130 entry daha
  • birkaç yıldır dönüp dönüp okuyorum adler'i. çok değil 2 sene evvel "vavs" ya da "ohannesburger" gibisinden reaksiyonlara gark ediyordu beni. tık. zamanla toplumsallık konusunda zırvaladığını düşünmeye başladım. rahatsız ediyor beni fakat bu gerçeklerle yüzleşmekten duyulan bir rahatsızlıktan ziyade karşınızda yetersiz olgulardan yola çıkıp yargılara varan insanları gördüğünüzde duyumsadığınız türden bir rahatsızlık. toplumu bu denli yüceltmesi ve birey için hayatın anlamının her koşulda toplumun ilerlemesine katkı hatta hizmet olduğunu söylemesi bana artık komik geliyor.

    adler'in hayata verdiği anlam başkaları için çalışmak, başkalarına ilgi göstermek, onlarla işbirliği ve uyum içinde bulunmak. insanlık tarihine bakmış ve yalnız böyle düşünen insanların iz bıraktığını görmüş. diğerleri silinip gitmişler. hatta bütün ömürlerini boşa geçirmişler. uzun uzun açıklamaya gerek yok zaten kendi kendini gülünç duruma düşürmüş bu sözlerle. nesin sen totaliter bir hükümet misin? bu nasıl bir öğreti. tabii öğreti kelimesine takılacak olanlar vardır fakat adler satır aralarında kendi öğretisini dikte ediyor. meseleleri çözümlemek ile yetinmiyor. uzmanı olduğu alanın teknik sınırları içinde kalmadığı açık. ayrıca böyle üst perdeden konuşup sonra dilinin ucuyla bireyin hayatı algılayışında deterministik bakış açısını yadsımadığını söylemesi fakat yine eski yargılarına güçlü bir biçimde dönmesi insanda sünepe bir izlenim uyandırıyor. üst perdeden sunduğu öğretiye tatmin edici argümanlar bulamadığı için kendi çelişkilerinin içinde nefes alabileceği bir gedik açmış gibi geliyor bana. hayatı anlamlandırırken adler'in öğretilerine gözü kapalı uyum sağlamaya çalışan insan lümpen ve yavan olmaya mahkumdur.

    hala söylediklerinin çoğuna katılıyorum ve onlardan etkileniyorum fakat özgür irade ve determinizm özelinde bu şerhi düşmesem olmazdı..
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap