• sabitlenmiş entry
    merhaba,

    yaşananlar ve yansıtılanlar üzerine oluşan kanaat neticesinde açıklama yapmak isteriz. londonphile nick'li yazarın uçurulma sebebi moderasyon tarihçesidir. daha önce nefret söylemi sebebiyle çaylak edilen yazar, sonrasında da nefret söylemine devam etmiş fakat bu sebeple tekrar silinen entry'sine yönelik olması gereken uçurulma işleminin uygulanmadığı fark edilmiştir. ayrıca, yazar kendi tercihiyle hesabındaki entry’leri silip tek entry’sini bırakarak hesabını "yetersiz entry profili" haline getirmiştir. bu doğrultuda, hesabı iddia edildiği üzere kişisel sebeplerle değil yetersiz entry profili ve tarihçe sebebiyle kapatılmıştır.

    torpille yazar alımı olarak ifade edilen konu ise ekşi sözlük'e emek vermiş kişilerce referans verilen, bildiğimiz ve tanıdığımız kişilerin yazarlığa kabulü 2004 yılından bu yana var olan bir durumdan ibaret.

    ekşi sözlük, her kesimin düşüncelerini özgürce dile getirdiği bir oluşum ve biz de bunu koruyabilmek adına çok dikkatli çalışmaya gayret ediyoruz. bu sorumluluğun her zaman bilincinde hareket ettiğimizi paylaşmak isteriz.
  • 2071 entry daha
    • benim için hoş olmayan tarafı ağır basan bir durum bu.

      küçük bir hikaye ile başlayayım.

      kriz süreci yönetememe olayını daha birkaç hafta önce ak interactive isimli modelcilik ürünü üreten bir ispanyol şirketi yaptı. facebook sayfalarına yeni çıkardıkları condemnation isimli kitabın birkaç tanıtım videosunu koydular. kitap modelcilikle ilgili aykırı işlerin örneklerinin olduğu bir kitap. içinde gaz odası modeli nasıl yapılır, uyuşturucu çeken figürlerin modeli nasıl boyanır, toplu mezara gömülecek kurbanların dioraması nasıl yapılır gibi kimsenin daha önce bulaşmak istemediği bazı konularla alakalı içerikler var. bu adamlar bu kitabı tanıtırken facebook'a ekledikleri videolara buldozerle mezarlara itilen toplama kampı kurbanlarını, katledilen insan görüntüleri falan sansürsüz koydular. ayrıca kitabın tanıtım metninde hoş olmayan bazı ifadeler yazdılar ve kitabı satışa çıkardıklarında kitabın yanında yahudi soykırımını hatırlatıcı bazı promosyon ürünlerini de kitapla birlikte paket olarak satışa sundular. elbette bunu gören herkes ayaklandı, şirkete soykırım ve cinayetler üzerinde para kazanma suçlaması yapıldı ve resmi bir özür dilenip tüm bu kampanyanın durdurulması istendi. şirketin facebook sayfası mesaj bombardımanına tutuldu. peki şirket ne yaptı, elbette krizi yönetemeyip konuyla ilgili yazılan yüzlerce mesajı sildi. üzerine komedi gibi bir açıklama yazıp; "asıl fikri kaçırıyorsunuz, anlatmaya çalıştığımızı göremiyorsunuz. bu kampanya kitabın içeriği ile ilgili çarpıcı bir kampanyadır. haklıyız ve bizim fikrimiz sizin kafanızı çalıştırmanız." anlamına gelen berbat bir açıklama yaptılar. bu mesaj silme artı üzerine yapılan bu açıklama sonucu millet daha da çıldırıp gene yüzlerce mesaj attı ama bunları yine sildiler. insanlar da ikinci mesaj silme furyasından sonra şirket ürünlerine komple boykot çağrılarına başladı, sipariş iptalleri geldi. neticede çok geçmeden şirket tüm yaşananlar için özür diledi, mesaj silmelerinin ve o açıklamayı yapmalarının hata olduğunu belirtti. neticede olay tatlıya bağlandı bitti gitti.

      memleketin okumuş etmiş tayfasının kültürel ve sosyal hayatı son yıllarda hoyrat bir anlayışla ve gıdım gıdım köşelere süpürülürken, paramparça edilip yokedilirken ama aynı zamanda bu kesimin de hababam plazalarda, fabrikalarda, işyerlerinde, okullarda mesai, kariyer, eğitim artık adına ne derseniz deyin ağa vs. ırgat mantığında sömürülmesi ve türlü haksızlıklara maruz bırakılmasının tam gaz devam etmesi gayet sıkıcı bir hal aldı. şu platformda hakkında yığınla entry girilen, şikayetlere konu olan en büyük mevzu haksızlık. bunu illa ki süslü kanuni tabirlerle anlatmaya gerek yok. neticede haksızlık mikro ya da makro bir şekilde hayatımıza giriyorsa o iş can sıkıcı olmaya başlıyor.

      ben 1999'dan beri burasını okurum. arada farklı isimde bir hesabım da oldu ki bu hesabımı sözlükteki bazı haksızlıklara tepki göstermek için kendim kapattım. öyle ya da böyle burasının bu hale gelmesinde ufak da olsa bir payım var. payım var da elbette sitenin sahibi falan değilim, burasını sahiplenme gibi bir hissiyatım da yok. hayatım burası değil. "yönetiminde söz sahibi olacağım, yapılacaklar illa bana da sorulsun!" gibi hülyalara girmiyorum. bu yaşanılan veya başka yaşanılmış farklı bir olay ekseninde de fanatikçe: "hesap verin kardeşim nedir bu yahu!" da demiyorum.

      ve fakat bunları demediğim halde afedersiniz herşeyi kolayca kabullenecek de değilim. neticede bu site ben ve benim gibi birçok kişinin vakit ayırıp iyisiyle kötüsüyle yazdıkları sayesinde yükselen ve dikkate alınan bir mecra ise kullanıcı ve içerik oluşturucu olarak bana bir parça saygı duyulmasını beklemek en doğal hakkım.

      şimdi yukarıdaki sabitlenmiş metni yazan kardeşe sesleneyim;

      sayın metin yazarı, öncelikle size daha birkaç hafta önce yaşanan bir olayı doğrudan örnek oluşturması için yazdım. içerikler elbette farklı ama davranış şekliniz bence aynı. krizi yönetemiyorsunuz hiç kusura bakmayın. ayrıca bir kullanıcı kurala aykırı davranırsa o davranışın cezasını verirsin, süreci yarıda bırakmazsın ve hatta gerekirse o kişiye permabanı "o anda" patlatırsın. "biz ceza verecektik ama unuttuk. neyse hazır denk gelmiş, dur yapıştıralım" diyerek o kullanıcıya olaydan bilmem kaç zaman sonra uçurma veremezsin. özellikle hassas bir mevzunun hemen ardından yapamazsın çünkü tepki geleceğini hesaplaman gerekir. profesyonel bir yaklaşım değil bu...

      ben sizin yerinizde olsam bu metni sabitten kaldırır, "kusura bakmayın hoş olmayan bir olay oldu, o olayın sıcaklığı ile bir hata daha ettik ama anladık ki yanlış yapmışız. süreçlerimize daha dikkat edeceğiz." içerikli bir metin girer olayı bitiririm. elbette hala toksik mesajlara, fanatik yaklaşıma devam eden olacaktır ama en azından çoğunluk sakinleşir. özür dilemek, hatayı kabullenmek, sorumluluk almak neden bu kadar zor geliyor çok merak ediyorum. ben evde küçük oğluma yaptıklarının sorumluluğunu, sonucu iyi veya kötü olup olmaması farketmeksizin almasını öğrettim. şu anda kötü birşey yaptığında dahi çocuk gelip kendine güvenerek "ben yaptım" diyebiliyor ve sonucuna katlanırken ses etmiyor ama koca koca insanlar neden "dükkan benim, ister benzin döker yakarım ister hepinizi kovarım gönderirim, ben hep haklıyım...!" kafasından bir türlü kurtulamıyor?!

      bir sözüm de "ya ne büyüttünüz yea, site sizin mi yea, adam istediğini yapar yea" kafasındakilere. sevgili romalılar, o zaman bilmemne.com sitesi size ürün satarken kafasına göre siparişinizi iptal ederse burada şikayet başlığı açıp veya reel hayatta tüketici hakem heyeti peşinde ağlamayın, sonuçta mal adamın satar satmaz. tuttuğunuz futbol takımı gidip avrupalı yaşı geçmişleri toplayıp topçu diye önünüze "alın izleyin" diye attığında ağlamayın sonuçta kulübün sahibi siz değilsiniz. sevdiğiniz lahmacuncu lahmacunun kıymasını at etinden çekip yaparsa sakın zırlamayın adam sonuçta dükkan sahibi, farklı bir füzyon denemiş hem atalarımız at eti de yermiş değil mi! veya her türlü şartını sağladığınız, farklı sınav,mülakat kademelerinden geçtiğiniz ve neredeyse işe başlamak üzere olduğunu bir şirket son anda sizi arayıp "kusura bakmayın bizim patronun yeğeni almanya'dan gelmiş, sizin yerinize onu alacağız hadi baaay" dediğinde de alınmayın. neticede patron ne derse o, değil mi?...

      mesele saygı meselesi canlarım benim saygı. hani elin ecnebisi "respect" diyor ya hah ondan işte...

      bu arada elbette biliyorum umurunuzda falan da olmayacak da ben bundan sonra burada içerik falan oluşturmam. haydi hayırlı forumlar...

      ekleme: şunu yazmayı unuttuğumu farkettim. bu olayda odaklanmamız gereken husus kesinlikle olaydaki kişiler değil, buraya hakim olan yönetilememe sorunu. sözlüğün herhangi bir misyon yüklenmesine gerek var mı, mevcut politik iklimde hak ve özgürlük bağlamında sözlüğün rolü, gücü nedir gibi konular çok farklı şeyler ve hukukçular, sosyolaglar vb. bilim dalları düzeyinde tartışılması gereken bir mesele bu. ancak nihayetinde, siz ne kadar isteniz de istemeseniz de, elimizde ekşi sözlük gibi kamuya malolmuş bir mecra var ve buranın da içeriğini oluşturan kullanıcılara saygı duyularak ama belli bir dengenin de korunarak yürütülmesi ve aynı zamanda yaşatılması için gerekli maddi kaynağın yaratılması sözkonusu. terazide kullanıcı/içerik oluşturucu aleyhine her hareket elbette etki-tepki yasası gereği bir reaksiyon görecektir. ancak bizlerin sorun yaşadığı asıl mesele de sözlükte yaşanılan çoğu hadisenin nedense sürekli kullanıcı aleyhine işlemesi. halbuki yapmanız gereken süreçleri okumak bu kadar basit. kimse sizden halk kahramanı olmanızı, bir inkilap başlatmanızı, türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmanızı falan beklemiyor. sadece en azından yapabileceğiniz konularda kullanıcı lehinde, kullanıcı gibi düşünmenizi istiyor. örneğin burada insanlar yıllardır basit bir android uygulamasından şikayet edip durdular. kaç hafta önce "nihayet", "o konuya da bakacağız" diye bir mesaj atıldı ama bu mevzu üzerinden kaç hafta geçti fakat tık yok. bu artık kullanıcıya saygısızlık falan değil bildiğin boşvermişlik. ayrıca beni çok üzen başka bir durumda kafasına her esenin burada başlık sildirebilmesi. yani bunu benim aklım havsalam almıyor. tamam hakaret içeren şeyler, haksız ithamlar silinsin de komple başlık kapanıyor ve ben daha bugüne dek bu başlık sildirme hadisesine sözlükçe itiraz edilip de itirazın haklı bulunması sonucu o başlığın eski haline döndüğünü görmedim. yani ayıptır, günahtır tüm giden başlıklar %100 sorunlu mu hukuksal açıdan? hiç mi ekşi'nin haklı olduğu bir başlık yok. hem özgürlük hem demokrasi diyeceksiniz hem de bunu savunmayacaksınız? belki de savunuyorsunuz ama olmuyor orasını bilemem, adliye adliye gezecek halimiz yok ama en azından kullanıcılara onları savunduğunuzu hissettirin. yoksa tepeye açıklama yapıştırıp yok şu nedenle uçurma oluyor yok referansla yazar olunuyor diye yazmayın. bu arada başta da yazdım 1999'den beri buradayım referansla yazar yapılmayı hiç duymadım. ha kendi aranızda bir muhabbettir bilemem orasını...
    221 entry daha
    hesabın var mı? giriş yap