669 entry daha
  • işbu entry dizi ve karakterler hakkında birtakım analizler içermektedir

    ---------spoiler-----------
    dizinin ilk iki bölümünü izledim. ana hikaye anneleri obsesif ve depresif olan dört kardeşi anlatıyor ve her birinin de farklı ruhsal rahatsızlıkları var.

    ezgi molanın oynadığı safiye karakteri de yine anne gibi obsesif ve depresif bir karakter. temizlik takıntısı zaten apaçık ortada. diziyle ilgili beğendiğim bir nokta obsesif bozukluk ile cinsellik/suçluluk temalarının ilişkisini güzel vermişler. safiye ilk regl olduğunda annesinin vermiş olduğu tepki, inci ile hanın geceyi beraber geçirmeleri konusunda safiyenin verdiği tepki falan hep cinsellik ve pislik arasındaki bağlantıya işaret eden şeyler. yani burda safiyenin asıl iğrendiği şey toz pas değil de hem kendi içinde hissettiği hem de etrafında gördüğü dürtüler diyebiliriz. depresif kısım ise şöyle; bu karakter yas tutuyor. yasta bazen kaybedilenin içe atımı olur onu yaşıyor resmen. ölen annenin kıyafetlerini giymesi hatta direkt onun yerine geçmesi gibi, anneyi içe atmış. kardeşlerine o bakmış, annenin her şeyini taklit ediyor vesaire, evin kadını olmuş yani. iki bölümdür de han'a "sen evin erkeğisin, evin direğisin" gibi şeyler söylemesi de neden inciyi bu kadar kıskandığını neden bu kadar olay çıkardığını açıklıyor. inci evin erkeğinin aklını çelip evin kadınından ayıran 'pis kadın' olmuş oluyor. yani burada bilinçsizce de olsa safiyenin han'a karşı ensestöz bir durumu olduğunu çıkarabiliriz. her şeyi dört kere yıkamasının da dört kardeş olmalarıyla ilgili bir yere çıkacağını düşünüyorum.

    gülben karakteri de başta obsesif gibi görünse de aslında öyle değil. han'ın arkadaşı eve geldiğinde ona gösterdiği romantik ilgiden, kapıyı açarken banyo ve salon arasında terlik değiştirmeye gerek duymamasından, adam eve girip çıkarken her yer pislendi diye dellenmemesinden vesaire belli oluyor öyle olmadığı. bu karakterin sürekli temizlik yapmasının sebebi pis olduğunu düşünmesi değil de ablasının öyle istemesi veya ablasının kızacağından korkması sadece. zaten ilk bölümün başında altına kaçırma problemi olduğunu görmüştük. altına çiş kaka yapma obsesif annelerin çocuklarında daha çok görülen bir durum. bir nevi bilinçdışı bir tepki aslında, 'senin temizliğinin içine böyle ederim' demek gibi bir şey. gülben'de olan da biraz buna benziyor zira ona annelik eden büyüten kişinin safiye olduğunu biliyoruz.

    han ise yetişme çağlarını genelde evden uzakta geçirdiği için nispeten sağlam dursa da, onun da istifçilik ve çöp toplama gibi huyları var. ikinci bölümün sonunda küçükken kendisi için çok değerli olan kurşun askerini annesinin 'öbür türlü büyüyemezsin' diye çöpe attığını ve oyuncağını çöpte bulduğunu söylüyor. çöp toplama huyuna açıklama getiren bir nokta oldu bu aslında. parası pulu kariyeri olan bir adam gece vakti çöplerde ne arıyor sorusuna çocukluğunda kaybettiği bir şeyleri arıyor diyebiliyoruz. ama bana kalırsa sadece bu değil. han'ın çöp toplama olayı da aslında gülben'in altına işemesi gibi safiye'nin aşırı titizliğine bir tepki, bir meydan okuma. safiyeden yayılan ensestöz enerjiyi han da hissediyor, zaten ikinci bölümün sonunda safiye kendisine inciyle görüşmesinden rahatsız olduğuna dair imalarda bulunduktan hemen sonra çıkıyor çöp toplamaya. bu hareketin anlamı biraz da "ne yapmaya çalıştığını biliyorum ama bunun içine düşmeyeceğim" demek gibi, o istemediği durumdan kaçmak için en uca koşmak gibi bir şey. birnevi safiyeden de onun uygunsuz tutumundan da ayrışmaya çalışıyor aslında tam tersi bir şeyler yaparak. tabii bunu yaparken de safiyenin ikame ettiği asıl kişiye, anneye de meydan okumuş oluyor. "sen bana bir şey dayattın, benden bir şey aldın ama ben onu aramayı bırakmıyorum" diyor birnevi.

