271 entry daha
  • burada bir sürü kişi filmdeki aşkı yüceltince merak edip izledim ve sonuç; bunun nesi aşk hikayesi arkadaşlar? bu bildiğin ot gibi bir hayat sürüp kırk yaşına yaklaşınca macera arayışına girmiş bencil, korkak ve kibirli bir adamın sıçış hikayesi. halil'in kuyruğunu kıstırıp mahallesine döneceği en başından beri belliydi zaten, olan sabiha'ya oldu. garibim bir de "daha erken tanışmalıydık:(" diye kendini avutuyor ahsjsjsk bakın çok net söylüyorum, bunlar çok daha erken bir zamanda tanışıp evlenmiş olsaydı değişen tek şey sabiha'nın halil'i pavyonda değil, iki çocuğuyla birlikte evde beklemesi olacaktı. çünkü bu kurgunun kilit noktası hayatını hiç yaşamamış kibirli bir adamın küçük dünyasında gördüğü hürmetin gazına gelmesiydi. etrafındaki herkes onun otoritesine boyun eğdiği için o dünya halil'e artık küçük gelmeye başlamıştı. filmin başında dört erkek pavyona gittiklerinde takındığı tavrı düşünün bi. diğer üç adam hayat kadınlarıyla takılmak istediğinde "benim böyle şeylerle işim olmaz, şu kadehi içer evime giderim" diye çaktırmadan arkadaşlarını küçümsemesi komikti mesela. hayır o adamlar bekar zaten, mahalledeki meyhane yerine pahalı bi pavyona gitmelerinin sebebi baştan belliydi. madem sen onlar gibi pavyon kadınlarına meyledecek kadar düşük seviyeli biri değilsin o zaman ne bok yemeye pavyona gidiyorsun?

    kusura bakmayın ama halil zaten macera arıyordu, diğer erkeklerin "bu pavyon kadınları aşık olunca köpeğe döner sevdikleri adama layık olabilmek için her şeyi sineye çekerler ama yine de yaranamazlar" demesi de radarlarını açmasına sebep oldu. arkadaşlarının bahsettiği adamlardan biri olmak istedi, evde onun karşısında el pençe divan duran karısıyla çocukları çok tatmin etmiyordu egosunu. hayatı tanıyan, görmüş geçirmiş bir kadını da kendine kul edebileceğini ispatlaması gerekiyordu. bilinçli düşüncelerinde sabiha'ya karşı gerçekten tutku hissetmiş olsa da onunla bir gelecek kurmayı hiç düşünmemişti. o nedenle sabiha halil onun peşini bıraksın diye boş yere kendini kötü biriymiş gibi gösterdi. her gün cezaevine gidip adamın dizinin dibinde yaşasaydı da o adam mahallesine geri dönecekti.

    kaldı ki halil bunu en başından beri biliyordu. bu yüzden sabiha'yı mahalledeki asıl hayatından izole edilmiş bir noktada tuttu hep. ailesini terk edip sabiha'yla bir gelecek kurmak isteyecek kadar aşık olsaydı buna yönelik bir girişimi illa ki olurdu. önce kadını pavyondan ve oradaki çevresinden uzaklaştırıp başka bir şehre yerleştirirdi. erkekler yeri gelir bir fahişeye de aşık olurlar ama aşık oldukları kadının fahişe kalmasına razı gelmezler. halil ise bırak şehir değiştirmeyi, kadının pavyondaki herkesin adresini bildiği evde oturmasına bile ses çıkarmadı. hatta bizzat gidip kendi yerleşti o eve.

    sabiha kankasına halil'i anlatırken "bir iki gömlek fanila, yanında sadece bunları getirdi^^" diye saf saf seviniyordu ama pezevenk herif mahalledeki evinden hiç ayrılmamış ki, kıyafetlerini yanına alma gereksinimi bile duymamış. sabiha da bunu halil'in mala mülke tamah etmemesi, onun aşkı için sefaleti göğüslemesi falan diye yorumluyordu zannımca ahsjsja

    halbuki halil için mühim olan tek şey kendi egosunun hasar görmemesiydi. sabiha halil onu terk etsin diye adamın egosuna zarar verip durmasaydı hapisten çıktığı gün biterdi ilişkileri. sabiha'yı pavyonda görünce deliye dönmesi de bundandı, kadını kendine köle edemediğini sanınca bıçakladı ya bundan ötesi olabilir mi? neyse ki sabiha polisler gelince bıçağı kendi kendine sapladığını söyleyip pavyondaki herkesin gözü önünde halil'e biat etti de maceraperest pezevenk amacına ulaştı. sonra da kadını hayatından çıkarıp attı zaten, mahallesine geri döndü.

    bu esnada sabiha da hastanedeydi ve kendini halil'e söylediği yalan yüzünden ayrıldıklarına çoktan ikna etmişti. ve hastaneden taburcu olur olmaz*halil'in mahallesine koştu fakat bir yıl boyunca yolunu gözlediği adam üç günde eski hayatına adapte olmuştu bile. karısı, çocukları ve babasıyla birlikteyken keyfi gayet yerindeydi.

    özellikle bu filmin ölümsüz aşk hede höde temalı bir şey olduğuna inananlar o dönüş sahnesini açıp izlesin derim. halil eve döndüğünde karısının aylar sonra eve dönen kocasına tek bir soru bile sormaması, aksine sevinçle adamın terliklerini önüne koyup karşısında el pençe divan durması, çocuklarının babalarının karşısında padişahın huzuruna çıkmış gibi dikilmesi, çocuklardan erkek olanın kardeşine "babam eve girince saçımı okşadı galiba geri gitmeyecek" demesi ve bunu derkenki sevinç dolu hali... bunları göz önünde bulundurursanız bu filmin onurlu pavyon kadınıyla mert ama fakir bir adamın imkansız aşk hikayesinden çok daha acımasız gerçekleri anlattığını fark edeceksiniz.
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap