5 entry daha
  • şimdi ayda gezgin için “ayağında çorap yoktu” melankolisi yapılırken, hastaneye köfteler yağarken, enkazın molozu üzerinde bakancıklar gezinirken aniden yine aklıma düşen 1999 depreminin sembol kızı.

    ayda nasıl şok olmuş bir sakinlikte molozların arasından bize bakan bembeyaz tozlu yüzüyle sembol olduysa, ömür de enkazın beton bir bloğunun altında neredeyse 90 derece yan yatmış boynu ile o dönemin sembolü olmuştu.

    işte burada kilit kelime öbeği “o dönemin sembolü olmuştu”

    bugün ömür’ün adını bile kaçımız hatırlıyoruz? sosyal medyada özel paylaşım yapmayın diye yırtınanlardan kaçı ömür’ün bırakın adını varlığını hatırlıyor? ömür’e ne oldu kaçımız biliyor? ilgileniyor? ömür’e kaçımız depremden sonra destek gönderdik? kaçımız bugün yardım kampanyaları düzenliyoruz onun için? ömür’ü devlet hatırlıyor mu? ömür hala var mı sahiden? senin için, benim için, bizim için ömür yaşıyor mu?

    bu giriyi ikiyüzlülüklerimizle, ders almayan yanımızla, saman alevi gibi hızla yükselen ama bir o kadar da çabucak sönen sözde merhametimizle yüzleşmek için yazıyorum. bu giriyi ateş düştüğü yeri yakar buyuran atalarımızın dehasını bir kez daha anlamamız için yazıyorum. bu giriyi kalabalık dağılınca yangınıyla başbaşa kalan tüm aileler için yazıyorum.

    merhametimizde, ilgimizde, desteğimizde hem bireysel hem devlet olarak samimi olsaydık bugün ömür’ü tanırdık, bilirdik. depremden neredeyse 15-20 yıl sonra 27 bin lira manevi tazminatı anayasa mahkemesi’nin ittirmesiyle alabildiğini bilirdik. maddi tazminat talebinin reddedilmesine isyan ederdik. üstelik tüm bunların deprem nediyle vücut fonksiyonlarının önemli bir bölümünü kaybetmiş, engelli olmuş bir kıza reva görüldüğüne tüm gücümüzle isyan ederdik.

    ama ömür kimdi? neydi? ne ifade ediyordu? geçmişten hepimizin payına düşen acı bir anı. hiç özümsemediğimiz, hatırlamak istemediğimiz. tıpkı ayda’nın da bir süre sonra düşeceği acı anılar mıntıkasında bekleyen bir ömür bizim zihnimizdeki.
hesabın var mı? giriş yap