5 entry daha
  • kierkegaard, otoriter bir babanın sert disiplini altında büyüdü. tüm avrupanın bir iflasın eşiğinde olduğunu söylüyor ve pazar günü hristiyanlığını yerden yere vuruyordu. teoloji ve felsefe bilgisini birleştiren kierkegaard, hegelci felsefenin ele aldığı tüm nesnel doğruların tek başına bir bireyin varoluşunda geçerliliği olmadığını vurguladı. önemli olan nesnel doğrulardan çok insanların yaşamları için anlamı olan doğrulara ulaşmaktı. gerçekten de, bir an için kendimizi yaşamın içinden alıp çıkarsak dünyada olup bitenlerin bizim varoluşumuz için hiç bir anlamı kalmadığını görürüz. böylesi kişisel bir doğruya örnek, dinsel düşüncenin rasyonel ya da doğru olup olmadığı sorusudur. kierkegaard’a göre bu tür önemli sorulara aklımızla değil, ancak inançla yaklaşabiliriz. örneğin bir insanın bizi sevip sevmediğini kesin olarak bilemeyiz. karşılaştığımızda beklediğimiz ilgiyi göstermeyip, yanımızdan geçip gittiğinde günlerce zihnimizi meşgul edebilir bu durum ve uyku tutmaz bizi. tek yapılacak şey öyle olduğuna inanmak ya da ummaktır. güzel bir kadini ilk kez öperken aklımıza ilk gelenler e=mc2 değildir elbet. bu nedenle sevgili kierkegaard, “tanrıyı nesnel olarak kavrayabilir miyim, bilmiyorum ve işte tam da bu nedenle buna inanmak durumundayım” der. asırlardır insanlar tanrıya akıl yoluyla mantıksal tezlerle ulaşmaya çalıştılar, oysa bu yolla inancın ve içtenliğin yitip gideceğine inanıyordu kierkegaard. o, insan yaşamının “estetik aşama”, “etik aşama” ve “dinsel aşama”dan oluştuğuna inanıyor ve ancak çok az kişinin ilk iki aşamayı geçip dinsel aşamaya ulşabildiğine inanıyordu. öyle ya insanda kendine benzemeyenlere kin ve nefret duygularını yeşerten, ruhsal esenliğin ve hoşgörünün bulunmadığı, yalnızca bir takım ritüellerden oluşan günümüz muhafazakar müslümanlığının kierkegaard’ın sözünü ettiği “dinsel aşama” olduğunu kim iddia edebilir. işte bu nedenle dinsel öğretilerle o öğretileri yaşaması gerekenlerin davranışlarındaki tutarsızlık bir çok insanın dine karşı önyargılı olmasına neden oluyor. einstein da benzer şekilde üç farklı din anlayışından sözetti:
    “primitif din” yani korkuya dayanan din, “ahlaki din” ve “kozmik dinsel duygular” ki antropomorfik bir tanrı kavramsallaştırmasının yer almadığı, doğmanın olmadığı bir din anlayışıdır.
563 entry daha
hesabın var mı? giriş yap