şafak türküsü
-
nevzat çelik'in biri de "müebbet türküsü" olan dört (daha fazla oldu mu?) şiir kitabının ilkidir; ki ankara'da mithatpaşa caddesinde arkadaş kitabevinde elleri kelepçeli ve iki jandarma erinin arasında bir masada oturarak imzalamıştır.
o günlerin hissiyatı içinde yazdığı, gerçekten tutsaklığın, haksızlığın, ölüm korkusunun, pişmanlığın ve bunlara benzer insan olana ağır gelecek duyguların şiiridir, bu kitaptakiler.
ahmet kaya yorumu tam bir talihsiz yorum* örneğidir kanımca, ille biri besteleyip yorumlayacak idiyse, kitaba ad*ını veren bu şiiri, o kişi keşke zülfü livaneli olsaydı demişimdir.
sonra, "müebbet türküsü" biraz daha hüzün ağırlıklı, ama umuda yönelmiş bir kitaptır; suda seken hayat ile (sonuncunun adını hatırlayamıyorum) son kitap ise şafak türküsünün ağırlığından son derece uzak, adeta tecimsel kaygılar ile* kaleme alınmış gibidir.
bu entyyi kötüleyen dingile not: ben oradaydım, gözyaşları içinde imzalattım kitabı, elleri kelepçeli bakakaldım ardından. şafak türküsünün her satırını yüzlerce kere okuyup okuyup lanet ettim bu ülkenin gelmişine geçmişine, gençlik işte; çocukluk hatta. sonra n'oldu gözüm, nevzat abim çıktı hapisten sattı ruhunu şeytana, yalan mı?
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap