1 entry daha
  • az önce babam " ya delidda" dedi "12 sene oldu, görüyor musun" . anlamadım, ya da işime gelmedi emin değilim. " tam dedi günü de, salı; ağabeyine 12 sene oldu." bunca senedir ilk defa senin ölümünle ilgili konuştuk. annemde hummalı bir çalışma; mutfakta. yarın senin için bir kaç kadın toplanıp yasin okuyacaklar. ben senin için bu yazımı çoktan bitirmiş olacağım o sırada. onlar evde ağlarken ben işte çalışıyor olacağım. ve tek derdim belki bir boşluk bulup sigara içmeye inebilmek olacak. hatırlamayacağım yani seni. inadına yarın hatırlamayacağım. yok gibisin. hiç olmamış gibi. gün geçtikçe sahiciliğini kaybediyorsun. seni hatırlaya hatırlaya tüketmekten korkuyorum. azalmandan. bu çünkü başka türlü bir yokluk gibi değil. korkularım olduğun için kızıyorum sana. bana sadece kabus olarak geldiğin için. hayalini bir dakika görebilmek için ömrümü verebilecekken, karanlığın içinden çıkıp gelen korkulu sesinden dolayı gözlerimi açıp bakamıyorum sana. bazen gerçekliğinden çok burada oluyorsun biliyorum. ama sen yoksun. gerçekliğin kadar. korkularım da yokluğun kadar gerçek oluyor sonra. titreme nöbetlerine tutuluyorum. seni hatırlamıyorum diye mi yapıyorsun bunları. oysa ben belli aralıklarla rüyamda görüyorum seni. işte bazen de ağlıyorum. daha ne istiyorsun. yoruldum. birileri geliyor bankaya. yaşına bakıyorum. bu kadar olacaktın diyorum sonra. abdurrahman abi nin gittiğimde bana şefkatle sarılmasından içim acıyor. bugün tapu dairesinde işim vardı. ortaokul arkadaşımla karşılaştık. oturdum, çay içtik. yeğeninin fotorafını gösterdi. kız çok güzel. saliha kadar. ve aynı saliha. dedim ki "aynı halası, valla derlerdi de inanmazdım, ne çok benziyor sana." saliha büyük bir gurur duydu dediğimden , kırmızı ojeli tırnakları ve topuklu ayakkabılarıyla pazar kahvaltısına gitmiş kadınların edasıyla omzuma vurdu gülerek "ağabeyinin kızı da sana benzer, ha sahi evlendi mi ağabeyin?" sen ne bileceksin. neden anlatıyorsam bunları sana. toprak mı oldun, su olup yemeğime mi karıştın, çiçek mi verdin mezarının üstünden. ne anlarsın ki sen bunlardan. acıdan, özlemekten... ölüp çürümekten başka ne bilirsin ki. özledim... yokluğunu dile getirip eşe dosta anlatamayacak kadar çok özledim seni. yanına kıvrılıp yattığım çocukluk günleri. akşam yaptığımız mahalle gezmeleri. sayen de elime anayasa alışım ve bana vaktinden çok önce onu ezberletişin. cebinden aşırdığımı sandığım bozuk paraların, müzik setinin kumandası. hiç olmamış gibi biliyor musun abi? hiç olmamışsın ve benim yazdığım onca kahramandan biri gibisin. silik. teninin sıcaklığı olmayan. nefesi sigara kokmayan. az sonra gözyaşlarımı silip, ışığı kapatıp ve korkmamak için bilgisayarı-müziği açık bırakıp yatacağım. muhtemelen sesini duymanın beni rahatlatacağı birini arayacağım sesim çatallı çıkmazsa. belki dua da ederim. emin değilim. yattığım yatak senin yatağın. bu gece geleceksin biliyorum. senden korkmayacağım. başka yatak yok artık odada. yanıma yatacaksın. bugün senden isteğim bana sarıl tamam mı. gene senden korkup sessiz çığlığımla ruhunu incitirsem namerdim. sana ölmek düştü öldün abi bitti bu dünayda işin bizeyse üzülmek düştü ağlamak düştü okunmayacak şiirler yazmak düştü ölülerin arkasından !

    diye yazdırır küçük kız kardeşe abinin ölmesi.

    edit: oha 19 yıl olmuş ve hiç birşey değişmemiş...
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap