6 entry daha
  • algı gibi kognitif kabiliyetlerin fonksiyonel olduğunu düşünenlerin karşısında duran doktrindir. epifenomenalizme göre zihin-beden düalitesinde nedensel ilişkiler fiziksel fenomenler arasında gerçekleşmektedir ve görüngünün kendisi fiziksel fenomenlerle bir feedback ilişkisi içinde değildir.

    bunu basitleştirerek, örneklendirerek ifade edelim.

    uzun bir iş gününden eve geldiniz, deli gibi açsınız ve kapıyı açtıktan sonra derhal mutfağa yöneldiniz. sizi mutfağa iten sebep açlığın kendisi midir yoksa açlık nedensellik ilişkisinde işlevsel olmayan bir fenomen midir? açlık hissinin fiziksel bir karşılığı olduğu bellidir: ghrelin açlık hissine sebebiyet verirken leptin tokluk hissini sağlar. bu mekanizma bozulursa iştahınız azalabilir veya artabilir. burada gen ekspresyonlarından başlayan, vücudun enerji homeostazının muhafaza edilmesi için süren, beyindeki ödül sistemini devreye sokan bir geri beslemeli denklemler bütünü olduğu aşikardır.

    bu denklemler bütünü irdelenirken; açlık veya tokluk gibi görüngülerin bütünün parsiyel elemanlarının belirli organizasyonlarının izdüşümleri olduğu veya salt izdüşümlerden öte biyokimyasal süreçlere doğrudan etki eden fonksiyonel fenomenler oldukları gibi birbirinden farklı bakış açıları geliştirilebilir. epifenomenalistler için doğrusu birincisidir.

    epifenomenalizmi bir düşünce deneyi ile izah etmek ise şöyle mümkün:

    manyetotaktik bir bakteri hayal edelim. bu bakterinin öz bilinci olsun. bakteri, dünya'nın manyetik alanını bilişsel olarak algılayabilsin. algının niteliği dönüş yapacağı yöne göre varyasyon göstersin. bu durumda bakteri, algısının dönüş yönünü belirlediği sanrısına kapılabilecektir. oysa kendisini döndüren asıl fonksiyonel altyapı bünyesindeki manyetik mineral kristal zincirleri olacaktır.

    bu duruşun erken savunucularından biri charles bonnet'dir. bonnet'nin 1700'lü yıllarda kaleme aldığı essai de psychologie'de şöyle bir ifade vardır:

    "otomatona hareketlerini tasarlayan, kendisini onların yaratıcısı olduğuna inanan, farklı hareketlerde farklı istemleri olan bir ruh verin. bu hipotez üzerinde bir insan inşa edersiniz."

    gelelim epifenomenalizme karşı öne sürülen argümanlara. bu argümanlardan içgözlem metoduna dayananları ciddiye almakta aceleci olmamak gerekir. söz konusu biyokimyasal mekanizmalar olduğunda içgözlemin yanıltıcı olabileceği öne sürülebilir.

    mesela ailelerin ihmal ettiği çocuklarda oluşan pika sendromu evrimsel indirgemecilikteki potansiyel bir problemi ortaya koyabilir. pika yalnızca insanlarda ortaya çıkmaz, pek çok hayvan türünde de görülür. insanı hayvandan ayıran önemli niteliklerden biri ise, insanın edindiği tecrübeleri nesilden nesile dil yoluyla da aktarabilmesidir. insan için belirli yeme alışkanlıklarının iyi, belirli yeme alışkanlıkların patolojik olarak etiketlenmesini salt insiyâkî hareketler gibi yorumlamak bundan ötürü hatalı olabilir.

    öğrenilmiş normlar devreye girmediği takdirde çocukluk çağında başlayan bir jeofaji veya pagofaji devam edebilir. bu durumda zorlarsanız jeofajinin ardında bile kulağa rasyonel gelecek bir "evrimsel" açıklama bulabilirsiniz: b12 vitamini eksikliği çeken bir çocuğun kobalamin ihtiyacını topraktaki mikroorganizmalardan giderebilmesi gibi.

    buna mukabil; konjenital ağrıya duyarsızlık sendromu (bkz: konjenital ağrıya duyarsızlık sendromu/@highpriestess) gibi durumlar acının işlevselliğinin, cinsel arzular ise hazzın işlevselliğinin savunusunda kullanılabilirler. şayet epifenomenalizm yanlış ve görüngüler fonksiyonel ise, doğru algıyı doğru fiziksel karşılığa denk getiren canlılar hayatta kalacaktır.

    ağrının kaçınmayla sonuçlanan fiziksel pathwaylere karşılık gelirken hazzın arayışla sonuçlanan fiziksel pathwaylere karşılık gelmesi günümüzde de tartışma konusu olan, bilincin işlevselliğine dair ilginç bir soru işaretidir. ramachandran'ın tanımladığı qualianın üç kuralının da epifenomenalist yorumlama ile çatıştığı söylenebilir.

    nihayetinde epifenomenalizm sezgisel olarak imkansızmış gibi görünse de kognitif nörobilimcilerin ustaca tasarlanmış deneylerle üzerinde çalışması gereken bir bakış açısıdır. görüngülerin işlevselliği de işlevsizliği de olasılıklar dahilinde değerlendirmesi gereken ciddi savlardır.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap