133 entry daha
  • her iki ülke sosyal medya hesaplarını kısıtlamış, çatışmanın gerçek boyutları rakamları gibi şeyleri iletecek savaş muhabirleri vs bölgeye sokulmamış, her iki tarafın propaganda söylemlerinin ve bu kadar dezenformasyonun içinde internete düşen iki gram videodan siz nasıl askeri analizler düzebiliyorsunuz? yani bana da öğretin.

    gördüğünüz her foto her video her harita kim paylaşırsa paylaşmış olsun, ekranın köşesinde hangi bayrak olursa olsun, kimin milli televizyonunda ağlanarak rapor edilmiş olursa olsun teyide muhtaçtır. teyid edilemiyorsa "böyle de bir şey varmış" denerek ancak gerçek bağımsız kaynaklarca teyid edilmiş veriler yanında tuz biber olabilir. gerçek rakamlar, kimin ne kaybettiği, ölü yaralı kayıp nevi, gün gün ele geçenler ve tarafların ilerleme safhaları ikmal hızları vs savaş bitip defterler açılınca ancak düzgün yazılır. yani harekat sürerken benim burada gördüğüm analizleri rakamları jane's defence network'deki ortadoğu kafkas analistleri bile bu böyledir diyemiyorken adamların 5 figures kazanan 9 dil bilen analistleri bunu yazmaya cüret edememişken siz nasıl olayor da yazayorsunuz? dahası "ermenistan iki günde 40 adet t-90 kaybetmiş kaynak hasan memmedov amcam" de bir tür teyid değil. iki tarafa etnik ve politik ve dini olarak bağımlı olmayan birileri bunu teyit edecek ki o zaman anca. bunun da üstüne bir de türk ırkı ezer, kurdun dişine kan değdi falan gibi etnik nefrete dayalı yazı altyapısı var ki resmen ömür törpüsü. yapmayın yav.

    yani yazılabilecek tabii bir şeyler var ama komple harekatın altını üstünü biliyor gibi de davranamayız. mesela etnik nefret dedik, hayatınızda hiç ermeni ordusundan biriyle bir araya gelmişliğiniz var mıdır? ben de gelmemiştim, ama geçtiğimiz senelerde pfp (bkz: partnership for peace) için ermeni heyetiyle aynı ortamda bulunmamız gerekliliği doğduğu zaman da katılmıştım. kendimden gayet emin olarak gittim hatta. türk ordusundaki ermenilere karşı etnik veya dini herhangi negatif bir duygu beslemediğim/etrafımda beslenmesine müsaade etmediğim de malumunuzdur. ancak ne diyeyim ne kadar iyi niyetli olursak olalım o gece biraz zor geçmişti. ermeni pfp temsilcisi kurmay binbaşı "kamavor" hovakimyan diplomasiyle pek bir ilgisi olmayan, trapezund'u, muş'u kilikya'yı hala ermenistanda zanneden biriydi. şu an ermeni başbakanının da yaptığı "artsakh 1000 yıldır ermenidir" mantığının o zümreye çok derin işlemiş olduğuna ben o zaman kani olmuştum.

    ben - "binbaşım kilikya'da ermeni krallığından önce de romalılar vardı, toprağın gerçek sahibi ilk gelenlerse adanayı tarsusu da italyanlara mı verelim?"

    bnb hovakimyan - "artık roma yok, ama ermeniler hep vardı"

    ben - "romalıların torunları italyanlar var, siz de erken ortaçağ ermenilerinin torunusunuz. ama dedelerinizin nesinin olduğunun realpolitikte bir karşılığı artık yok. aynı italyanların dedelerinin bir zamanlar nelerinin olduğunun şimdi önemsiz olması gibi"

    ondan sonra benimle bir daha hiç konuşmadı (sağolsun) ama bu adamların içlerindeki o hırsı kızgınlığı batılılar tarafından ihanete uğramış olma duygusunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. ermenistanın karabağı işgalinin arkasında öyle duygular vardı. hiçbir şey değişmiş değil. duyguların bu derece yoğun yaşandığı bir coğrafyada, ermenilerin ve azerilerin taraf olduğu bir masadan açık söyleyeyim hiç bir şey çıkamazdı. sözlerin bittiği yerde silahlar konuşur ki şu an da bu oluyor.

    operasyondan önce olayın siyasi boyutu var ki o tabloda azerbaycan ve ermenistan aslında ufak aktörler. ipin iki ucunu ise rusya ve türkiye yüklenmiş gibi görünüyor.

