5668 entry daha
  • 3 hafta önce şöyle yazmıştım;

    "şu an sars-cov 2, bağışıklık sistemimizi kandırabilecek kadar farklı, başka bir alt mutasyon tarafından yeni bir salgın olarak yayılıyor ve tekrar toplum bağışıklığına ulaşacağımız seviyeye çıkıyor ve tahminimce en geç 1 ay içinde (muhtemelen 1-2 hafta) vaka sayılarının tekrar inişe geçtiğini göreceğiz. not alın geçmezse dalga geçmek için mesaj atarsınız. "

    (bkz: #115317081)

    şu an avrupa'daki son durum;

    https://ourworldindata.org/…r~cze~mlt&region=europe

    bu kadar keskin bir tahminde bulunmamın sebebi falcılık değil tabi ki. bilgileri objektif olarak, yani duygularınızdan, çevrenizden, inanışlarınızdan bağımsız bir şekilde analiz ettiğinizde bazı konuları anlamak oldukça kolaylaşıyor.

    bu entryi "bakın nasıl bilmişim" demek için değil, daha önce yazdıklarım şimdi yazacaklarıma bir referans olsun diye yazıyorum. gerçi bugün virüsten bahsetmeyeceğim, virüs ile ilgili yeterince yazdım zaten. artık virüsten çok daha tehlikeli bir sürece girdik, hem de dünya genelinde; toplumsal bunalım. bu çöküş geleceğimizi tehdit ediyor ve daha şimdiden geri dönüşü onlarca yıl alacak hasarlar oluşturdu bile. böyle giderse bildiğimiz dünyayı ancak filmlerde izleriz.

    ilk olarak bazı şeyleri tekrar tekrar netleştirmekte yarar var. komplo teorisyeni değilim ve komplo teorisyenleri tarafından yazılan herhangi bir zırvayı da ciddiye alıp okumam. gerçekler zaten apaçık önümüzde duruyor, saçma sapan bilimsellikten uzak teorilere ihtiyacımız yok. her neyse, konuya geçelim.

    belki duymuşsunuzdur google, twitter, facebook, youtube ve benzeri platformların tamamı pandemi süreci içerisinde yeni kurallar getirdi ve artık içeriğinin yanlış olduğunu "düşündüğü" verileri sitelerinden kaldırabiliyor veya aramalarda geriye atabiliyor. peki bu platformlar tartışmalı bir konuda içeriğin yanlış veya doğru olduğuna neye göre karar veriyor? örneğin alanında (salgın hastalıklar) yaşayan en değerli 3-5 bilim insanından biri olarak kabul edilen john ioannidis gibi bir efsanenin açıklamalarına “medical misinformation” diyerek sansür uygulamaları sizce kabul edilebilir, akla yatkın bir durum mudur? bunun kabul edilebilir bir yanı var mıdır? türkiye'deki sansürcü zihniyetten bir farkı var mı bu yapılanın?

    https://undark.org/…/john-ioannidis-politicization/

    en önemlisi bu olduğu için özellikle john ioannidis örneğini veriyorum, sanmayın bu olay tek. böyle bir bilim insanına alanında sansür uygulayabilenlerler daha az tanınanlara neler yapıyor siz hayal edin. buyrun diğer meşhur bir örnek; the great barrington declaration. hangi hakla harvard, oxford ve stanford üniveristelerinden salgın hastalıkları alanında uzman 3 profesör tarafından hazırlanmış, binlerce bilim insanı ve yüz binlerce insan tarafından imzalanmış bu deklerasyon gölgelenebilir? alanında uzman bilim insanlarının kendi alanlarındaki konuşmalarının sansürlenmesi, kaldırılması normal mi ya? kendi meslek alanınızda hazırladığınız çalışmalarınız "misinformation" şeklinde kaldırılsa, "hmm demek ki youtube benden daha iyi biliyormuş" diyip fikrinizi değiştirip yolunuza devam mı edersiniz?

    https://www.ft.com/…28c-8074-4856-bde0-20f3bf4cd8f0

    yukarıdaki linki iyi inceleyin lütfen. pandemi sürecinde akıl almaz şekilde büyüyen firmalara güzelce bakın. bu komplo teorisi mi? yoksa gözle görülür bir gerçek mi siz söyleyin? bu süreçten sen para kazandın mı? gelirin arttı mı? yaşam standartların iyileşti mi? oysa size john ioannidis yerine bill gates dinletenler (bill gates'in kendisi dahil) bu süreçte çok güzel kazandılar ve kazanmaya da devam ediyorlar. bu firmaların sizin iyiliğiniz için, dünya refahı için ölüp bitiğini, "ne yapsak da dünya insanlarını bu salgından kurtarsak" diye yanıp tutuştuğunu filan mı hayal ediyorsunuz? sizin hayatınıza, evine giren bir sineğinkinden daha fazla değer verdiğine inanıyor musunuz? böyle saf duygulara sahipseniz bu hayatta çok üzülürsünüz. onlar için tek değeriniz şirketlerine kazandıracağınız paradan ibarettir, kazandırmıyorsanız varlığınızın onlar için hiçbir değeri yoktur. şirket algoritmalarındaki datalarsınız. müşterisiniz. bu kadar basit...

    yaşadığımız bu toplumsal çöküş, ölüm korkusu üzerinden sizi hizaya sokan bu şirketlerin eseridir. dışarıdan bakmadığınız sürece durumun vehametini idrak edemezsiniz. üstüne işe yaramadığı defalarca kanıtlanan, bilimsel çalışmalarla gösterilen yasaklardan, kısıtlamalardan daha da fazlası için dua edersiniz.

    insanların ölüyor olması ne zamandır sizin için dert olmaya başladı? kendinizi kandırmayı bırakın, dürüst olun. her yıl açlıktan, susuzluktan, tedavisi olan salgın hastalıklardan ölen milyonlarca çocuk için bugüne kadar kılınızı kıpırdattınız mı? insanlar ölüyormuş... açık açık söyleyin "kendim ölmekten korkuyorum" diye.

    hayatınızın değerinin şimdi mi farkına vardınız? kaçınız kilonuza dikkat ediyor? kaçınız sağlıklı besleniyor? kaçınız düzenli egzersiz yapıyor? kanserden, kalp hastalıklarından korkmayan adamın covid'ten korkmaya hakkı yok. sigara içen adamın covid'ten korkmaya hakkı yok. hareket etmeyen adamın covid'ten korkmaya hakkı yok.

    ben uzun ve sağlıklı bir yaşam için bu dediklerime dikkat ederken insanların korkusuzluğuna hayret ediyordum, meğersem sizinki korkusuzluk değil düpedüz cahil cesaretiymiş. kanserden, kalp hastalıklarından ölme ihtimaliniz covid'ten ölme ihtimalinizden binlerce kat fazla ama sigara içiyorsunuz, obezite sınırlarını aşıyorsunuz, bilgisayarın karşısında hareketsiz saatler geçiriyorsunuz ve oturduğunuz yerden "ülkeyi 2 hafta kapatsak, kurtulacağız" diye kaynağı kaba etiniz olan iddialarda bulunabiliyorsunuz. size bir şey derim de ayıp olur.

    şirketler için gezen tavuklardınız, şimdi kafes tavuğuna çevirdiler sizi. tavukçuluk sektörünü bilen bilir, kafes tavukçuluğu daha karlıdır. onları da salgın hastalıklardan sizi korudukları gibi korurlar, hasta olmasınlar diye tesiste kuş uçurmazlar...

    uyanın artık, uyanın. bildiğimiz dünya düzeni değişiyor siz hala "yoğun bakımları gezsen anlarsın" kafasındasınız. çok merak ediyorsanız hastaneye kadar gitmişken bir de onkoloji servisini ziyaret edin. topluluk olarak kansere karşı hangi önlemleri aldık? kanserden ölenlerin sayılarını borsa takip eder gibi takip ettiniz mi hiç? dün kaç kişi kanserden öldü biliyor musunuz? saydığım platformlar kanserden korkmanızı isterlerse organik pazarlarda sıraya girersiniz, kalp krizinden korkmanızı isterlerse her akşam iş çıkışı kendinizi ormana atarsınız. salgın hastalıktan korkmanızı isterlerse de böyle kafes tavuğuna dönüşürsünüz.

    konu hiçbir zaman insan hayatı olmadı. ne devlet için, ne de o listedeki şirketler için. artık şirketlerin kucağına oturdunuz. onlar neye izin verirse onu okuyorsunuz, onu izliyorsunuz. onlar nasıl düşünmenizi isterlerse onu düşünüyorsunuz. onlar neyi almanızı isterse onu alıyor, neyi yapmanızı isterlerse onu yapıyorsunuz. düşünceleriniz ve hayatınız artık size ait değil.

    şimdi bu yazıyı yazdığım için bana bol bol küfür edebilir, ne kadar cahil olduğumu söyleyebilir veya klişe esprilerinizi yapabilirisiniz. lafınızı esirgemeyin. belki bu stresli günlerde rahatlamanıza bir nebze faydam olur.
9415 entry daha
hesabın var mı? giriş yap