    nerimanın görünen sorunu ise kendini tırmalayıp zarar vermesi. bu hareketi iki kez yaptığını gördük. ilki okulda hoşlandığı çocuğun notunu ablası bulup kızdıktan sonra, ikincisi de komşunun oğlunun verdiği keki yiyip ablası da bunu anlayıp kızdıktan sonra. burada da yine bu hareketin karşı cinsle, cinsellikle ilgili bir şeylerden sonra geldiğini görüyoruz. safiyede aşırı temizlenmeyle arınılmaya çalışılan bu 'kirlenmişlik' hissi, nerimanda cezalandırılması gereken bir şey olarak yer bulmuş. bu yaraları vücudunun görünmeyecek yerlerine değil de görünen bileklerine yapması ise aslında abisi görsün ve bir şeyler yapsın diye bir yardım çığlığı.

    inci ise bir çeşit tekrarlama zorlantısının içine düşmüş gibi duruyor. alkolik babasının annesini terk ettiğini biliyoruz. o da kendine alkolik bir sevgili bulup onu onarmaya düzeltmeye çalışırken kendisinin de dediği gibi çocukluğuyla ilgili bir şeyi düzeltmeye çalışıyor aslında. inci karakteri genel olarak bir kurtarma fantezisi yaşıyor. alkolik sevgilisini yola getirecek, dedesinin kırık dökük kız evlat travmasını süper bir kız evlat olarak iyileştirecek, evi çekip çevirecek falan herkese yetebilir her şeyi değiştirebilir biri olduğu yanılgısı içinde gibi duruyor. sevgilisinden ayrılma sebebi ise bu yanılgının onun hala alkolik olduğu gerçeğiyle yüzüne çarpıp durması. zaten o yüzden ilk bölümde han hastanede doktora alkol kullanmadığını söyleyince yüzü gülüyor ve han'a bu kadar çabuk aşık oluyor. ve yine o yüzden artık dedesine yalan söyleyerek ya da karşı çıkarak hayatını yaşamaya çalışıyor. çünkü kırık dökük şeyleri alıp onarmaya çalışmaktan yorulmuş. ama işte kadere bakın ki iki günde kendini kaptırdığı adam da kırık dökük biri çıkıveriyor ne hikmetse. üstelik daha ilk günden han'ın aşırı sorunlu ablasıyla yüzleştiği halde, hastane han'ın neden bu kadar gerildiğini o evin sorunlu bir ev olduğunu bildiği halde ona aşık oluyor. hatta eve taşınırkenki sahnede kendi ağzıyla diyor han'a "allah sana da hayatına girecek kişiye de kolaylık versin" diye. ne kadar tersini istese de bilinçdışında bir şeyler çekiyor onu sorunlu insanlara, belki de istemsizce tamir etmek ümidiyle, ve hemen bu sorunların içine atıveriyor kendini.

    iki bölümden kendimce çıkardığım yorumlar bu şekildeydi, yeni bölümleri izledikçe buraları daha editlerim.
8103 entry daha
hesabın var mı? giriş yap