    rusya'nın buradaki pozisyonu çok karmaşık. amerika için karayipler ne demek ise rusya için de kafkaslar o demek. rusya harici bir siyasi entitenin oraya nüfuz etmesi demek onların geçen yüz yılda hiç görmedikleri bir durum. bu kabul edilemez bir şey. türkiye ile suriye'de libya'da ve şimdi de kafkaslarda karşı karşıya gelmiş haldeler. suriye'de allem edildi kallem edildi ve yüksek tansiyonlu bir tür kooperasyon sağlandı. ama bu da biraz olması gerektiği için olmuş bir şeydi. suriye rusya için taktiksel bir önemde olsa da, oraya yardım ederek dünya kamuoyunda kendini cilalayıp parlatsa da bir nato ülkesiyle "overseas" bir kavgaya açıktan girmek isteyeceği kadar da önemli bir şey değildi. türkiye'nin suriye için karşılaştığı iç baskı da rusya ile karşı karşıya gelindiğinde artacak şehit sayıları vs düşünüldüğünde astarı yüzünden pahalıya geliyordu. o yüzden suriye türkiye'nin astana grubunda oturuyor olmasından dolayı delirmiş de olsa rus-türk kooperasyonu orada zorla bulunuyor.

    işte kafkaslarda rusya'yı anlaşmaya teşvik edecek böyle bir durum bulunmuyor. kafkaslar rusya'nın denizler ötesi reklam sahnesi değil. bilfiil güney cephesi. orada başka bir bölgesel gücün suriye ve libya'da yaptığı gibi nüfuz artırma çabaları hele hele silahlı olarak bunu yapması sovyet/rus anlayışının odunla uzaktan dürtülmesi anlamına geliyor. ancak bu teraziyi dengeleyecek husus da bunu yapanın nato'nun artık dışlanmak üzere olan haşarı evladı konumuna gelmiş türkiye tarafından yapılıyor olması. rusya'nın bir nato ülkesiyle böyle caiz olmayan anlaşmalar ikili ilişkiler içine giriyor olması kendileri için inanılmaz bir prestij. putin nato'yu içeriden nasıl da yiyorum diyerek kıs kıs gülüyor. öte yandan türkiye için olmasa da akp hükümeti için bu 5 katı büyük bir prestij çünkü türk milletinin halk tabanındaki en büyük rüyası kaale alınacak kadar büyük/süpergüç gibi bir devlet olabilmek. yani ecevit'in boynu bükük tavırları milleti zamanında nasıl delirtmişse ekonomi ne durumda, muzu 10 sene önce kaç liraya yiyorduk şimdi kaç liraya yiyoruz diye sormadan bunu mukabil ekonomik önlemler getirmeden önce her yere dan dun askeri güç enjekte ediyor olmanın halktaki primi tepkisi çok güçlü. böyle bir ortamda rusya'nın türkiyeye, türkiye'nin de rusyaya ihtiyacı var. hem birbirlerini itiyorlar, hem karşılıklı güven sıfıra yakın, hem de çekiyorlar. ama bu garip dansın neticesi de cumhuriyetin 80 yıllık kazanımlarının 8 yıldan az sürede harcanıp bitmesi anlamına gelebiliyor. olsun, yeter ki oy gelsin.

    işin daha da derininde rusya kafkaslarda bir savaşa kesinlikle hazır değil. rusya ermenistan'ın şu ana kadarki konumunu (statükoyu) savunmaya and içmiş minsk grubuna en büyük desteği veren ülkeydi. çünkü kafkaslarda birbirine düşman olan ülkeleri (hemen hemen herkesi) bir arada tutmak rus perspektifinde ufak tavizlerin ve sözlerin uzun vadelere yayılıp sovyetlerin getirip dayadığı statükonun mümkün mertebe götürülmesi ile olabiliyor. şimdi azerilerin türk desteği ile istediklerini silahla rusyaya danışmadan alabiliyor olması çok büyük bir sorun olsa da, rusya kendi kümesine tilki gibi girmiş türkiye'yi aslında orada hiç istemese de covid'in dünyayı hacamat ettiği bir zamanda şimdilik bu ölçüde bir operasyonu yapacak bir ekonomik serbesti bulunmuyor. iki buçuk ordunun birbirine girdiği bir ortamı kenara katlayıp koyacak bir halleri, öyle bir insan gücünü içeren bir harekatı yapacak durumları/istekleri yok. üstüne türkiye iha/siha/dron teknolojilerinde dünyada ilk üçe girmek üzereyken suriye'de falan hava savunmaları gedikler verip dururken öyle maceralara girme istekleri hiç yok. yani bizim ekonomik vaziyet de çok içler acısı ama fiyat/performans yüksek askeri desteği teknoloji sağolsun ucuza verebilen bir ülkeyiz. rusya'nın öyle bir avantajı burada yok.

    türk dış politikası da akp öncesi dönemle karşılaştırılırsa söylemler baz alındığında ilkokul ikinci sınıf seviyesinde yürüyor da olsa şu anki vaziyette türk stratejisinin başarısı ve kafkaslara türk nüfuzunun yayılması azerilere silah mühimmat ve askeri destek (asker demedim) ile başarılabiliyor. rusların kafkas statüko stratejisi ise türklerin bunu yapmasının engellenmesiyle gerçekleşebiliyor. rusların bu dengeyi sağlayacak bir kozu olmadığından türk stratejisi şu an uygulanması daha kolay bir şey. ancak ikinci sınıf seviyesi de o yüzden dedim. türk dış politikasında akp sürecinde her olayın en başında hayt huyt diye dünyayı yakacak bir dışişleri var. sonra iç pazara 4000 psi gaz veren dini ve etnik soslu söylemler, durumu şahsileştirmeye kişileştirmeye götüren söylemler (eyyy şu eyyy bu) izliyor. ancak bir sıkıntı çıkacağı ve işlerin sarpa saracağı anlaşıldığı anda bu söylemler duruyor, basın kafasını diğer tarafa çeviriyor ve gizli saklı anlaşmalar tavizler ile türkiye bu durumdan çıkmaya çalışıyor. rus jeti düşürüldüğünde bu söylemleri durduran şey mesela domates gibi tarım ürünleri ihracatıydı. işte rus stratejisinin bu süreçteki asıl amacı türkiye'nin pek orta vadeli planı olmadığı için onu sıkıştırıp resmin dışına erken ittirmek.

    askeri açıdan incelemek için tarafların her şeylerinin masaya yatırılıp döküldüğü 100 küsür sayfalık analizler var. bunları çevirip yayınlayamam (yassah) ama hem azerilerin hem ermenilerin birbirlerine üstün olan tarafları var. formülasyonunu şurada vermiştim. eğitim ve ruh başabaş da gitse, azeri bütçesi, ekonomisi ve sayıları ermenistana göre daha baskın geliyor. ama ermenistan'ın dönüştürme kabiliyeti ve yetkinliği daha üstün çıkıyor. onun da dibine girilirse sovyetlerde ta kızıl ordu zamanlarından gelen bir tür ermeni varlığından bahsedebiliriz. kızılordu demografik olarak açıldığında slav olmayanların (rus olmayan litvanya letonya kazak özbek azeri gürcü) muharip olmayan sınıflarda istihkam, yol inşaat vs çok daha yoğun kümelendiği rapor edilmiştir. ancak ermeni subay sınıfının ivan bagramyan, kaçatur babacanyan, sergey kudyakov, ivan isakov gibi dört farklı kuvvette dört farklı orgeneral çıkartacak kadar kayırıldığı da vakidir. azeriler ise 1991'de bir silahlı kuvvetler kuracak kadar know-how bir araya pek getiremeyecek, ayaz muttalibov hatta ülkede kalan sovyet askerlerinin yeni doğmuş azerbeycan respublikasına silahlı kuvvetler olmaya devam etmesini falan onaylayacaktır. 1993 karabağ savaşında azerilerin bir tür ordusu vardır ve disiplinli de hareket etmişlerdir. ancak ermenilerin çok daha kötü ekipman, çok daha disiplinsiz alt kademe, yokluğa rağmen geniş askeri kazanımlarının sebepleri güçlü askeri altyapılarının varlığında vs aransa daha iyi olur.

    ancak 1993'ten bu güne azerbaycan işte bu güne hazırlandı. ekilip biçildi. ama bu azeri ordusunun giriştiği harekatın planlaması yıllardır masada da olsa benim gözlemime göre 2018 sonrası koca bir overhaul geçirmiş, teknolojik ve taktik yenilikleri bünyesine katarak zenginleşmiş. azeri ordusuna yıllarca sağlanan eğitim ve destek boşa gitmemiş, şimdi son siha kabiliyetini de paylaşıyor gibi görünüyoruz. işte şimdi de bu modern makinalarla hasat zamanı. clausewitz'in de dediği gibi savaş politikanın başka araçlarla devamıdır. işin sonunda kışlık zahire elde ne kalır göreceğiz. ama tepeden bakıldığında azerbaycan tek bir köy bile kurtarmış olsa artıda, ermenistan tek bir köy kaybetmiş de olsa ekside kalıyor. ama tabii ileride daha güvenilir bilgiler geldikçe de bu durumu tekrar değerlendirmeye vesile olur.
785 entry daha
hesabın var mı? giriş yap