.00'da 10 parçanın dijital dağıtımına başlanacak. 10'da 10? it's up to you. gerçekten.

    resmi albüm haberinden 5 gün önce yazmıştım bir plak şirketiyle anlaşmak üzere oldukları dedikodusunun dolaştığını. çok daha şaşırtıcı bir hamleyle ve şaşırtıcı seçeneklerle radiohead, "2008'den önce beklemeyin" dediği albümü 9 gün sonra download'a açacağını söyleyerek ters köşeye yatırdı herkesi. peki yalan mı söyledi? hayır. albüm raflardaki yerini 2008'de alacak gerçekten. işte böyle bir şey radiohead. o kısa basın açıklamasının ardından bütün müzik siteleri aynı gün canlandı, ertesi gün de hemen hemen bütün majör basın organlarında albüm haberi yayımlandı. "the best band in the world" yine hemen hemen bütün metinlerde geçti. bir grup düşünün ki son 10 senenin müziğini tamamen etkilemiş. çorbasına bakacağına alayına isyan demiş herkesi karşısına almış. bir frontman düşünün ki aykırı görüşleri ve kazandığı paranın fazlalığı nedeniyle istihbarat servisleri tarafından takibe alınmış. o grup şimdi müzik endüstrisini değiştiriyor. bunun temelini 4 5 cümlelik bir açıklamayla ve dandik bir web sitesiyle yaptı üstelik. bu sabah saat 10.00'da "şaka yaptık yok böyle bişii" deseler bile bir değişimi çoktan başlattılar. dağıtım şirketleri ciddi bir panik halinde. nine inch nails, oasis, jamiroquai şimdiden radiohead'in yolunu izleyeceğini açıklamış büyük isimler. neden? mevzuubahis olan radiohead. bu büyüklüğün yansıması in rainbows'da da görülüyor elbette. yani içinde ne var ne yok çok da önemli değil; öncelikle bu bir radiohead albümü. bunları bir kenara bırakın da şunu düşünün; bu kadar popüler olup da yüzeysel olmayan, iyi iş çıkaran, kendini tekrarlamayan, yenilikçi olan, bir duruşa sahip, görüşünü sakınmayan, yalakalık yapmayan kaç grup var? yüzyılın en iyi albümünü yaptıktan sonra dejenere olup hayatını yaşamak varken depresyona girip "yesterday i woke up sucking a lemon" diyen kaç kişi var? radiohead sırf bu yüzden bile bi' tane. yirim.

    uzun süre "7. stüdyo albümü" olarak andığımız bu albümün gelişimini yaklaşık 2 senedir merakla takip ediyorum. hele bazı parçalar eski oldukları için, ilk ne zaman dinlediğimi hatırlamıyorum bile. parçaları görücüye çıkardıkları turnelerden onlarca konser dinledim, izledim. bu nedenle şimdiden bir "there there" barındırmadığını söyleyebilirim. zaten in rainbows'un yakın vadede beni sevindiren ilk etkisi de değeri pek bilinmemiş "hail to the theif" harikasının hakkının biraz daha verilmesini sağlaması olacaktır. albümün konser kayıtlarından bende yarattığı genel kanı thom'un "kid a" döneminde üstlerine gidildiğinde söylediği "mutlaka bir gün sizin sevdiğiniz yola döneriz, herkes alman techno'su yapmaya başlarsa gitarlarımızı çıkartırız. merak etmeyin." sözünün zamanının geldiğini düşündürüyor. bunda hande yener'in romeo'sunun etkili olduğunu da düşünüyorum. fakat bu demek değil ki "ok computer" ile in rainbows'u da kıyaslayacak olanlar denyo değildir. aynı dingiller elbette bu albümde de türeyeceklerdir. değişmeyen tek şey kendileri zaten. "yeni albüm fanatikleri" adını verdiğim bir güruh bunlar, sırf radiohead'in değil, birçok grubun başına belalar. senelerce ağızlarından çıkmayan kulaklarından girmeyen grup birden tekrar bir numaralı grupları olur ve hadiseden hiç kopmamış bir edayla sırf "kötü işte hıh" demek için grubun en kült en bilinen albümü ile kıyaslarlar son materyali. enteresan insanlar vesselam. çok ciddiye almamak ve sadece albümü dinlemek lazım.

    radiohead mastering aşamasında harikalar yaratan bir grup. akıl almıyor yani o şarkılar nasıl bir müzik dehasıyla o hale geliyor. videotape, 15 step, arpeggi, jigsaw falling into place, go slowly ve all i need gibi parçalar konserlerdeki halleriyle bile nefis olduklarını gösterdiler. last flowers, reckoner zaten sevdiğimiz b-side'lardı. ve tamamen bu değil. belki de emin olduğumuz tek şey dinlerken de şaşıracağımız. saydıklarımın hepsi indirebileceğimiz 10 şarkının içinde değil ama bu albümde olduklarını biliyoruz. peki daha ne olmalı bir albümde? kaç şarkı iyi olmalı? yani bunlar hep göreceli durumlar. tamam, grup radiohead, beklenti yüksek ve buna bir şey dediğim yok. ben de boşu olmayan iyi bir albüm bekliyorum fakat eleştirirken ve dinlerken ne istediğimizi bilmemizin önemli olduğunu da düşünüyorum. dedim ya bir "there there yok" diye, evet, olduğunu düşünmüyorum. zira olmak zorunda değil. anlatmaya çalıştığım bu. radiohead'in günümüz insanına hak etmediği kadar avant garde müzik sunduğuna inanıyorum. içi boş da değil. bu yüzden dinlerken de bir özen göstermenin gerektiğine inanıyorum. her averaj müzik dinleyicisinin o veya bu şekilde bu albümü temin edip arşivine katması grubun sıradanlığıyla değil, "müzik" denilen şeyle üstün seviyede örtüşmesiyle alakalı bir şey. hani bizlerin beğenip beğenmemesi aslında çok da önemli değil. ingiliz kibrine sahip müzikte toleransı olmayan adamlar bunlar. kötü bir şeyler sunmak yerine dağılmayı tercih edeceklerini adım gibi biliyorum. mesele bunu "radiohead'in her yaptığına tapan dallamalar" seviyesine indirip algılamamakta. radiohead dünyanın en iyi grubuysa, ben dediğim için öyle değil. ola ki albümü dinledim ve beğenmedim. beğenmememin bu albümün kötü olduğu anlamına gelmediğini bilirim. müzik dediğin de böyle dinlenmeli. bunu yapabilseydik belki bugün türk müzik piyasası da biraz gelişmiş olurdu.

    uzun lafın kısası bugün dinleyeceğiz bu albümü ve neye benzediğini göreceğiz sadece. benim gibiler için bir merakın, bir heyecanın yarılanışı olacak. "in rainbows" budur. radiohead ise morning bell dinlediğimde "terbiyesizliğin lüzumu yok arkadaşım" demeye devam edeceğim bir varlıktır.

    ha şunu da ekleyeyim entry'yi bitirirken, sonra ters adama çıkıyor adımız: "eheuheue abi radiohead ibne olmuş ha gökkuşağı filan eheuheueu sen ne ayaksın eheuehu" diyen 239842934234. kişinin kalbini kıracağım.

    ve perez hilton'ın sitesinde dediği gibi,

    "kudos to radiohead."
122 entry daha
hesabın var mı? giriş yap