• gençliğimi sikeyim. hayatımda olmak istemediğim ama köklerimin beni oraya bağladığı rezalet sıkıcı bir kasabada yaşadım.

    ulan küçücük kasaba tabi içmekten başka yapılacak aktivite yok. şehrin en işlek caddesinde kırmızı burunlu genç adamlar kaynıyor. herkesi karaciğerinde bir tekleme var. safra kesesinde taş olmayanı adamdan saymıyoruz.

    yine böyle yoğun alkol alınmalı bir arkadaş toplantısı içindeydik. bütün uğursuzlar bir araya toplanmış. toplamda 8 kişiyiz.

    her zaman gittiğimiz, ortasında kömür sobası ve içerisi kurumasın diye üstünde su dolu tencere olan meyhaneye gittik.

    biz rakımızı içtik fakat bu sefer biraz fazla içildi. erik rakısı yapmış arkadaşın babası. meyhaneye yanımızda götürdük bu rakıyı. garson geldi "abi ne bu" dedi.

    -kardeşim bu erik rakısı adamın anasını ağlatır.
    +bana ne olacak abi biz her gün rakı içiyoz
    -bu farklı hocam sen bunu hafife alma
    +koysana bi kadeh bana. sek olsun

    ya amına kodumun salağı bize şekil yapmaya çalışıyor. bizden yaşı küçük ama "sizden çok içiyorum lan ben. rakı bana dokunmaz" artistliği peşinde de o elinde tuttuğu sek rakı adamın damarlarını açar. siyanür gibi.

    hop dedi fondip yaptı sek rakıyı. rakı diline değdiği an gözleri kızardı. göz kenarından bir damla yaş aktı. "uff iyiymiş bu" dedi ve gitti.

    biz devam ettik içmeye. bir kadeh tekel rakısı 1 kadeh erik rakısı içiyoruz. arada elenenler oluyor. kimisi kusup geliyor. ya doğal seleksiyon gibi işte güçsüz olanlar aramızdan ayrılıyor. sonra mekan sahibi geldi.

    -olum siz ismail'e ne verdiniz lan
    +erik rakısı verdik hasan abi
    -olum adam bana bıçak çekti. duvara bakıyo ama bana bıçak çekti sanıyo
    +abi biz o salağa dedik vurur diye.
    -bütün mutfağa kustu. beyler ben size yüz kere dedim dışarıdan içecek getirmeyin diye

    yani hasan abi sinirlisin de, müşteriye, elemanının bütün mutfağa kustuğu söylenmez. tadımız kaçtı bizim. son kadehleri içip çıktık dışarı.

    ezelden beri bir aktivitemiz var bizim. rakımızı içtikten sonra cilalarımızı halı sahaya gidip maç izlerken içiyoruz

    halı sahanın oraya gittik biz yine. daha önce de maçlarını izlediğimiz bir ekip oynuyor. biz bu adamlarla oturup maç sonrası bira da içmiştik. komple laz bunlar. çektik arabayı maçı güzelce izleyebileceğimiz bir yere, indik arabalardan açtık biraları izliyoruz. herifler harika oynuyor.

    erhan erik rakısını kendi getirdiği için erik rakısını en çok içme hakkını kendinde görüyor amına koyayım. herif pet bardakta bam güm vuruyor rakıyı sek olarak. su yerine de bira yudumluyor. adam komaya göz kırpıyor inceden. neyse bu biraz sallanmaya başladı durduğu yerde sonra "gözlerim iyi kesmiyor lan burdan ben yakından izlicem" dedi.

    -e bilader iki saattir gargara yapıyon rakıyı amın götün kaydı
    +lan yok bende bir bok abartmayın

    erhan ağzında tersten yaktığı sigara, elleri belinde, "ulan bu sigaradan neden duman gelmiyo" diyerek orta dünya derebeyi gibi gitti halı sahanın tellerinin yanına.

    biz de muhabbete daldık 3 arkadaş. maça olan ilgimizi kaybettik. arkadaşın biri piç kasa bmw almış, sarı renk arabanın arkasına kara şimşek yazdırmış onun makarasını döndürüyoruz.

    sonra ileriden "o amına kodumun topuna öyle mi vurulur lan. madem vuramıyon pas ver" diye bir bağırış geldi. bu erik rakısına batırılmış ses telleriyle erhan'ın ta kendisiydi. aha dedik mevzu çıkacak. mehmet hemen koştu, sahadakilerden özür dileyip erhan'ı yanımıza aldı.

    -ya erhan salak salak hareketler yapma ayrılma yanımızdan
    +lan ben sizin köpeğiniz miyim hoşt diyince gideyim yanınızdan
    -ne diyon amına kodumun sarhoşu
    +seni sikerim lan gözlüklü
    -ne diyon olum bende gözlük yok
    +var.

    böyle bir bilinç kayıplı sarhoşluk.

    biz yine muhabbete daldık. bu kez mehmet'in göt yanağında çıkan et beninden bahsediyorduk. kimisi diyor keçiye yalat, kimisi boğ onu diyor. cehalet ete kemiğe bürünmüş biramızdan içiyor, sigaramızdan nefes alıyor.

    tam memo donu sıyırdı, götündeki et benini gösterecek, ben de elime telefonu almışım onun bu hatasından faydalanıp, hayatının sonuna kadar peşini bırakmayacak ölümsüz bir foto çekmek peşindeyim, halı saha tarafından "senin vereceğin pası götünden sikeyim" diye bir bağırış daha geldi.

    memo donu topladı, ben de panikle foto çekme düğmesine bastım. memo'nun donunu toplarken çekilmiş bir fotosu uzun zaman durdu galerimde.

    bu sefer halı sahada maç yapanlar alttan almadı. "senin kitabını sikerim" diye karşı taraftan da bir haykırış gelince adrenalin denen nane tırnak uçlarıma kadar sirayet etti.

    hemen olay yerine koştum ama iş işten geçmiş, adamlar tek sıraya girmiş halı sahadan çıkıyorlardı. halı sahanın çıkışı bizim olduğumuz yere ters taraftaydı. o sebepten onlar yanımıza ulaşmadan biz arabalara koştuk. ilginç olan , adamlar bizim yanımıza gelmedi, karanlığa doğru gittiler. tam o sırada bir anda yanımızdan araç farları yandı. biz amına kodumun karanlığında adamların panelvanlarının ortasına park etmişiz. sarhoşuz farkında değiliz. panelvanlardan birinin sürgülü kapısı açıldı ve bir kadın kafasını uzatıp "hemen gidin burdan sizi öldürecekler" diye bağırdı. sürgülü kapıyı kapatınca kapının üstünde "mercan halı yıkama" yazıyordu. bunu gören erhan "ananı sikeyim bunlar halı yıkamacı" diye panik dolu bir çığlık attı ve biraz da kustu.

    şu olayla ilgili adamın en çok şaşırdığı şeyin adamların halı yıkamacı olması, tamamen alkolün beynine ettiği tesirin elle tutulur hali olmasıdır.

    adamlar panelvanların ve araçlarının bagajlarından, sopalar, levyeler ve rulo yapılmış kilimlerle üzerimize doğru koşmaya başladılar. arabaya doğru donunu tuta tuta koşan erhan'ın ense köküne rulo yapılmış kilimle vurulunca ilginçtir ki düşmedi fakat destinasyonu değişti. koşarak gidip adamların panelvanının sürgülü kapısını açtı içine oturdu kapıyı kapattı. içeriden kadın çığlıkları gelince kapıyı açtı, dışarı çıkmaya çalışırken onu kapıda bekleyen sopalı arkadaş karnına sopayla vurdu.

    ben bu esnada aracın arka koltuğuna kendimi atmış, erhan'ın dayak yiyişini ön sıradan izliyordum. o sırada levyeli arkadaşlardan biri aracın ön camına levyeyle vurdu. cam kırılmayınca. "hıah anasını avradını" diyip bir daha koydu. cam am gibi yarıldı. söfor koltuğundaki memo "anamızı sikecekeler" diye geri vitese takıp, yolcu kapısı açık olan arabayla geriye doğru sert bir manevra yaptı. biz uzaklaşınca adam elindeki levyeyi hırsından bize doğru fırlattı. serkan yolcu tarafından araçtan çıkıp yerdeki levyeyi alıp, former levyeli adamın peşinden koşmaya başladı, koşarken de "lan fatih tekke, buraya gel avradını siktimin" diye bağırıyordu. serkan'ın futbolla çok arası yoktu o sebepten adamı fatih tekke sanıyodu.

    bu sırada tahmini 9 kişi erhan'ı araya almış dövüyolardı. erhan babyblade gibi yerde döne döne dayak yiyordu. memo, araca pati çektire çektire bir yandan da kornaya abanarak erhan'ı olduğu yere doğru yapıştırdı. onların olduğu tarafa jaws gibi geldiğini gören lazların ilgisi erhan'dan kayıp onlara doğru gelen, beyaz renk amortisörleri indirilmiş hilkat garibesi kılıklı, çıyan şahin'e döndü.

    hayatımızın hatasını yaptığımızı adamların arabaya doğru hamle yapmasından sonra memo'nun "bazen çok fevri hareketler yapıyoruz" demesinden tam olarak idrak ettik.

    adamlar bize koşarken erhan yerden kalkıp "levyeleri var" diye bağırdı. ya kardeşim senin ben lag yemiş beynini sikeyim. ön camda zaten o levyenin hatıratı var.

    biz kapıları kilitledik. memo ön camdaki deliğe doğru ağzını götürüp "erhan kaçsana gerizekalı" diye bağırdı. erhan önce sağına soluna baktı sonra road runner gibi "bip bip" diye ses çıkarıp koştu. adamlar bizim arabaya ellerine geçirdikleri her şeyle vururken erhan'ın bu gereksiz hareketine biraz bi kahkaha attık.

    memo araba ile ara gaz verince etraftakiler ezilecez endişesiyle etrafımızdan uzaklaştı. memo gaza abanıp " orospu çocukları" diye uzun hava okuyup erhan'ın kaçtığı yöne doğru sürdü arabayı.

    yol üstünde erhan'ı arabaya aldık. parçalanmış arabayla hemen kendimizi en rahat hissettiğimiz bir tepeye çıkıp durum değerlendirmesi yaptık.

    -erhan allah belanı versin senin. bu arabayı sen ödeyeceksin olum
    +serkan seni de sikerim arabanı da
    -lan ben mehmet amına koyayım. ne serkan'ı. serkan bu ben mehmet

    erhan sarhoşuyla bu iş olmayacak diye düşünüp kendi aramızda sohbete daldık.

    sonra ben bir konuşma yapma ihtiyacı hissettim.

    "arkadaşlar, biz bu amına kodumun memleketinin yerlileriyiz. adamlar kendi memleketimizde bizim ebemizi sikti. bu böyle olmaz. hemen gidip..."

    daha ben sözümü bitirmeden erhan "aferin lan gözlüklü. yürüyün lan gidelim analarını sikelim şunların" diyince ben önce "ben gözlüklü değilim amcık ağızlı" diyip sonra derdimin onları dövmek değil de tanıdık polislere gidip şikayet etmek olduğunu anlatmaya fırsat kalmadan kendimi araba içinde olayın geçtiği halı sahaya doğru giderken buldum.

    halı sahaya vardığımızda kimseler yoktu. oradan hareket edip gidiş yollarında yarım bir arabayla bunları aramaya koyulduk. tam ana cadde üzerinde giderken yolun kenarında üzerinde rize forması olan bir adam gördük. erhan "aha işte onlardan biri" dedi. arabandan indik çok yoğun bir şekilde adamı hırpalamaya başladık.

    adamı dövüyoruz fakat adam gayet mağrur dayak yiyor. ben hayatımda bu kadar efendi, kendini dayağın kollarına bu kadar güzel teslim eden insan görmedim. ya adama vuruyoruz ama bu işte bi terslik var. sonuçta o da tanıdı bizi, az önce attığı dayağın feedbackini alıyor herhalde ondan böyle mağrur diye düşünüp dayağa devam ettik.

    bir şehrin en işlek caddesinde adam döverseniz polis de gelir hayatınızı siker sizin. yanımıza ekip otosu yanaştı. erhan "polisler" diye bağırdı. ya bu aptal o gece her gereksiz mevzuya böyle şaşırdı.

    polisler geldi. içlerinden amir olanı sanırım "toplayın bunları" diyince. biz adama vurmayı bıraktık. adam yerden kalkıp memurlardan birine "iyi akşamlar hakan abi" deyip memurun da "iyi akşamlar kardeşim. sen tek gezmezsin kendini niye hırpalattın bu kadar" diyince ben hayatımızın en büyük yarağını yediğimizi anladım.

    karakola gidip ifadeleri onları bunları anlatıp sizi sıkmayayım ama dayak attığımız adam ifade sırasında " ben arkadaşlardan şikayetçi değilim" diyince memo bayılır gibi oldu. polisler adama "bak sen hep böyle yapıyosun sonra seni nezarete alıyoz şikayetçi olmadığın adamı hastaneye yolluyoruz" diyince ben bir senaryonun içinde olduğumu biz yalandan mevzu yapıyolar sandım. ifadeler alındıktan sonra bizi serbest bıraktılar. kamu davası açılacağını ilettiler.

    karakolun kapısından çıkarken rize formalı arkadaş bize "arkadaşlar çok yakında görüşürüz" dedi. sarhoş orospu evladı erhan "görüşelim lan amını yolunu siktimin gavatı" diye küfür etti. ağzını kapama girişimlerimiz çok da faydalı olmadı.

    olay sonradan ortaya çıktı...

    bu adamın olaylarla alakasının olmadığını, tek hatasının o gece sokağa rize formasıyla çıkmış olduğunun, yaşadığımız şehrin en manyak adamlarından biri olduğunu öğrendik.

    -erhan seninle bir daha içersem cümle alem yatırıp siksin beni
    +lan gözlük salak salak konuşma. yarın içecez. daha bitmedi erik rakısı
    -olum sen ne gözlüğünden bahsediyon sabahtan beri ya
    +aha bundan

    erhan gözümden açık renkli güneş gözlüğünü çekti aldı kendi gözüne taktı. akşamdan beri sarhoş diye adamla dalga geçtik ama gecenin büyük bölümünde güneş gözlüğü gözümde takılmışım. ben böyle erik rakısının anasını avradını sikeyim.

    hepimiz üniversite öğrencisi olduğumuzdan davadan davaya geldik memlekete. sadece memo orada yaşayan esnaftı. onu ara ara hırpaladılar ve haraca bağladılar. çocuk adama yalakalık olsun diye cafesinde 7/24 karadeniz türküleri çalmaya başladı.
hesabın var mı? giriş yap